2014-2015 sezonu Torku Konyaspor için her anlamda bir fırsat sezonuydu.
Yeni Stadyum ile birlikte şehirde bir heyecan, takımı sahiplenme ve bunun doğal sonucu müthiş bir atmosfer ile dolu tribünler…
64 bin Passolig satışı ile 18 bin seyirci ortalaması tutturması ve bu anlamda ligde ilk sırada bulunması şehirdeki heyecanın kanıtı değil mi?
Şehre adeta yeni bir hava gelmiş, taraftar kültürünün temelleri atılmış, örnek gösterilen, gıpta ile bakılan bir atmosfer oluşmuştu.
Buraya kadar her şey güzel.
Film bundan sonra kopuyor zaten.
Malum futbol sahada oynanıyor, maçlar sahada kazanılıyor.
Kimse sizin stadınız, taraftarınız müthiş diye gözünüzün yaşına bakmıyor.
Torku Konyaspor bu sezon futbol anlamında vasatın da altında kaldı.
Kadro derinliği olmayan, devşirme sağ ve sol beklerle oynayan, orta sahada aynı özelliklere sahip oyun kurmayı beceremeyip sürekli top kaybeden, Djalma ve Torje oynamayınca atağa dahi çıkamayan, üst üste iki pas yapamayan, her aldıkları topu geriye oynayan, sorumluluk almaktan kaçınan bir takım…
İşin bir başka boyutu daha var.
Torku Konyaspor kadro kalitesi anlamında ligde Balıkesirspor’dan sonra en kötü takım…
Sezon başında ve devre arası transfer döneminde alınan veya alınamayan oyuncular nedeniyle bu işin sorumlusu Torku Konyaspor yönetimidir.
Aykut Kocaman da elinde bulunan bu yetersiz kadroyu verimli kullanamayınca sonuç malum.
Her sezon Torku Konyaspor lige büyük umutlarla başlar ancak sonradan hedef küçültülür.
‘’Neyse bu sezon geçsin’’
‘’Bu sene düşmeyelim de seneye Allah kerim’’ …
Yeniden bu sözleri duyar gibiyim.
Seneye bir şeyler değişir mi?
Bu kafa yapımız değişmediği sürece zor…
Belki de Torku Konyaspor’a öncelikle futbolcu yerine yönetici transfer etmeliyiz.
Böylece fırsat sezonlarını değerlendirip kahır sezonu yaşamayız…