Malum ülkemizde 15 temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen Ohal var ve yine malumunuz FETÖ , PKK veya diğer illegal örgüt mensupları bir şekilde tespit edilerek yüce yargıya yani Türk adaletine teslim edilerek anayasaya uygun cezalar verilmeye başlandı. Son zamanlarda sıkça duyduğumuz ve genelde tutuklu veya açığa alınan kişi veya yakınlarınca dillendirilen bir söylem var oda tutukluFetocu birinin isim vermesi, buda bizden demesi ile FETÖ’cü olunduğu ve meslekten ihraç edildiği gibi söylemleri sıkça duymaktayız.
Bu tür söylem sahiplerinin amacının halk nezdinde adalete güvensizlik oluşturmaya çalışmak veya mevcut iktidara leke atmak istediklerini düşünmekteyiz.
Geçen gün bir polis arkadaşımla sohbet ederken gayri ihtiyari bir soru sordum “senindefeto ile bağın var mı? ” dedim “ yok abi biz onlardan çok çektik Allaha şükür bağım yok” dedi tabi sohbet ederken 16 nisan Referandumundan sonra açığa alınan polis ve memurların soruşturmaları sohbetimizin ana konusu idi oda mı fetocuymuş buda mı derken ben tekrar tekrar sorularımı sordum bunlardan en önemlisi de içeride tutuklu veya hükümlü birinin bir isim vermesi ile ismi verilen diğer kişi fetocu oluyor mu diye sorduğum da “abi delil olmadan adamı nasıl yargılayacaksın bay look veya benzeri diğer mesajlaşma programlarında ve fiiliyat ta onlarla hareket etmesi lazım” dedi.
Sadece ismi verilen kişi soruşturma sonuna kadar açığa alınır ve suçu yoksa göreve iade edilir dedi, hem biz savcıların talimatı ile hareket eder delilleri yargıya veririz, yargı ya mahkemeye sevk eder veya göreve iade eder “dedi.
Sizlere 15 temmuz darbe girişiminden hemen sonra gözaltına alınan iki kişiden bahsetmek istiyorum. Bunlardan biri zaten yıllardır Fetocu olduğunu bildiğim biri idi, diğeri de fetö şüphesiyle soruşturma açılıp açığa dahi alınmayan öbür kişi ve her ikisi de devlet memuru.
Neyse fetocu olduğundan emin olduğum kişi 15 temmuz darbesinde tutuklanarak ceza evine kondu ve bu zamana kadar tutuklu olduğunu duyuyorum yargılanıp yargılanmadığını bilmiyorum ve yargı süresince yine yüce Türk adaletinin en doğru kararı vereceğine de yine inancım tamdır. Neyse 15 temmuz darbe girişiminden sonra soruşturma açılan diğer kişinin fetö şüphesiyle evinin aranmasını ve telefon, bilgisayar ve delil olabilecek veya delil yerine geçebilecek dökümanların toplanmasından kısa bir süre sonra kendisi ile bir şekilde karşılaştığım bir gün bana ağlamaklı bir şekilde abi “ben vatan haini değilim” dediğini dün gibi hatırlıyorum ve ben de eğer bu hainlerle bağın yoksa ve hem fiilen hem de vicdanen rahat isen korkma adalet er geç yerini bulur rahat ol demiştim ve hala görevine devam ediyor.
Tabi ki devletin polisi var, hakimi var savcısı var ben birinin suçlu olup olmadığına karar veremem yüksek yargı var ve hakimlerin en adil şekilde karar vereceğine de yine inancım tamdır. Sizlere anlatmak istediğim bir diğer mevzu ise ikisi de sosyal demokrat olan iki liderin Türk adaletine bakış açısını bir iki cümle ile aktarmak isterim.
Ankara güven parkta iki hafta önce başlatılan Adalet yürüyüşü ana muhalefet partisi liderinin Türk adaletine güven duymadığını gösterdiğini daha önceki yazılarımızda aktarmıştık ve hala adalet yürüyüşüne devam ediyor ve diğer taraftan bu yürüyüş hala provokasyonlara davet çıkaran bir yürüyüş olarak devam ediyor halkımıza buradan sağduyulu davranmalarını tavsiye ediyoruz, ana muhalefet lideri en tabi hakkı protestoyu yürüyerek kullanıyor ona diyecek sözümüz yok, bir diğer lider de Perinçek oda Türk yargısının altın devrinden bahseden konuşmalar ve bu konuşmasını sosyal medya hesabından destekleyen açıklamalar ile bu hafta kafamızı karıştıran ve bizleri bir nebze de olsa umutlandıran açıklamalarını buradan belirtmek isterim. Sayın Perinçek inşaAllah bu söylemlerinin arkasında sürekli durur ve bizlerde takdir ederiz.
Sonuçta hepimiz adalete güvenmek zorundayız mutlaka mağdur olanlar vardır fakat bu mağdurlara bakıp da Adaleti protesto etmek veya işlemez hale getirmek veya ülke de gerilim yaratmak, bu yüce millete ve devlete hainlik olur.
Saygılarımla