Gazeteci yetişmiyor ama gazeteci(!) sayısı artıyor…

Seyfullah Koyuncu
Basının, temelde de gazetelerin sorunları ile ilgili zaman zaman yazıyoruz.
 
Konya’daki gazete sayısının çokluğundan yakınıyoruz.
 
Nitelikli gazetecilerin yetişmediğini söylüyoruz.
 
Piyasada bu işin kahrını çekecek pek az kişi var diyoruz…
 
Kimseyi küçümsemek değil amacım.
 
Söylemek istediğim; adı 'gazete' olan, ‘gazete’ gibi yayın yapan yayın organlarında gerçek ‘gazeteciler’ görmek.
 
Gazete sayısı neden fazla sorusunun cevabını burada buluyorum aslında.
 
Adı ‘gazete’ olan, işi ‘gazetecilik’ olan kişi sayısı az olduğu için, ‘gazete’ ye benzemeyen ‘gazete’ sayısı fazla diyorum.
 
Gazeteci yetişmiyor ama piyasadaki ‘gazeteci(!)’ sayısında ciddi bir artış var.
 
İlginç değil mi?
 
Burada aslında en büyük eleştiriyi önce kendimize yapmalı, sonra da bu işi çekip çevirenlerin dönüp arkalarına bir bakmalarını sağlamalıyız.
 
Şuan üç-beş gazete arasında kısır döngü içinde geçen bir yarış var.
 
Bizden önceki abilerimiz de eleklerini astı duvara. Ortalık baya sessiz.
 
‘Gerçek gazeteci’ olmak isteyenler için aslında en doğru zaman…
 
Her işin okulu olduğu gibi, gazeteciliğin de okulu var.
 
Ama bu işi yapıp, okuldan mezun olan çok az.
 
Bu işin okulundan gelenleri de görüyoruz gerçi.
 
Daha doğrusu göremiyoruz…
 
Çünkü okuldan gelen arkadaşlarımız gazetecilik yapmak istemiyorlar. Okulu bitirip de bu işi yapmak için mücadele eden insan sayısı yok gibi bir şey…
 
Bu konuda sadece onların suçu yok elbet.
 
Onları; polis, asker olmaya zorlayan sebepleri de bir kenara koymak lazım.
 
Yolumuz o kadar meşakkatli ki, ayağını seven gelmiyor işte.
 
Bugün bu yazıyı yazmama neden olan bir gelişme oldu dün yine.
 
İki genç kardeşim heyecanlı bir şekilde gazetemize geldi.
 
Hekimoğlu Anadolu Meslek ve Teknik Lisesi’nde ‘Gazetecilik’ eğitimi alıyorlarmış.
 
Aslında heyecanları, doğru yolda ilerlediklerini yansıtıyordu.
 
Gelecek sene bu vakitlerde yapacakları staj için gazetemize başvuru yapmaya gelmişler.
 
‘Abi bütün gazeteleri, televizyonları gezdik; kimse bizi almadı. Staj yapmak için hiçbir basın kuruluşu bulamadık’ dediler.
 
Üzüldüm doğrusu. Heyecanları vardı oysa. Daha yolun başında sektörün çıkmazlarıyla yüz yüze gelmeleri onlar için acı bir tecrübe olmuş şimdiden.
 
Okulların uyguladığı bu staj ne menem bir şeydir hala çözemedim yıllardır.
 
‘Elin Japonu yapmış abi yaa’ deriz de, Japonlar gibi bir sistem kuramayız nedense.
 
Okullar ve kurumların, bu staj konusunda özel sektörle hiçbir ünsiyet kurmadan, karşılıklı mutabakat olmadan, eşgüdümlü çalışmadan bu işten nasıl verim alacağını merak ediyorum doğrusu.
 
Sistemsiz bir sistemle de işte ancak bu kadar oluyor.
 
Her şeye rağmen, umutları yitirmek yok.
 
İyi gazetecilerin yetişmesi yönündeki mücadeleden vazgeçmek yok.
 
İyi bir gazeteci olmak için çabalayacağız.
 
Sistem bazen tıkansa da.
 
İletişimci yetiştiren eğitim yuvaları çağa ayak uyduramasa da.
 
Mesleğin şartları çok zor olsa da.
 
Gençler dirense de.
 
Bu meslek hak ettiği değeri bulacak.
 
Bulmalı inşallah.
 
Göreceksiniz...