İsrail, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yerleştiği ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batılı ülkelerin kendisine hediye ettiği Filistin topraklarını 100 yılda dünyanın en büyük mezarlığına çevirdi. Bu mezarlıkta her yaş grubundan, her aydan, her günden, her saatten, her andan; her boydan, her kilodan, her renk tonundan, her saç şeklinden, her ayakkabı numarasına uyan katledilmiş çocuk bulmak mümkün. Adeta bir açık hava mezarlığının adı olmuş Filistin.
Müslümanların öldürülmesi dünyanın en ucuz işi. Filistin ise bunun en talihsiz merkezi. Çünkü dünyanın en sessiz, en kör ve en sağır kesildiği ölümler bu topraklar üzerinde Beni İsrail Terör Devleti tarafından işleniyor. Sadece ölümler acı vermiyor bu topraklarda. Binlerce yaralının ömür boyu yaşayacağı acıları da miras olarak Filistinli çocukların sırtına yükleyen Beni İsrail, yıllardır Filistinli çocukların ölüm çığlıklarını da kimseye duyurmamayı başarıyor.
Elinden tutup bayram namazına gidecek çocuğu kalmayanların toprağıdır Filistin. Bu yüzdendir ki, Başbakan Erdoğan, “Filistinli babadan yana taraftır.”
Annelerin mermiler, bombalar arasında çocuklarını arayışını gözyaşlarıyla izlemişsinizdir. Çocukların, anaların mermilere meydan okuduğu yerin adıdır Filistin. Gazze’de anneler, bebekleri ve çocuklarıyla birlikte yürüyor şehadete ve ölüm kusan Beni İsrail’in üzerine. Bunun için “Cennet çocuklarının ülkesinin” adıdır Filistin. Bebeğini emzirirken şehid edilen annenin, sütünün son damlasını çocuğuna vermeden canını teslim etmediği toprağın adıdır Filistin…
Morglar dolunca, Rablerine açılan kapı olan kabirlerine girmek için derin dondurucularda sıra bekleyen bebeklerin vatanıdır Filistin…
*
İsrail'in Gazze'ye 7 Temmuz'dan bu yana düzenlediği saldırılarda iki bin Filistinli şehid oldu. Bu sayının yarısı bebek, çocuk ve anne. Filistin’in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi her ne kadar, “Bu katledilen çocuklar bir sayı değil. Onların da bir adı var” dese de onların adlarını kimse hatırlamıyor. Dünya, onların ölümünü bir sayı olarak kara tarihine not olarak düşmekten başka bir şey yapmıyor. İsrail’in Filistin’e musallat olduğu birinci dünya savaşından sonra kaç Filistinli Müslüman çocuk şehid edildi bilen var mı?
İsrail Terör Devleti siyonist emelleri uğruna son 10 yılda Filistin’de 2000′den fazla çocuk öldürdü. 2013 yılına kadar İsrail’in öldürdüğü çocuklar: 0-8 yaş aralığında 563 bebek ve çocuk. 9-12 yaş aralığında 432 çocuk. 13-15 yaş aralığında 499 çocuk. 16-17 yaş aralığında 506 çocuk. (Kaynak: Institute for Middle East Understanding"
Peki bu bebekler ve çocuklar nasıl öldürülüyor? Bunu televizyon kanalarının haber bültenlerinden, gazetelerin ilk sayfalarında yayınlanan fotoğraflarından görmek mümkün. Ancak bu görüntülerde göremediğimiz ve hissedemediğimiz o kadar büyük acılar var ki.
Sabra ve Şatilla Kamplarındaki katliamın tanıklarından Dr. Amal Shamaa bakın bu bebeklerin katledilişini nasıl anlatıyor; “Bebekleri alevlerden kurtarabilmek için hemen su dolu kovalara koymak zorunda kaldım. Yarım saat sonra kovalardan çıkardığımda, vücutları halen yanıyordu. Hatta morgda bile için için yanmaya devam ediyorlardı." (Barbir Hastanesi, 29.08.1982)
Tarih Filistin’de tekerrür etmeye devam ediyor. Yeniden ve maalesef, tüm dünyanın gözü önünde bir halk katledilmekte, göz göre göre soykırıma tabi tutulmaktadır. Ne var ki yine ve yeniden dünya devletlerinin büyük çoğunluğu bu insanlık dışı ve vahşi saldırıları göz ardı etmekte, İsrail'in şiddete dayalı politikasına, katliamlar başlamadan açık çek vererek desteğini duyurmaktan geri kalmamaktadır. Çocuklar uyurken sessiz olunması gerekirken; dünya, maalesef çocuklar katledilirken sessiz kalmayı tercih etmektedir.
Filistin’de, çocuklar sahilde, kadınlar kucaklarında bebekleri, çocukları ile sığınakta, sokakta, evde, okulda, camide vuruluyor, öldürülüyor. Hastaneler bombalanıyor. Hastalar, yaralılar, sakatlar ve sağlık çalışanları hastanede, ambulansta öldürülüyor. Siyonistler, Gazze’de savaş suçu işlerken, ölen insanlar değil; aslında Filistin’de ölen insanlıktır.
Ünlü Ortadoğu uzmanı Yahudi asıllı Noam Chomsky, “Dünya Düzeni: Eskisi Yenisi” adlı kitabında Müslümanlara şöyle sesleniyor; “Elbette Allah sabredenlerin yardımcısıdır ve Allah'ın kanunu gereği, sayıları az da olsa, güçleri ve imkanları sınırlı da olsa kurtuluş her zaman samimi iman edenler içindir.
Ancak unutulmamalıdır ki, bu imtihan sadece Filistin'de yaşayan Müslümanlar için değil, bu zulmü bilen ve şahit olan herkes için geçerlidir. Çünkü Müslümanlar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, hangi koşullar altında bulunursa bulunsunlar mazluma ve zorluk içinde bulunan insanlara yardım etmekle yükümlüdürler. Ve zorda ve darda olan insana yapılacak en büyük yardım, o insanın içinde bulunduğu kötü koşulları temelden ortadan kaldırabilecek bir yardımdır.”
Benim de Müslüman babalara tavsiyem odur ki, Filistin’deki katliamın, soykırımın durdurulması için, Filistin özgürlüğünü kazanıncaya, Filistin’de çocukları öldüren İsrail haritadan silininceye kadar; çocuklarını günde beş dakika kucaklarına alıp, Filistinli baba gibi O’nu Rabbine yolcu ediyormuş gibi tatbikat yapsınlar. Çocukların ölümünü, öldürülmesini, katledilmesini o zaman tam manasıyla anlayabiliriz. Belki o zaman Filistinli çocuklar için ne yapılması gerekiyorsa yaparız…