Bizleri, “biz” olarak adlandırabilen şey saygımızdır. Birimizin verdiği kararı kınamamaktır, arkasından konuşmamaktır. Bunu birine ifade ettiğinizde alacağınız bazı tepkileri garip karşılayabilirsiniz çünkü öyle insanlar vardır ki saygı duymaz; ancak saygı görmek ister. Hoş karşılanmak için çabalamanın anlamsız olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Her insanın kendi “iyi” gördüğü şeyler var ve bu açıkçası çoğumuzun çabaladığı mükemmel olma arzusunu baltalıyor. Başarıyorsun, insanlık için tarihi önemi olan bir tedaviye imza atıyorsun diyelim, ancak göz önünde olan ırkın, konuşma tarzın, görüşlerin ve dinin oluyor. Oysaki böyle bir yargı, yaptığımız en büyük hatalardan değil midir? O insan belki yıllar sonra bize de uygulanan tedaviyi buldu ve zamanında biz onu yargıladık. Ne yaptığını değil, kim olduğunu değil, ne için çabaladığını değil, yalnızca kararlarını hatta seçemediği durumları önemsedik ve şimdi de onun çabasına muhtaç olduk.
Bu konuda genelleme yapmıyorum, yalnızca yorumluyorum ve düştüğümüz en büyük hatalardan birinin bu olduğunu düşünüyorum. Giydiğin markanın kurucusu bir sıfata karşılık geliyormuş, şuymuş ya da buymuş. Biraz kaba bir tabir mi olacak bilmiyorum ama, bize ne?
Elbette, ülkemizden çıkan yerli ürünlere destek vermeliyiz, bu konuda yanlış anlaşılmak istemiyorum. Ancak henüz bizim de üretemediğimiz şeyler var ve ithal ürünler kullanmak zorundayız. Bu yüzden, aldığınız herhangi bir ürünün markasının kurucusu, satıcısı ya da o konuda görevli herhangi biri katil olmadıkça, soykırım yapmıyorsa, ırkçı değilse, insanlığa balta vuran hareketlerde bulunmuyorsa, zulmü desteklemiyorsa o insanı kötüleyecek bir yol bulmak yerine bizde bir şeyler üretmeyi hedefleyelim.
Her neslin en önemli bireyleri ebeveynlerdir. Geleceklerimize, çocuklarımıza sahip çıkarsak başarabiliriz. Şimdiden onlara aşılamamız gereken en önemli şeyin her varlığa karşı iyi davranmaları olduğunu unutmayın.
Bir ebeveyn olmasam da benim de bir kardeşim var, bu konuda olabildiğince sizi anlayabilecek bir konumda olmaya çalışıyorum ki doğru hitap edebileyim.
Hiç kimseye nasıl anne ya da baba olacağını öğretemem; ancak çocuğunuz ağladığında onun yanında olmaktan asla çekinmeyin. Onun yanınızda olduğunuzu hissederse size güvenir. Ona anlattığınız şeyleri, ona değer verdiğinizi bilerek dinler ve olabildiğince dikkate alır. Biz, kendi parçamız olan miniklere sahip çıkmazsak ele geçirilecek zihinleri bir canlı bomba olabilir. Aynı genetik değildir kendimizden bir parça taşıması, sarıldığınızda kalbinizde sevginin parladığını hissediyorsanız onun da böyle hissetmesini sağlayın ve kendinizden bir parçaya gülümseyin.
Bugün dışlanan, ayıp görülen, seçimleri yanlış sanılan insanlar en iyisi için çabalarken biz de “zorba” olan kısım yerine “en iyisi için çabalayan” olabiliriz. Bırakın dışlansınlar, bırakın siz dışlanın. Yalnızlık bazen en büyük hediyedir insana. Yeniden ve yeniden kollarınızı sizden bir parça olan ona sarın ve her yanında olduğunuz an, ona şunu hatırlatın:
“Bizim aydın bir geleceğe ihtiyaımız var ve ışık tutan sen olacaksın.”