Öncelikle tüm uluslararası öğrencilere hoş geldiniz diyorum. Konya'ya geleli daha üç gün dolmadan uluslararası öğrencilik sempozyumuna katılma şansım oldu. Muhtelif ülkelerden gelen misafir öğrencilerin yemek kültürleri, yaşam tarzları, konuştukları dil birbirinden farklı olduğu halde o kadar samimi bir ortam oluştu ki böyle olacağını hiç tahmin edemezdim. Herkesle bizzat tanışmaya çalıştım. “Merhaba, nasılsınız?” gibi selamlaşma sözlerinden sonra hemen “Nerelisiniz?” diye sormayı tercih ettim. Sebebi ise şu: Kitle iletişim araçları kafamızda o kadar çok bilgi kirliliğine sebep olmuş ki birçok bilgiyi yanlış edinmişiz. Bu nedenle bazı ülkelerin vatandaşlarına belki de önyargı ile yaklaşıyoruz. Örneğin; Filistin, Pakistan, Afganistan, Suriye ve diğer müslüman ülkeleri terör ve tehlike olarak görüyoruz. Hâlbuki kendi gözlerimizle görünce durumun tam tersi olduğunu fark ediyoruz. Çünkü bu ümmet insanoğluna bir rahmet olarak gönderilmiştir. Haksız yere kimseye zarar vermez.
Bu programa katılan tüm konuşmacıların isteği; birlik olma, bir millet olma fikrini belirtmek idi ve biz bunun için en başta Türkiye'nin çok çaba sarf ettiğini gördük. Tüm insanlara her konuda nasıl yardım edilebileceği konusunda Türkiye'nin en hassas ülke olduğunu fark ettik. Birlik, beraberlik olmadan gerek maddi gerek manevi anlamda hiçbir ülkenin gelişme ihtimali yoktur.
Bu programdan şunu anladım, iyi bir tarihçi, iyi bir mimar veya herhangi bir alanda uzman kişi olarak kendi vatanımıza döndüğümüzde, hem bilimsel hem ekonomik açıdan ülkemize faydamız dokunacaktır. Eğer tarihe bir göz atarsak bilim adamlarının, felsefecilerin, mucitlerin en çok Müslüman toplumlarda yetiştiğini görürüz. Ancak zaman içerisinde bu maharetler müslümanlardan gayri müslimlere geçince bizler geriledik, yoksullaştık. Eğer içinde bulunduğumuz günlerde uyanmazsak, belki bir daha hiçbir zaman uyanmamız mümkün olmaz. Bundan dolayı Türkiye devletinin cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve onunla aynı yolda yürüyen bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları bu düşünceye destek veriyor ve çeşitli burslarla dünyanın dört bir yanından gelen başarılı öğrencileri üniversite çatısı altında bir araya toplayıp her alanda uzman yetiştirmeye çaba sarf ediyor. Elhamdülillah, bu gayret günbegün işimizi kolaylaştırıyor, geleceğimize ışık tutuyor.
Türkiye, gerek Filistin gerek Suriye gerekse Arakan meselesinde yardımını onlardan esirgemedi. Müslüman olarak bizim işimiz de insanlara yardım etmektir. Uluslararası öğrencilik sempozyumunun düzenlenme amacı da çeşitli ülkelerden gelen tüm misafir öğrencilerde ihtiyaç anında birbirimize destek olma bilincini oluşturmaktır. Bu sempozyumdan aldığım dersi Şems-i Tebrizi'nin sevdiğim bir sözü ile açıklayacağım: "Senin gönlün değişirse dünya değişir."