2012 yılı biterken kurum, kuruluş ve ekonomik karar Mekanizmalarının 2012 yılına dair değerlendirme raporları ard arda yayınlanmaya devam ediyor. Merkez Bankası, geçen hafta 2012 yılı finansal istikrar raporunu yayınladı. Rapor 2012 yılını etraflıca özetlemiş. Ana başlıklar itibarı ile; Küresel krizdeki mevcut durumu özetledikten sonra, Cari açık ve enflasyonla mücadele, bankacılık sektörün- de yaşanan gelişmeler ve kredi büyümesinin yıl içindeki seyri, büyüme rakamları ve Merkez Bankası’nın bu hususta aldığı aksiyonlar, enflasyonla mücadele, kamu borç stokundaki azalma ve borçlanma maliyetlerindeki kısmi düşüş eğilimi, kredi büyümesi, bankacılık sektörün- deki gelişmeler ve ülkedeki tasarruf eğilimi konuları ele alınırken, Dünya ve ülke ekonomisinin mevcut durumu değerlendirilmiş. Rapor ayrıca 2013 yılı için de bir projeksiyon çalışması niteliğinde.Raporu dikkatle incelediğimizde iki önemli konu üzerinde Durulduğu göze çarpıyor; Cari açıkla mücadele ve bankacılık Sektörü ile ilgili yıl içinde alınan aksiyonlar. Neticede her İki konu da birbiri ile bağlantılı ve birbirini etkileyen konular. Zira ekonomi çok değişkenli ama bütünselliği olan bir Bilim. 2010 ve 2011 de cari açığın rekor seviyede artış gösterme- sinin ana nedeninin yüksek oranlı büyüme olduğunu hepimiz Biliyoruz. Bu kadar yüksek oranda büyümenin sürdürebilir. Olmadığını gayet iyi bilen ekonomi yönetimi, 2012’de frene. Basacağını 2011 ortalarında zaten açıkça ilan etmişti. Neticede alınan önlemler sayesinde yüksek büyümede frene Basılmış oldu ve 2011 de %8,5 büyüyen ekonomi, 2012 de %3,2 seviyelerine çekilmiş oldu. 85 milyar usd seviyesine çıkarak Rekor kıran cari açık ise 56 milyar usd seviyesine inerek makul Bir noktaya çekilmiş oldu. Söz konusu rakam ise tastamam Enerjiye ödediğimiz rakama tekabül etmektedir. Demekki Türkiye enerji problemini çözdüğü gün cari açık problemini de Çözmüş olacak. Son iki yılda gerçekleşen yüksek büyümenin tüketim ağırlıklı Olması bankacılık sektöründe de bir takım radikal kararların Alınmasını gerekli kıldığı için, 2012 yılı bankacılık sektöründe neredeyse her ay aksiyon alınan bir yıl oldu. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi ekonomi yönetiminin 2012 Yılı ekonomi politikalarının ana merkezinde cari açığın Azaltılması meselesi olduğu için açığın daha da büyümesi Sonucunu doğuran yüksek kredi büyümesinin önüne Geçebilmek için 2012 yılı esnek para politikasının uygulandığı Ve kredi maliyetlerini yükseltici tedbirlerin alındığı bir yıl Oldu. Böylece 2010 ve 2011 de %25 in üzerinde büyüme Gösteren krediler, 2011’in 3. Çeyreğinden itibaren yavaşlama Eğilimine girerek 2012 eylül ayı itibarı ile %14,3 seviyelerine Gerilemiş oldu. 2013 yılı için hedeflenen kredi büyümesi ise azami %4 civarında.Raporda dikkati çeken bir nokta da firmaların ve hane halkının Borçluluk seviyeleri ile ilgili rakamlar. Rapora göre Türkiye’de Firmaların borçları öz kaynaklarının %116’sı civarında. Yüzde Yüzü aştığı için bu rakam fazla görünebilir. Daha aşağılarda ol- ması hepimizi mutlu eder. Ancak Türkiye gibi yüksek cari açığa yüksek risklere katlanarak, yolda kaza yapma riskini göze alarak büyüme yolunu seçmiş bir ülkenin firmaları için bu oran yüksek
görülmemeli. Hane halkı tarafında ise borçluluk oranı gelire kıyasla %48 civa- rında. Hane halkı boçluluk oranının İngiltere’de %125, Almanya ve Fransa gibi krizden daha az etkilenen gelişmiş ülkelerde %90 civarında olduğunu hesaba kattığımızda bu oranın hiç de fazla olmadığını ve risk oluşturmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Netice itibarı ile Merkez Bankası’nın 2012 yılında makro hedef- lerde istediği neticelere ulaştığını ve fırtınada gemiyi hasarsız bir şekilde 2013 limanına sağ salim ulaştırdığını söyleyebiliriz. Umarız 2013 yılı da ekonomi gemimizin okyanusta emniyetle seyahat edebildiği, güzel bir yıl olur.