Gazetecilik dışarıdan insanları kendine çeken bir meslek.
Kendi içinde sorunları olsa da yapmasını bilene inanılmaz keyif veren bir meslek aynı zamanda.
Gazetecilerin dünyada, ülkemizde ve şehrimizde kazandığı birçok hakkı var.
En baştan Gazeteciliği iyi anlamak gerekiyor.
‘Gazetecilik nedir, ne değildir?’ konusunu iyi tahlil etmek gerekiyor.
İnsanları yönlendirmek farklıdır, milletin yanında yer alarak sorunları dile getirmek farklıdır.
Bir Gazeteci milletin yanında durur.
Eğer ki Gazeteciyse tabi.
Gazeteci olmayan ve bir işinin yanında Gazeteciliği bir baskı ve şantaj aracı olarak görenler var.
Her önüne gelen nasıl doktor olamıyorsa Gazeteci de olamaz.
Çünkü Gazetecinin baktığı ve gördüğü yerden ne bakabilir ne de görebilir. Çünkü o doktordur. O açıyla bakar olaylara.
Bir iş adamından da Gazeteci olmaz. Çünkü o da olaylara ticari olarak bakar. Toplumun yararını gözetmez. Kendi çıkarları doğrultusunda haberler yapmaya meyil eder.
Gazetecilik hem toplumla hem de toplumu yönetenler ile bire bir ilişki kuran tek meslek dalıdır.
O yüzden bir devlet memuru Gazetecilik yaptığında amiriyle nasıl bir ilişki içerisinde oluyor merak etmeden geçemiyorum?
Bu meslek o kadar basit değil.
Bir devlet memuru bir taraftan görevini yaparken diğer taraftan da Gazetecilik yapıyor.
Daha doğrusu gazetecilik yaptığını zannediyor.
Ama sadece bunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanmadığını kim garanti edebilir?
Bir kelimenin bile önemi çok büyük.
Hem devlet memurluğu yapıp hem de gazetecilik yapanlara artık dikkat edilsin.
Çünkü böyle olduğu sürece millet gazeteciliği farklı anlamaya devam edecek. Bu durumda milletin de gazeteciliğin gerçek anlamını kavraması daha da zorlaşacak.
Gazetecilik yüceldikçe, birçok soruna da çözüm bulunacaktır.
Sadece bu iş doğru yapılsın.
Bir de unutmadan söyleyeyim, ayak oyunları oynamayı Gazetecilik zannedenler var.
Bunlar Gazeteci değil. KANMAYIN…