FETÖ Davası Hakiminden Tarihi Kapak!

Hayrettin Atak

İtiraf ediyorum.

Her şeyi biz planladık biz yaptık…

Biz derken mahalledeki birkaç arkadaş…

17-25 Aralık’ı…

Telefon dinlemelerini…

Selam-Tevhid soruşturmasını…

Kumpasları, kanunsuz takipleri, mesnetsiz iddiaları, iftiraları  vs.. vs..

Ve nihayet 15 Temmuz darbesini…

Biz yapmadıysak Nazlıcan, Bedirhan ve Suphi’nin takip edilmesinde yarar var… Onlarda  olabilir onca suçun müsebbibi…

Çünkü;

Geçtiğimiz günlerde başlayan Fetö’nün Baro yapılanması davasında bir kez daha gördüğümüz gibi herkes masum… Suçlu ortada yok…

Fethullah desen o kim diyorlar? Darbe desen ‘Darbetül- Arz kıyamet alametidir fetvası ’ veriyorlar,  Örgüt desen ‘Pazarda örgüt ne arar?’ diye soruyorlar, Penisilvanya desen ‘Nerenin ilçesi’ diye bilgilerini gösteriyorlar…  

Diyaloglar ise tam anlamıyla, tarihi;

Baro Fetö davasının Mahkeme Başkanı Kadir Gezici soruyor;

Şu adamı tanıyor musun? –Hayır. – 82 kere görüşmüşsün… Ses yok… Pardon ‘Ben masumum’

6 kere yurt dışına çıkmışsın. – Hatırlamıyorum, ama ‘Ben masumum’  

Benim darbe girişimleriyle alakam yok. Hakim; “ Tabi ki yok. Olsaydı diğer davada yargılanırdın. Şimdi örgüt üyesi olmaktan yargılanıyorsun

Memduh Oğuz cezaevindeyken, onunla yaptığın görüşmelerde, "cezaevi doktoru ve sağlık memuru araştırılacak", "cezaevi müdürü araştırılacak", "Hakimlere baskı" gibi notları neden tuttun?

Cevap; “Notlar, müvekkilin avukatına söylediği şeylerdir."

Danimarka'ya gitmek için hazırlık yaptın mı? "Evrakları hazırladım ama adalete güvendiğim için girişimde bulunmadım."

Telefonunda Bylock var? "Ben bahsettiğiniz programı telefonuma yüklemedim, bundan da bilgim yoktur."

 

Ancak şu da bir gerçek hiç kimse suçlu olduğunu kabullenmez…

Dünyanın en çok en vahşi cinayetini işlediği yüzde yüz ispat edilmiş hatta suçunu itiraf etmiş bir cani bile suçluluğunu kabullenmez, psikolojik bir durum bu sanırım…

Herkesin kendini suçsuz ilan ettiği duruşmalarda en güzel yanıt Mahkeme Başkanı Kadir Gezici’den geldi; "15 Temmuz'da hayatını kaybedenler de suçsuzdu"

Hangi söz bundan daha etkili olabilir ki?

Hiç kimseye suçlu yaftası yapıştıramayız elbet sonucu mahkemeler belirleyecek.

Bu noktada şunu da belirtmeden geçmeyeyim; Tek suçlu biziz derken aslında bir bakıma ciddiydim de. Çünkü bugüne kadarki FETÖ ile ilgili davalarda ceza yiyen tek kurum biziz…

Bugün FETÖ’den yargılanan Fevzi Kayacan, Özgür Solak gibi isimlerin FETÖ ile ilgili bağlantılı olabileceklerini gündeme getirdik diye ceza yedik defalarca…

Şimdi aynı iddiayı Türk Adaleti ortaya attı ve onları yargılıyor. Onların yargılanması bizim kaybettiklerimizi de geri getirmeyecek.

 “Biz suçlu idiysek niye bugün bu isimleri yargılanıyorsunuz? Onlar suçlu idiyseler niye biz ceza ödedik”

Yoksa o gün öyleydi, bugün böyle mi?

Yada işte günün sorusu; Yediğimiz cezaları kim telafi edecek?

KUTLASAKDA MI GİRSEK? KUTLAMASAKDA MI GİRSEK?

Bu güzelim tartışmaya katılmadan olur mu;

Yılbaşı mı? Noel mi?

Kutlamalı mı? Kutlamamalı mı?

Mekke’nin fethi kutlamalarına mı gitmeli? Yoksa hiçbir şey olmuyormuş gibi yapıp evde mi oturmalı?

Hristiyan bayramı mı, herkesin bayramı mı? Daha doğrusu bir bayram mı?

Yedikleri kuru yemişler kutlayanları tırmalar mı?

Hele yılbaşının bir Hristiyan bayramı değil de bir yıldönümü olduğunu ve alemlerle, içkilerle hatta her türlü haramla süslenmiş masum bir kutlama olduğuna ‘inananları’ yüz yıldır ikna etmeye çalışan ‘Yobaz-Çağdaş kimliklisi’ en komiği…

Velhasıl;

Kutlayan dinden mi çıkar? Din mi kutlayandan çıkar?

Tartışmalarıyla giriyoruz yine 2017’ye de…

Hayırlı olsun…

Rus uçaklarıyla bombalanan Halep’te ölen binlerce çocuk için bir şey yapamayan ‘Kısık seslerin’ sesinin en gür çıktığı günler bu günler… 

İslam anti-tez mi ki bayramların karşısına bir kutlama koymak zorundayız…

Hele ki ‘Biz bacadan hediye getiren Noel Baba’nın değil, Miraç’tan namaz getiren Hz. Muhammed’in ümmetiyiz’ sloganına asla sarılmayın…

Efendimizi nasıl mukayese edersiniz bir başka insanla… Hem kendini, hem getirdiklerini…

Biri insanlığın ve insanlık tarihinin övünç kaynağı bir Resul…  

Diğeri de… Belki iyi de bir adamdır ama…

Bize ne?

En büyük temennimiz ve duamız;

Miladi 2017’de, Hicri 1438 yılında yeryüzünde hiçbir mazlum, hiçbir insan, hiçbir hayvan, hatta hiçbir bitki zulme uğramasın, ölmesin hatta gönlü bile kırılmasın…

Tarih boyunca hiçbir zaman olmadığı kadar barış, huzur ve mutluluk olsun… 

Kafasında huniyle, ağzında düdükle, altında kırmızı pantolonla yeni yıla girenlerin de böyle bir hayali varsa, bırakıverin…