“Işıkla boyamak” diyor kimileri fotoğraf için. “An” fotoğraf ile sabitleniyor ve anıların saklanması için ne kullanışlı bir arşiv oluyor. Hanginiz arkadaşlarınızla çekildiğiniz bir karede önce kendinizi arayıp “nasıl çıkmışım” diye meraklanmıyorsunuz? Ne zaman bir tek poz bile çekilecek olsak üstümüzü başımızı düzeltir, en azından saçlarımızı elimizle tararız.
Fotoğraf çok güçlü bir enstrüman… Fotoğraf, saniyeden bile çok kısa zamanda çekilip bitiyor lakin çekildiği andan itibaren zamanı kendinde sabitlemiş oluyor. Sayfalar dolusu yazı ile anlatmakta güçlük çekeceğiniz bir hikâyeyi tek bir kare fotoğraf ile ifade etme ve anlatma imkanına kavuşuyorsunuz.
Fotoğraf aynı zamanda bir hapsetme işlemi de değil mi? Sizi o anın içinde belki de daha sonra hiç tekrarı olmayacak şekilde yakalayıp, tek bir filim karesine hapsediyor. Belki de gücü buradan geliyor; vakıayı o an itibari ile aktarabilme gücü. İkinci Dünya savaşının en önemli ve vahim olayı şüphe yok ki atom bombalarının kullanılmış olması idi. Daha ben bu cümleyi kurarken bile zihninizde hani o bombanın atılma sonrası oluşan mantar şeklindeki devasa toz bulutu aklınıza geldi değil mi? Ve bombadan sonra çıplak halde kaçmaya çalışan çocukları gösteren kare; o iki kare tüm savaşı vahameti ile ifade etmeye yetiyordu.
Belge ve haber niteliği dışında fotoğraf görsel sanatlar içinde de kendine yer bulmakta gecikmedi. Çünkü ışık, kompozisyon, temel ilke ve prensipler fotoğraf üzerinde de etkili ve dikkat istiyor idi. Bir aygıt yardımıyla doğadan insana, mimariden manzaraya kadar birçok alanda estetik ve güzel görseller elde edilebiliyordu. Bugün fotoğraf dediğimiz zaman daha çok bu sanatsal alana atıf yapmış oluyoruz.
Müslüman bilim adamı İbn-ül Heysem’in optik ve ışık üzerine çalışmalarından başlayarak, bin sekiz yüzlü yılların başındaki icatlarla günümüz fotoğraf uygulamalarının ilk adımı atılmış oldu. Sanatsal kaygı ve estetik arayış ile bir sanat dalı olarak teknolojinin de verdiği imkanlarla sınırsız bir alana girmiş oldu.
Cebimize giren telefonlar bile gelişmiş mercek sistemleri ile oldukça başarılı ve kaliteli fotoğraflar üretebiliyor. İşte burada devreye yine insan unsuru giriyor. Makineler ne kadar gelişmiş olursa olsun onları kullanan yine insandır. Sanatsal bakış açısı, estetik duygular, insani hisler, yetenek ve cevher, ilham ve emek… Tüm bunların gelişmiş aygıtlardan çok daha mühim ve elzem olduğu muhakkaktır.
Eskilerin bediiyat dediği ve cevher olarak insanın aradığı o güzellik, hoşluk ve heyecan duygusunu tatmanın bir aracı olarak fotoğraf; günümüz dünyasının, fiziksel olarak en kolay, uygulama olarak ise en çetin sanatsal faaliyetlerinden biri olmaya devam edeceğe benzer. E bunca insanın uğraş verdiği bir alanın kendine has dili, disiplini ve hatta bir günü olması kaçınılmazdır.
On Dokuz Ağustos Dünya Fotoğrafçılık Günü olarak kabul ediliyor. Fotoğrafın da dünya çapında ve ulusal bazda federasyonları ve birlikleri var. Hemen her ülkeden bu sanatla uğraşan binlerce fotoğraf sanatçısı olduğu gibi ülkemizde de bu işe gönül veren fotoğraf severler var ve daha da artacağa benziyor.
Konya’mız da gerek fotoğraf çekip bu alanda uğraşan sanatseverler açısından gerekse şehrin verdiği malzeme açısından çok zengin. Şehrin tarihi ve doğal zenginliği, kültürel ve iklimsel yapısı fotoğraf çekmek isteyene her türlü imkânı veriyor.
Fotoğrafın gelişip iyi ürünler vermesi, yeni fotoğrafçılar yetişmesi, bu sanata meraklı gençlere rehberlik edebilmesi ve elbet bulunduğumuz şehre katkısı olabilmesi için kurum ve kuruluşlara, grup ve sivil toplum faaliyetlerine ihtiyaç var. Bu alan Konya’da daha çok dernekler vasıtası ile sürdürülüyor.
Şehrin en eski oluşumlarından biri KONFAD “Konya Fotoğraf Amatörleri Derneği” 1996 yılında kurulmuş olup halen Erkan Mumcu başkanlığında faaliyetlerine hız vermiş durumda. Uluslararası üne sahip Reha Bilir Hocam da SSS “Sille Sanat Sarayı” olarak etkin ve yoğun bir fotoğraf koşuşturmasına öncülük yapıyor. Önce iyi bir insan olmalı prensibi ile fotoğrafın verdiği imkanlarla gerek Konya’ya gerekse ülkemize katkı sağlamak için çaba harcıyor. Henüz kuruluşunun ikinci yılında olan ASFOD “Anadolu Selçuklu Fotoğraf Derneği” de Mustafa Binol Hocamın başkanlığında dinamik ve dinç yapısı ile Konya için yeni bir soluk olma uğraşı ve çabasında.
Elbette Konya Büyükşehir Belediyesinin KOMEK kursları ve Halk Eğitim Müdürlüklerinin açtığı kurslar aracılığı ile her dönem özellikle gençler fotoğraf ile tanışıp buluşma fırsatı yakalamış oluyorlar. Bu noktada Ali Işık Hocanın bireysel çaba ve emeklerini anmadan geçmiş olmayalım. Tüm bu grup, dernek ve kurslar ellerinden geldiğince bu işe değer katmaya uğraş veriyor. Hemen hepsinde gördüğüm ana ilke ve prensip; insana dair bir şeyle insanca uğraşabilme derdi ve çabası…