Gazze’de İsrail’in işlediği savaş suçları tarihte görülmemiş bir vahşete ve soykırıma dönüştü. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Siyonistlerde korku bacayı sardı. Başta ABD, İsrail ve şürekâsı, Güney Afrika hükûmetinin Uluslararası Adalet Divanında açtığı soykırım davasını inkar etme cihetine gidiyorlar, her platformda… Bunu başaramayacaklar.. En azından insanların vicdanlarında..
Gün geçtikçe soykırım delilleri daha da çoğalıyor. Son günlerde beyaz bayrak açmış iki Filistinli Müslüman evlerine dönüş yolunda İsrail askerleri tarafından vurularak şehit edildi.. Sonrasında da bu mazlumların cesetleri kepçe vasıtasıyla sürünerek açılan bir çukura itildi.. Hem de hakaretler edilerek.. İsrail bütün saklamalara karşı bu çirkin ve alçak girişimi itiraf etmek zorunda kaldı.. Bunlar görebildiklerimiz.. Daha nice görülmeyen alçaklıklar var.. Her geçen gün Refahta ve diğer kamplarda Siyonistlerin işledikleri korkunç insan hakları ihlalleri gittikçe dosyayı kabartmaya devam ediyor.
Katiller sürüsünün koro şefi Netenyahu, İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarından dolayı savaş kabinesinin yargılanmasını dile getiren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, yüzü kızarmadan savaş kurallarına uydukları yalanını söylüyor. Batılılar ise, bu yalanı teyit ediyor.. İsrail’i ateşkese bile zorlamıyorlar..
Şu mübarek ramazan günlerinde Gazze’de işlenen bütün vahşet, soykırımın tarifinin daha da ötesine geçti. Elli binden fazla insan öldürüldü. Binlerce insan yaralı, tedavi olamıyor... Çoğu yıkılan enkazların altında kaldı.. Bunun ekseriyetini çocuklar, kadınlar ve savunmasız siviller oluşturuyor.. Evler, hastaneler, mabetler, okullar, fırınlar, alış-veriş merkezleri, ambulanslar… Görünen her şey yok edildi. Gazze tamamı ile bir enkaz yığınına dönüştürüldü.
Alçaklığın sınırı yok.. Yardım konvoyunun etrafında toplanan Gazzeliler öldürüldü ve yaralandı. Artık Gazze’de yaşama imkânsız hale geldi. Zorla insanlar, iç göçe zorlandı, yerlerinden yurtlarından edildi.. Savunmasız insanlar can havliyle Refah bölgesine sıkıştı.. Orada da rahat bırakılmadılar. Başlarını sokacakları bir yer yok. Yalandan çadırımsı bezlerle kurulmuş derme çatma çadırlar şiddetli rüzgâr ve yağmurla yerle yeksan oluyor. Bir de Siyonistlerin ölüm kusan saldırıları.. Çocuklar soğuk ve çamur içerisinde hastalıkların yaygınlaştığı bir iklimde yaşamak zorunda bırakılıyorlar.. Açlık, susuzluk, ilaçsızlık işin cabası…
İslam dünyası liderleri etkisiz bir konumda, sadece seyrediyorlar.. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Konseyi, UNICEF gibi kurum ve kuruluşlar cılız sesler çıkarıyor. ABD oyalama taktiği izleyerek İsrail’e zulüm ve vahşetini sergilemede zaman tanıyor. Sadece Batı başkentlerinde ve İslam ülkelerinin bazı şehirlerinde sivil halklar Filistinin özgürlüğünü ve soykırımın durdurulmasını haykırıyor, sadece.. Ortalıkta bir çaresizlik var.
Batı dünyası insan hakları alanında sınıfta kaldı. Filistin davasını savunan akademisyenler, gazeteciler, sivil toplum önderleri, bilim adamları susturuldu.. Harward üniversitesi rektörü Filistin karşıtı eylemleri önleyemediği için istifa ettirildi. Üniversiteye para veren kuruluşlar yardımı kesti.. İfade özgürlüğü lafları askıya alındı.. Hatta alanlarda Siyonistleri protesto eden halklar tutuklandı.. Filistin barağını taşımak bile suç oldu.. Demek ki, bütün insan hakları, özgürlükler gibi laflar sadece kendileri için geçerli imiş.. Biz bilemedik.. Bunu da bize Filistin gerçeği öğretti.. Daha neler öğretmedi ki!
Bütün dileğimiz, Gazze, Filistin Endülüs olmasın.. Biz Müslüman halklar Filistin davası için üzerimize düşün sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Bu zulmü afişe etmeye devam etmeliyiz.. İslam dünyası halkları idarecilerini bu işe el atmaya zorlamalıdırlar.. Gazze’de işlenen soykırım bütün platformlarda sürekli dile getirilmelidir.. Soykırım kanıtları medya gücüyle kaydedilmeli, delillerin ve belgelerin karartılması önlenmelidir.
Rabbim tüm mazlumların yardımcısı olsun..