Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ağustos ayının sonlarında Le Point dergisine vermiş olduğu bir beyanat basında epeyce tartışma konusu olmuştu.
Le Point muhabiri Macron’a, dünya sahnesinde en havalı lider olmaya çalıştığı sorusuna ‘’dünya sahnesi görüldüğü gibi çok da havalı değil’’ cevabını veriyor. Muhabir sözlerine açıklık getirmesini isteyince ‘’Türkiye Cumhurbaşkanıyla her 10 günde konuşması gereken benim.’’ Cevabını veriyor. Bazı kaynaklar ‘’gereken’’ yerine ‘’zorunda olan’’ ifadesini kullanıyor.
Ne farkı var?
‘’Zorunda olan benim’’ ifadesini kullanmışsa muhatabını küçük görmeye yönelik bir anlam yüklenebilir. Zorunluluk karşınızdakini kerih görme çağrışımı yaptırmakla birlikte havalı olmanızın önünde bir engel olarak da algılanmaya müsaittir.
’’ Gereken benim’’ ifadesi ise sualin gelişi dikkate alındığında, ‘’ en havalı liderle her 10 günde bir görüşüyor olmam benim de havalı olduğum anlamına gelmiyor olabilir’’ yorumunu çıkarmak da zor değil.
Ben, olayı şöyle okuyorum.
‘’Dünyanın en havalı lideri olmak sorusu ile devamında gelen konuşmanızı açar mısınız sorusu birlikte değerlendirildiğinde bu adam, Erdoğan’ın en havalı lider olduğunu peşinen kabul etmiştir ve 10 güne bir görüşüyor olmakla da, kendisine bir statü kazandırmıştır.
Havalı olmanın cazip bir tarafı olmadığını, Cumhurbaşkanımız Erdoğan üzerinden örneklemesi ile kendisinin 10 günde bir görüşmek zorunda kaldığı yönündeki ilişkiden, diğer liderler tarafından sık sık rahatsız edilmek gibi yorucu bir olumsuzluğu içerdiği, havalı olmak için böyle bir risk almaya değmeyeceğini anlatmak istemiş olabileceğini de düşünüyorum.
Devam edelim.
Burada AB ülkelerine özellikle de Almanya’ya ‘’ Siz diz(Shultz Erdoğan’a diz çökmeyeceğiz demiyor muydu) çökmemek için savaşırken ben, Erdoğan’la, istediğim zaman görüşebiliyorum mesajı vererek AB nin, küresel ölçekte lideri olduğu vurgusu ’’ yapıyor olabileceğini de ihmal edemeyiz.
Kalbiyle dilleri arasında hiç bir bağlantı bulunmayan Avrupa liderlerinin, konuşmalarının, samimiyetine güvenmediğim halde danışmanının, ‘’Macron’un, Erdoğan ile ilgili sözleri onunla alay etmek ya da eleştirmek değildi. Erdoğan’la yapılan konuşmalar çok ciddi geçiyor’’ sözlerini de ciddiye almamakla birlikte, bir Erdoğan gazabına uğrama tedirginliğinden dolayı, ön alma çabası olarak okuduğumuda buraya not ediyorum.
Gerek ABD de ki BM toplantısında Erdoğan-Macron, gerekse Sputnik Dergisindeki Erdoğan-Macron resimleri, Macron’un, Erdoğan’a hayranlığını görmek için beden dili uzmanı olmaya gerek yok. Macron’un, Erdoğan’a hayranlığı ürkek duruşuyla da destekleniyor zaten.
Bütün bunlara rağmen Cumhurbaşkanlığı resmi twetter hesabından, ABD de çekilen Erdoğan’la Macron resminin altına Fransızca, ‘’Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile görüşmek bir değerdir’’ mesajı verilmişti.
Bana göre bu mesaj hala gizli bir savunma içeriyor.
Ben olsam:
‘’ Sayın Macron, bir dünya lideriyle görüşmek elbette değerlidir. Ancak Cumhurbaşkanımız, diğer liderlere göstermiş olduğu tevazuyu size de gösterecektir. Bundan emin olabilirsiniz’’ şeklinde atardım mesajı. Diplomatik nezakete uygun olup olmadığını bilemem ama ‘’Tedirgin olmanıza gerek yok. Rahat olun’’ ifadesi de ilave edilebilirdi.