Şu anda 1. 5 milyon Müslüman Halep’te katliama tabi tutuluyor.
“Modern dünyada” tıpta süper gelişmelerin yaşandığı günümüzde İslam dünyası canlı yayında katlediliyor.
Tıp sahasında kafa nakli yapılmak üzere. İnsanlık dünya dışında ikamet etmenin yollarını aramakta.
Ama Suriye’de katliam var.
Doğu Türkistan’da katliam yıllardan beri var.
İslam dünyasının diğer bölgelerinde Müslüman kanı sel-sebil.
Biz, bir Müslüman olarak, inancı ne olursa olsun bütün katliamlara karşıyız.
“İnsanlık suçu işleniyor” lafının ne anlamı var ki?
Halep’ten bir Türkmen feryat ediyor ve diyor ki,
“Bizim BM, dünya ve insanlıktan hiçbir beklentimiz yoktur. Bizim iki ümidimiz var. Birisi Allah, diğeri ise Türkiye’dir”.
Dünyanın en son şahit olduğu ve dünya barışının teminatı olan 15. Asırdaki “Osmanlı Barışı” döneminden sonra insanlık, ıstırap içinde kıvranmaktadır.
Halep’deki Türkmen bunu fark etmiştir.
ABD’deki şarlatan da bunu görmüştür.
Türkiye’nın Lozan’da kendisine biçilen “40 okkalık” ağırlığı aşıldığından harici ve dış destekli dahilî ihanetler peş peşe sökün etmektedir.
TÜRKİYE İSLAM DÜNYASININ TEK ÜMİDİDİR.
EHL-İ SÜNNETİN KALESİ TÜRKİYE’DİR.
…
ATEİST
Bir adam düşünün, 60-70 yaşına gelmiş. Hatta 80’ne dayanmış.
Bu adam bütün ömrü boyunca saçının teline dokundurmamış, yani hiç traş olmamış. Aynı adamın ömrü boyunca sakal ve bıyığına hiç dokunulmadığını düşünün.
Koltuk altı ve etek traş meselesini hiç girmiyorum.
80 sene içinde böyle bir acube adamın nasıl bir görüntü içinde olduğunu tahayyül ederseniz?
Bu adam, saçının teline dokunmuyor ve dokundurmuyor.
Sakalı ve bıyığına dokunmuyor ve dokundurtmuyor.
Bu tipi bir hayal edin.
İnsan der misiniz böyle bir yaratığa?
Öyleyse hiç aklına dokundurtmayan, aklıyla her meseleyi çözeceğini zanneden yaratıklara ne dersiniz?
Basında yer alan ve sanatçı olduğu söylenen birisi bir tşört giymiş. Tşörtünün üzerinde “ateist derneği” yazılı.
Bu “ateistin”, 80 sene sakal ve bıyığına hiç dokunulmayan birisinden ne farkı var?
…
KİMİZ BİZ?
Diyelim ki bugün 10 Kasım. Hani “atam sen kalk da ben yatam” diyenler var ya. Farz ediniz ki, M. Kemal Paşa, bu yakarışlara dayanamayarak, kaç bin metre kare olduğunu tam bilemediğim devasa büyüklükteki arsa üzerinde bulunan mezarından kalksa. Çankaya’ya doğru yürüse. Yolda İsmet Paşa’yı da alsa yanına. Çankaya’daki manzara karşısında şaşırır mı şaşırmaz mı?
Bence şaşır gibime geliyor.
Ama öfkelenir mi? Onu bilemem.
Bu hususta Atatürkçü Düşünce Derneğinin fikrini almak lazım.
Herhalde Beştepe’ye gitmeyi düşünmez.
Veya 29 Mayıs olsun başka bir gün. Ülkenin gerçek sahibi ve çağ açıp-çağ kapatan, 21 yaşındaki deha Türk hakanı Fatih Sultan Mehmed’in kabrinde bir fatiha okusak ve Cenab-ı Hak’tan bir günlüğüne dirilmesini talep etsek. Türk hakanı Fatih Sultan Mehmed, 50 metrekare veya bilemedin 100 metrekare mütavazi kabrinden kalksa. Şükür namazı kılmak üzere, fethin nişanesi olan Ayasofya Camii’ne doğru yürüse. Şaşırır mı, şaşırmaz mı?
Bence şaşırır.
M. Kemal Paşa da şaşırmıştı. Türk hakanı Fatih Sultan Mehmed de şaşırır.
Öyleyse biz kimiz? Arkadaş !
Camii ile kilise arasında kalmış bînamaz (beynamaz değil) durumundayız.
Bizi kim veya kimler bu hale soktu?
Türk milletini köklerinden ayıranlar, bu millete hesap vermelidir.
Türk milletini tanınmaz hale getirenlere, milletimizin verdiği son ve muhteşem cevap 15 Temmuz’dur.
15 Temmuz’da ihanet şebekelerine ilk kurşunu sıkan şehit Ömer Halisdemir dirilişin sembolüdür.
Güneşi önüne alan bu millet yoluna devam edecektir.
Zira gölge arkadadır ve daima arkadan gelir.
Türk milletinin güneşine zorbalıkla engel olanlar, çekilmekteler milletimizin tepesinden bir bir....
Bu millet Müslümandır, Allah bir.