Etrafımıza baktığımızda, toplumumuzun hemen hemen yarısından fazlasında sloganik bir düşünce yapısı olduğunu tespit etmek çokta zor olmasa gerek.
Sloganik düşünce Beyni kalıplaştırır, farklı bir şey düşünmeye kalkıştığında devrelerini yakar. Bu yüzden derinlikli bir düşünce bütünlüğü kazanmalıyız.
İnsanlar genellikle mevcut düşünme yeteneklerinden memnundurlar, onu geliştirmek gibi bir düşünceye de sahip değillerdir.
Bunu değiştirmek istiyorsak ilk etapta buna niyet etmemiz gerek.
Niyet ilk adımdır!
Erkek ya da kadın, genci ya da ihtiyarı ayrım yapmamaksınız, her hangi bir mazeret ortaya koymadan, her an her saniye kendimizi geliştirmeliyiz.
Hayatımızın kontrol mekanizmasını teftiş edip, planlı bir şekilde hayatımıza yön vermek tamamen bizim elimizde.
Doğru düşünme becerileri kazanmak gerçekten çok önemli ama bundan daha önemli bir şey daha var…
Düşünme becerilerini geliştirme fikrine sahip olmanız, bu bir öz imajdır!
Analitik ve kritik düşünmeyi öğrenmeliyiz.
Analitik ve kritik düşünmek, bu konuda kendimizi geliştirmek ve hayatımızda tatbik etmek için, bize günlük hayatımızda yön göstere bilecek bu konuda bizi eğitecek, öğretici kitapları alıp okumakta çok büyük faydalar var.
Fikir sahibi olmanın en güzel yanı sizi hür kılan yanıdır, başkalarının fikirlerini (basmakalıp) kullandığınız sürece aklınız kiradadır.
Taşıma suyla değirmen dönmez!
Fikir sahibi olmayan insanlar genelde başkalarının hatalarını kusurlarını aramakta çok mahirlerdir, gün yüzüne çıkartıp kendilerini bilge kişi olarak göstermeye çalışırlar.
Bu tarz insanlar genelde o adamın bu adamın peşinde koşturur. Oysa en ezik insan karakteri bu tip insanlardır. Fikri olmayan boş işlerle çok uğraşır…
Körü körüne bağlanmamalıyız!
Bizler önce hakkı bilmeliyiz, o zaman kimin hak olduğunu anlarız.
Haktan ayrılmadan şaşmadan, kendimizi sürekli sorgulayarak, bilgi dağarcığımızı delillerle, ilmi dayanaklarla zenginleştirmemiz gerek.
Her türlü hurafeden, bidatlardan, yozlaşmış geleneklerden ve çağdaş yanılgılardan, fitnelerden uzak durmalıyız.
İnancımızı ve amellerimizi, düşünce ve duygularımızı, davranışlarımızı ve kanaatlerimizi, fikir ve ruhi yapımızı sağlam, sahih, ana kaynaklara uygun hale getirmeliyiz.
İnanın o zaman sloganik düşünce ve söylemlerden uzak, derinlikli bir düşünce bütünlüğü kazanabiliriz!
İnsanların düşüncesizce hareket etmelerinin temel sebebi; zekâlarını kullanarak bilgileri bir araya getirerek gerçeğin anlaşılması için gösterilen zihinsel etkinliği yapamadıklarından kaynaklı.
De ki ’’Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’’ Ancak (selîm) akıl sâhipleri ibret alır.
(Zümer Sûresi / 9.Ayet)
Zekâ ve akıl iki farklı şeydir…
Zekâ; Beynin bir fonksiyonudur, çabuk anlama ve bilme kabiliyeti, kavramda çabuk olmak gibi çok boyutludur. İnsan beyni 11 boyutlu iken bilgisayarınki 2 boyutlu.
Bilgisayarla Zekâmızı karşılaştıracak olursak, büyük bir potansiyel olan zekânın, ortaya çıkan boyutları "Çoklu Zekâ" kavramları ile açıklanır. Lakin bu boyutların bile insanlar tarafından tam olarak kıvranılmadığı bir çağdayız.
Akıl; Yaradılıştan itibaren insanoğlunun fıtratına verilmiş bir lütuf. Hayatı boyunca tecrübe ve bilgi ile gelişen Akıl…
Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor:
’’Kişiyi ayakta tutan aklıdır. Aklı olmayanın dini de yoktur.’’
Selam ve Dua ile…