" Ülkeye, kimi zaman korkusu, Mısır'a varan; kimi zaman ordusu, Çin'e saldıran böylesine bir padişahlar padişahı ve sultan gerektir. Gazne sınırından ordusu Antakya'ya kadar ılgar etmeli; saltanat alayı Oğan'dan Meyyafârikine kadar varmalı. Ebu Şuca (şecaat sahibi) Burhan-ı emir-ül-müminin (Emir-ul-mümininin delili) Alparslan'dan başka kainatta halkın sığınacağı hangi padişah vardır." Lâmiî
Tuğrul Bey dönemi Büyük Selçuklu Devleti’nin doğup büyümeye ve gelişmeye başladığı bir dönemdir. Tuğrul Bey’in çocuğu olmadığı için Davud Çağrı Bey’in çocuklarından biri, Tuğrul Bey’den sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin başına geçecekti. Tuğrul Bey son günlerinde kendisine veliaht olarak Çağrı Bey’in oğullarından Süleyman’ı seçmişti. Süleyman’ı seçmesinin nedeni ise Çağrı Bey öldükten sonra Tuğrul Bey’in Süleyman’ın annesi ile evlenmesi ve doğal olarak Süleyman’ın Tuğrul Bey’e daha yakın olması etki etmiştir.
Muhammed Alparslan küçük yaştan beri Çağrı Bey’in oğulları arasında en kabiliyetli ve kahramanlığı ile nam salmış bir kişiydi. Tuğrul Bey döneminde Muhammed Alparslan Merv melikiydi. Tuğrul Bey öldükten sonra Muhammed Alparslan, kudreti ile askerlerin ve halkın büyük teveccühünü kazanmış birisi olarak bütün rakiplerini yenerek Büyük Selçuklu Devleti’nin başına geçmiştir.
Tahtın başına geçen Muhammed Alparslan Rum Gazası maksadıyla Anadolu ve Kafkasya seferlerine karar verir. 1064 yılının Şubatında seferlere başlayan Alparslan o meşhur Malazgirt Zaferi’nden önce en az onun kadar önemli olan o zamanlar “Anadolu’nun Kilidi” diye adlandırılan Ani Kalesi’ne sefere çıktı. Muhammed Alparslan, Rey’den Azerbaycan’a gelerek Gürcistan’a geldi. Gürcistan’dan Aras havzasına inerek irili ufaklı birçok kaleyi fethederek Ani Surları önüne kadar geldi. Muhammed Alparslan surların önüne gelince belirli bir süre surları inceledikten sonra ahşap kuleler yaptırarak ve mancınıklarla kale surlarını dövmeye başladılar. 25 gün süren kuşatmadan sonra surlarda gedik açılınca Muhammed Alparslan askerleri ile birlikte içeri girerek kaleyi aldılar ve kale içerisinde bulunan en büyük kiliseyi fetih nişanesi olarak camiye çevirerek Fethiye Cami ismini vermiştir.
O dönemde “asla zapt olunamaz” denilen Ani Kalesi’ni Muhammed Alparslan fethedince İslam dünyası büyük sevinç yaşadı. Muhammed Alparslan bu bütün zaferleri fetih nameler göndererek komşu ülkelere fetihlerini ve en önemlisi de Ani Fethi’ni bildirdi. Bunun üzerine Halife Muhammed Alparslan’a bir tebrik mektubu göndererek kendisine Ebü’l Feth (Fethin Babası) unvanını vermiştir.
Peki, Ani Kalesi’nin önemi nedir? O dönemde Hristiyan dünyasının üç önemli kalesi vardır. Bunlar Viyana, İstanbul ve Ani kaleleridir. Hristiyan dünyası Ani Kalesi’nin fethedilmesinden sonra Türklerden büyük endişe ve korku duymaya başlamıştır. Muhammed Alparslan, Ani Kalesi fethiyle fetih babası olmuştur. II. Mehmet, İstanbul’un fethiyle Fatih Sultan Mehmet olmuştur.
Alparslan’ın açtığı yolda yaklaşık beş yüz yıl sonra Viyana kapılarına kadar dayanan bir medeniyet vardır. Bugün bu medeniyet yeniden dirilişi yaşamaktadır. Günümüzde Türk tarihi birkaç lider üzerinden tartışılmakta ve seksen yüz yıla sığdırılmaya çalışılmaktadır. Ama bu toprakları bize yurt yapan büyük liderler, daha sonrasında imar faaliyetleri, kültürel faaliyetleri ve ticari faaliyetleri ile Anadolu’da İslam medeniyetini yerleştiren Selçuklu sultanlarımız unutulmaktadır. Bugün Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri iyi okuyabilmek için Tuğrul Bey, Muhammed Alparslan, Kılıçarslan ve Alaeddin Keykubat gibi liderlerin Anadolu üzerinde uyguladıkları stratejileri incelemek gerekmektedir.