Zihnimde zaman, mekan ve olayları birbirine o kadar girmiş ki…
29 Mayıs 1453, İstanbul’un Fethi, Fethin sembolu Ayasofya, İstanbul’u fetheden komutan Fatih Sultan Mehmet…
570 yıl sonra 29 Mayıs 2023, müzeye çevrilmiş fethin sembolu Ayasofya’yı aslına rucu ettiren Lider Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi…
24 Temmuz 2020’de bir Cuma Namazı ile ibadete açılan Ayasofya, milletin üzerine bereket yağdırmaktadır. Bereketin ilk örneği;
Üzerini kapattığımız kuyulardan petrol çıkıyor, Karadeniz’den Akdeniz’den doğalgaz fışkırıyor. Ama asıl önemlisi;
40 yıl Sina çölünde eğitilen Musa (as)’nın kavmi gibi 200 yıldır yenilgi yenilgi üstüne dokunan hıncımız ile millet, koyun terbiyesi uygulanan aslan olduğunun farkına varmıştır.
Ustad Necip Fazıl’ın ‘Bu millet ölmeyecekse Bu Fatih dirilecektir.’ muştusuna şahitlik ediyoruz. Milletimizin sosyal genetiği harekete geçmiş, köklerinden kopmadığını ispatlamış ve Fatih Sultan Mehmet’i ecdat bildiğini haykırmıştır. Bir çağı kapatan fethin ve o fethe komutanlık yapan Fatih’in emanetinin gereği yerine getirmiş, Ayasofya’nın müze yapılmasıyla başlayan esaret sona ermiştir. Bu karar 28 Mayıs seçimlerinde milletin onayına sunulmuş ve 1453’te tesis edilen fetih hukuku milletin iradesi ile yeniden tesis edilmiştir. Seçim sonuçlarının Ayasofya Camiinde kılınan şükür namazı ardından ilan edilmiş olması müesses nizamın efendilerine mesajdır.
Bu mesajda diyoruz ki;
Osmanlı bakiyesi üzerinde inşa edilen, 60, 82 ve 28 Şubat Darbelerine maruz kalan ve bir türlü sıhhatine kavuşamayan yeni ulus devletin ‘Türkiye Cumhuriyeti’ kontrol sistemlerinin kurgulanması projesi olan Lozan’ın sınırladığı ‘Anadolu’ coğrafyasına hapsolmuş bir Türkiye yok artık.
Bu çağrı;
Osmanlı bakiyesi coğrafyaları da aşan, hatta Osmanlının hükümran olamadığı islam coğrafyalarını da aşan yeni bir Pax-Türkiye çağının başlangıcıdır.
24 Temmuz 2020’de Ayasofya meydanında milyonların kıldığı Cuma Namazı ile Mazlum Uluslar Birliği diyebileceğimiz yeni bir süper devlet, 100 Osmanlı gücündeki bu devlet, milletin hayallerinde, rüyalarında can oldu, ruh verildi, ana rahmine düştü.
28 Mayıs 2023 seçimleri ile bu doğum gerçekleşti. Kosova’da, Mescidi Aksa’da, Baku’de, Tebriz’de, Burkina Faso’da, Filipinler’de ve dahi dünyanın pek çok şehrindeki sevinç gösterileri bu doğum;
‘Dünya 5’ten Büyüktür’ meydan okumasının aynel yakin tahakkuk ettirecek yeni super devletin sahne almasıdır.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ayasofya’nın ibadete yeniden açılması, Türkiye’nin küresel sahnede Müslüman güç olarak rolünü yeniden kurma misyonunun taç sembolü olacak.” Açıklaması da bu iradenin tezahürüdür.
Önümüzdeki günlerde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili Türkiye sınırlarını aşan yeni bir liderlik formunun gündeme geleceğini ifade etmek te kehanet değildir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ayasofya’nın dirilişi Mescid-i Aksa’nın özgürlüğe kavuşmasının habercisi, Müslümanların fetret devrinden çıkış iradesinin ayak sesidir.” Çağrısı 27 Mayıs 2017’de Eğitim-Bir-Sen Konya 2 Nolu Şube olarak yaptığımız basın toplantısındaki haykırışımızı hatırlattı; ‘İstanbul ve Kudüs; Ayasofya’sı ile Mescidi Aksa’sı ile iki mabedi esir olan iki şehir…’ demiştik. Açıklamamızın devamında ‘Ayasofya secdelerle buluşmadan Yeni Türkiye misyonu anlaşılamaz.’ Demiştik. Elhamdulillah, Ayasofya secdelerle buluştu. Rabbim bu millete Mescidi Aksa’nın da özgür olduğu günleri gösterecektir.
28 Mayıs Seçimleri ile Türkiye, Lozan’da tesis edilen Batı’nın uysal, verilenle yetinen, muti ülkesi olmaktan çıkmış, haklarını gerekirse güç kullanarak muhafaza eden müzakere edilmesi gereken ülke statüsünü kazanmıştır.
Gençliğimizin hayallerini dünya gözü ile görme imkanı bahşeden Rabbimize ne kadar şükretsek azdır.
Yazıma Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Fatih Dirilecektir!’ muştusu ile son vermek istiyorum;
Birgün Fatih dirilecektir!!!
Evet, lâf ve hayal âleminde değil, doğrudan doğruya madde ve hakikat dünyasında Fatih dirilecektir!!!
Fetih günü camiye çevirdiği, ilk cuma namazını içinde kıldığı ve hutbesini bizzat okuduğu Ayasofyanın karşısında, şâhâne gözlerinde bir çift gözyaşı incisi, şöyle mırıldandığı duyulacaktır:
-Türkün dâvasına ve tarihine hangi ihanet, bir camiin müzeye çevrilmesine eş olabilir?
Sonra Fatih, aynı çılgın halk safları içinden süzülüp Süleymaniye camiinin önüne çıkacak, muhteşem mâbede bakacak ve diyecektir:
-Bir zamanlar, belli başlı bir iman ve dünya görüşü mihrakının içinden zaman ve mekâna tahakküm eden Türk milleti, bu eseri verdikten ve her eserini bu eserle denkleştirdikten sonra, asırlar boyunca bu esere bitiştirdiği teneke eserler ve hep aynı tenekedenlerden mamul işler seviyesine nasıl düşebildi?
İşte o gün başımızda olacak yüceler yücesi, günün gerektireceği üstün kurtarıcılık vasıflarına göre, ruhiyle olduğu kadar cismiyle de Fatihten başkası olmayacaktır!!! Kendi içinde olmuş bir olmuş cemiyetin dışarıya doğru fetih hamlesini temsil eden Fatih, bu defa,aynı cemiyetin, hem kendi içine,hem de dışına doğru mefkûrevî fetih hareketinin timsali olacak; bu da, beş asırdır sandukasının içinde ders alan Fatih'in ulaştığı son kemâl haddini gösterecektir!!!
Bu millet ölmiyecekse,bu Fatih dirilecektir!!!!
Fethin 570. Yılında FATİH DİRİLMİŞTİR!...
Zihnimde zaman, mekan ve olayları birbirine o kadar girmiş ki…
29 Mayıs 1453, İstanbul’un Fethi, Fethin sembolu Ayasofya, İstanbul’u fetheden komutan Fatih Sultan Mehmet…
570 yıl sonra 29 Mayıs 2023, müzeye çevrilmiş fethin sembolu Ayasofya’yı aslına rucu ettiren Lider Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi…
24 Temmuz 2020’de bir Cuma Namazı ile ibadete açılan Ayasofya, milletin üzerine bereket yağdırmaktadır. Bereketin ilk örneği;
Üzerini kapattığımız kuyulardan petrol çıkıyor, Karadeniz’den Akdeniz’den doğalgaz fışkırıyor. Ama asıl önemlisi;
40 yıl Sina çölünde eğitilen Musa (as)’nın kavmi gibi 200 yıldır yenilgi yenilgi üstüne dokunan hıncımız ile millet, koyun terbiyesi uygulanan aslan olduğunun farkına varmıştır.
Ustad Necip Fazıl’ın ‘Bu millet ölmeyecekse Bu Fatih dirilecektir.’ muştusuna şahitlik ediyoruz. Milletimizin sosyal genetiği harekete geçmiş, köklerinden kopmadığını ispatlamış ve Fatih Sultan Mehmet’i ecdat bildiğini haykırmıştır. Bir çağı kapatan fethin ve o fethe komutanlık yapan Fatih’in emanetinin gereği yerine getirmiş, Ayasofya’nın müze yapılmasıyla başlayan esaret sona ermiştir. Bu karar 28 Mayıs seçimlerinde milletin onayına sunulmuş ve 1453’te tesis edilen fetih hukuku milletin iradesi ile yeniden tesis edilmiştir. Seçim sonuçlarının Ayasofya Camiinde kılınan şükür namazı ardından ilan edilmiş olması müesses nizamın efendilerine mesajdır.
Bu mesajda diyoruz ki;
Osmanlı bakiyesi üzerinde inşa edilen, 60, 82 ve 28 Şubat Darbelerine maruz kalan ve bir türlü sıhhatine kavuşamayan yeni ulus devletin ‘Türkiye Cumhuriyeti’ kontrol sistemlerinin kurgulanması projesi olan Lozan’ın sınırladığı ‘Anadolu’ coğrafyasına hapsolmuş bir Türkiye yok artık.
Bu çağrı;
Osmanlı bakiyesi coğrafyaları da aşan, hatta Osmanlının hükümran olamadığı islam coğrafyalarını da aşan yeni bir Pax-Türkiye çağının başlangıcıdır.
24 Temmuz 2020’de Ayasofya meydanında milyonların kıldığı Cuma Namazı ile Mazlum Uluslar Birliği diyebileceğimiz yeni bir süper devlet, 100 Osmanlı gücündeki bu devlet, milletin hayallerinde, rüyalarında can oldu, ruh verildi, ana rahmine düştü.
28 Mayıs 2023 seçimleri ile bu doğum gerçekleşti. Kosova’da, Mescidi Aksa’da, Baku’de, Tebriz’de, Burkina Faso’da, Filipinler’de ve dahi dünyanın pek çok şehrindeki sevinç gösterileri bu doğum;
‘Dünya 5’ten Büyüktür’ meydan okumasının aynel yakin tahakkuk ettirecek yeni super devletin sahne almasıdır.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ayasofya’nın ibadete yeniden açılması, Türkiye’nin küresel sahnede Müslüman güç olarak rolünü yeniden kurma misyonunun taç sembolü olacak.” Açıklaması da bu iradenin tezahürüdür.
Önümüzdeki günlerde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili Türkiye sınırlarını aşan yeni bir liderlik formunun gündeme geleceğini ifade etmek te kehanet değildir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ayasofya’nın dirilişi Mescid-i Aksa’nın özgürlüğe kavuşmasının habercisi, Müslümanların fetret devrinden çıkış iradesinin ayak sesidir.” Çağrısı 27 Mayıs 2017’de Eğitim-Bir-Sen Konya 2 Nolu Şube olarak yaptığımız basın toplantısındaki haykırışımızı hatırlattı; ‘İstanbul ve Kudüs; Ayasofya’sı ile Mescidi Aksa’sı ile iki mabedi esir olan iki şehir…’ demiştik. Açıklamamızın devamında ‘Ayasofya secdelerle buluşmadan Yeni Türkiye misyonu anlaşılamaz.’ Demiştik. Elhamdulillah, Ayasofya secdelerle buluştu. Rabbim bu millete Mescidi Aksa’nın da özgür olduğu günleri gösterecektir.
28 Mayıs Seçimleri ile Türkiye, Lozan’da tesis edilen Batı’nın uysal, verilenle yetinen, muti ülkesi olmaktan çıkmış, haklarını gerekirse güç kullanarak muhafaza eden müzakere edilmesi gereken ülke statüsünü kazanmıştır.
Gençliğimizin hayallerini dünya gözü ile görme imkanı bahşeden Rabbimize ne kadar şükretsek azdır.
Yazıma Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Fatih Dirilecektir!’ muştusu ile son vermek istiyorum;
Birgün Fatih dirilecektir!!!
Evet, lâf ve hayal âleminde değil, doğrudan doğruya madde ve hakikat dünyasında Fatih dirilecektir!!!
Fetih günü camiye çevirdiği, ilk cuma namazını içinde kıldığı ve hutbesini bizzat okuduğu Ayasofyanın karşısında, şâhâne gözlerinde bir çift gözyaşı incisi, şöyle mırıldandığı duyulacaktır:
-Türkün dâvasına ve tarihine hangi ihanet, bir camiin müzeye çevrilmesine eş olabilir?
Sonra Fatih, aynı çılgın halk safları içinden süzülüp Süleymaniye camiinin önüne çıkacak, muhteşem mâbede bakacak ve diyecektir:
-Bir zamanlar, belli başlı bir iman ve dünya görüşü mihrakının içinden zaman ve mekâna tahakküm eden Türk milleti, bu eseri verdikten ve her eserini bu eserle denkleştirdikten sonra, asırlar boyunca bu esere bitiştirdiği teneke eserler ve hep aynı tenekedenlerden mamul işler seviyesine nasıl düşebildi?
İşte o gün başımızda olacak yüceler yücesi, günün gerektireceği üstün kurtarıcılık vasıflarına göre, ruhiyle olduğu kadar cismiyle de Fatihten başkası olmayacaktır!!! Kendi içinde olmuş bir olmuş cemiyetin dışarıya doğru fetih hamlesini temsil eden Fatih, bu defa,aynı cemiyetin, hem kendi içine,hem de dışına doğru mefkûrevî fetih hareketinin timsali olacak; bu da, beş asırdır sandukasının içinde ders alan Fatih'in ulaştığı son kemâl haddini gösterecektir!!!
Bu millet ölmiyecekse,bu Fatih dirilecektir!!!!
Fethin 570. Yılında FATİH DİRİLMİŞTİR!...