ص ح ب
Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavât getirendir.” Hadis-i Şerif
İslam geleneğimizin kaynağı Resulullah(sav) sünnetleridir. Peygamber Eefendimiz(sav) fıtrat dini olan İslam’ın nasıl yaşanacağını bize en güzel şekliyle öğretmiştir. Nitekim Ahzab suresi 21. ayette Peygamber Efendimizin(sav) en güzel örnek olduğunu söylenmiştir. Ayet mealen şöyledir: “Andolsun (yemin olsun diyor) Resûlullahʼta sizin için, Allâhʼa ve âhirete kavuşmayı umanlar ve Allâhʼı çok çok zikredenler için bir üsve-i hasene (örnek bir karakter, örnek bir şahsiyet) vardır.”
Bizde en güzel örneğe uymak için çıktığımız bu yolda besmele, hamdeleden sonra Resulullah’a(sav) nasıl daha da yakın olmamızı öğrenmek için Salveleyi konuşacağız. Salvele diğer adıyla salat ve selam bizim için oldukça önemlidir.Çünkü Salveleyi hayatımıza katmadığımız zaman Resulullah’ın(sav) cimri dediği, burnu sürtülsün dediği bir zümrede oluruz. Ya da Resulullah’a(sav) yakınlaşamayız hatta dualarımız bile salih olmaz. Nitekim bir hadiste nasıl dua edeceğimizi öğreniriz; Biriniz dua edeceği zaman önce Yüce Rabbine hamd ve senâ etmekle başlasın, sonra Peygamber’e salât getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde dua etsin.”
***
Gelelim salavatın ne demek olduğuna; Allah’tan rahmet, meleklerden istiğfar ve müminlerden dua demektir. Ragıp el İsfehani müfredatında salavat-ı şerifi şöyle açıklar; Allah’ın Peygamberine salât getirmesi, onu övme, tebrik etme, arındırma, destekleme, rahmet ve mağfiret etme; meleklerin salât getirmesi, dua ve istiğfar dileme; müminlerin salavât getirmeleri ise dua etme, sevme, tebrik etme, onun için rahmet, bereket ve merhamet dileme anlamlarına gelmektedir.
***
Salât-ü selâm getiren kişi Hz. Peygamber’i andığı gibi Allah’ı da hatırlar, kendilerine böyle yüce bir Peygamber gönderdiği için O’na şükreder. Bu şekilde Allah’ın emrini yerine getirerek Allah ve Resûlü ile iletişim hâlinde olur. Onları hatırlamanın mutluluğunu yaşar. Resûlullah (sav), “Bana salât ve selâm getirin. Çünkü bu sizin için bir arınmadır.” buyururken de salât-ü selâmın bir arınma vesilesi olduğuna işaret etmiştir. Bu şekilde zekâtı verilen malın temizlenip arındığı gibi Allah’ı ve Resûlü’nü anan, zikreden kişinin de günahlardan temizlenme imkânı bulacağını belirtiyordu. Hz. Peygamber’e salavât getirmek, bir bakıma ona şükran borcumuzu yerine getirmek anlamına da gelir. Çünkü o, insanların hidayete erişmeleri için büyük çaba sarf etmiş ve sahâbeden itibaren tüm müminler ondan öğrendikleriyle bu bahtiyarlığa erişmiştir. Bu yüzdendir ki müminler, salavât getirirken Kutlu Nebî’nin ümmeti olduğunun farkında olurlar. Ona bağlı olmaktan, ona bağlılıklarını ve şükranlarını sunmaktan büyük haz ve mutluluk duyarlar.
***
Salavat getirmek dile kolay gelebilir ama önemli olan salavat getirildikten sonra faal hayatta ona uygun bir şekilde yaşamaktır. Rabim dilimizden ve hayatımızdan salavatın bereketini eksik etmesin.
Kurban bayramımızı tebrik ederim salavat-ı şerifle yazımı bitiriyorum;
“es-Salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Resûlallâh,
es-Salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Nebiyyallâh
es-Salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Habîballâh...”