Avrupa Futbol Şampiyonası… Dünya Kupası’ndan sonra dünyanın en büyük ve en görkemli ikinci futbol organizasyonu. Ama sadece bir turnuva olmanın ötesinde, bir iç çekişme, bir tarihsel hesaplaşma, bir savaş arenası…
Sene 1939. Almanya’nın Nazi hükümeti Polonya’ya saldırdı. Yaklaşık 40 gün süren kuşatmanın ardından Polonya tamamen işgal edildi. Yaklaşık 1 milyon Polonyalı ya öldü, ya esir düştü ya da çalışma kamplarına gönderildi. Daha sonrasında bu sayıya yaklaşık 1 milyon kişi daha eklenecekti.
O dönemde Polonya Almanya’ya hiçbir zaman resmen teslim olmadı.
Şu an Almanya milli takımında oynayan Lukas Podolski Polonya asıllı bir oyuncu. Almanlar’ın en golcü millisi Miroslav Klose Polonya asıllı bir diğer oyuncu. Yapılan savaşlar, verilen canlardan sonra Almanya-Polonya mücadelesi farklı bir boyut aldı. Şimdi sıra Almanya-Polonya futbol maçında. Bu maç Lewandowski için, Arkadiusz Milik için, Kamil Grosicki için sadece bir futbol maçı olmayacak. Tarihsel bir hesaplaşma olacak. Yüzyıllık düşmanlarına, toprak işgalcilerine karşı özgürlük savunması olacak. Polonyalılar için futbol sadece futbol olmayacak.
Sene 1282. İngiltere Kralı I. Edward Galler’in son bağımsız prensi Llywelyn the Last'ı yenilgiye uğratır. Galler o zamana kadar tam bağımsız bir ülke zaten olamamışken o günden sonra işgalci İngiltere’nin sömürgesi olur.
Zamanla İngiltere Galler’i hep ikinci planda bir Birleşik Krallık ülkesi olarak gördü. Hatta öyle ki Gallerliler şöyle der; “Galler ile İngiltere birbiri içerisine geçmiş iki ülkedir.”
Çoğu İngiliz asıllı bir kadro ile turnuvada mücadele eden Galler şimdi yıllarca emrinde yaşadığı İngiltere’nin rakibi. Bu maçta Gareth Bale, Aaron Ramsey, Joe Allen İngiltere’ye karşı oynayacak, Rooney ise kimin patron olduğunu göstermeye çalışacak.
Sene 1918. 1867 senesinde birleşen ve bir imparatorluk kuran Avusturya-Macaristan Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte yıkıldı. Güçlü bir devlet olan, bir imparatorluk olan Avusturya-Macaristan imparatorluğu yıkıldıktan 98 sene sonra karşı karşıya geldiler. Geçmişten gelen bir bağ olmalı ki aralarında maç son derece dostane geçti. Ancak ne yazık ki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu kurucusu I. Franz Joseph mezarında ters döndü.
Sene 2016. Avrupa’nın göbeği Fransa’da bir futbol turnuvası düzenleniyor. Geçmişte Osmanlı’ya karşı 1. Dünya Savaşı haricinde hiç birleşemeyen, sürekli kavga halinde olan İngilizler ve Ruslar yine kavga halinde. İkisinin de turnuvadan ihraç edilme ihtimali yüksek. Bu kavgaların, olayların sebebi tabi ki futbol değil. Geçmişin hesaplaşması.
Futbol; bir spordan daha fazlası, her zaman daha fazlası oldu. Ezilenler, daha fazla ezmek isteyenler, “Ben de buradayım” diyenler, “Ben güçlüyüm” diyenler, “Daha da güçleneceğim” diyenler… Herkes burada; herkes kupanın, madalyanın değil, itibarın, en büyük olmanın, gururun peşinde. Herkes düşmanlarına korku verme peşinde. Bunu kan ile değil, savaş ile değil taktik ile futbol topu ile yapmak peşinde. İstediğimiz odur ki milli takımdan; geçmişte bizdik en büyük, yine biz olalım. Tüm düşmanlarımıza karşı…