Sen ki, Türk milletinin elindeki son servet; sen ki, mazlumların medet umduğu tek devlet. Senin varlığına kasteden hâinlerin, dillerinde beddua, kalplerinde ihânet…
Ey Koca Devlet!
Çok topraklar gezdin Asya’dan Avrupa’ya, adâlet dağıttın bastığın her kıtaya. Yıkmadın gönülleri, yok etmedin dilleri; zamanlar oldu ki, sığmadın haritaya.
Ey Koca Devlet!
Nice düşmanlar gördün, ellerinde silahlar; yürekleri ufacık, kafalarda külahlar. Üzülme, dik dursun başın; bu nesil göz yummaz, senin için sabahlar.
Ey Koca Devlet!
Ben düşmanım diyene, çek kılıcı derdin; aman dileyene katiyen el sürmezdin. Geride koskocaman bir kutlu mâzi; sen bugünlere kolay mı geldin?
Ey Koca Devlet!
Sen yaşadın, düşmanın yaşadı; târih seninle birlikte başladı. Asya ilk vatanındı, kalmadın oralarda; ak yürekli atlıların dünyayı arşınladı.
Ey Koca Devlet!
Bilge Kağan, Kültigin, yanlarında Tonyukuk; Sultan Melikşah’ın gölgesiydi Nizâmülmülk. Selahaddin savletlere siper oldu din için; sancağına el veren millettir Müslüman Türk!
Ey Koca Devlet!
Ceddin oldu Göktürkler, Karahanlılar; Anadoluya selam verdi deden Selçuklular. Osmanlı varis oldu Sultan Alparslan’a; kadim yurdundur senin, bu aziz topraklar.
Ey Koca Devlet!
Toprağında Fatihler, Süleymanlar yeşerdi. Sultan idi bu erler, hakikatte beşerdi. Senin varlığına kasteden hâinlerin, sinsi gözlerinde ihânet pişerdi.
Ey Koca Devlet!
Çok devletler kurdun, bu günlere geldin; savaş meydanlarında ser verdin, sır vermedin. Mert düşmanların, meydandaki sevincindi; ne çektiysen, dost yüzlü hâinlerden çektin.
Ey Koca Devlet!
Geçtiğin yerlere medeniyet tohumları ektin, zulmü ve zâlimi bir bir tükettin. Târihinde olmasaydı şu yaşanan günler, dost yüzlü hâinleri nerden bilecektin?
Ey Koca Devlet!
Meydandaki düşmanın, senin için mertti; cihana nam salan neferin civanmertti. Gazaların yolu çıkarken zafere, senin boynunu büken içerdeki nâmertti.
Ey Koca Devlet!
Üzülme, bükme boynunu sakın; iyilik öksüz kalır, sahibi kalmaz hakkın. Ders olsun her hânene, yaşadığın şu günler; ihânete yüz verme, hoş görme sakın.
Ey Koca Devlet!
Devlet adamların var devletlere bedel; gönül erleridir onları himâye eden el. Toprağını bilmeyen âlimler türedi, mâneviyat erlerini etme bunlara berdel.
Ey Koca Devlet!
İçerden ve dışardan kemirdiler hep seni; Kesmekti niyetleri, hakkı haykıran sesini. Ciğerine nüfuz eden bu hâin salyalar, bilmezler ki, kapamazlar enseni.
Ey Koca Devlet!
Hamurunda Edebâli nasihati var; Fâtih’inde Akşemsettin cesâreti var. Ömrünü zor sınavlar doldurdu hepten; şükür ki liderinde Abdülhamit ferâseti var.
Ey Koca Devlet!
Sen büyüksün, devlet adamın da büyük; sana bir şey olursa çekilmez olur bu yük. Türk milleti bir sevdanın esiri ise; o sevda sensin, sendedir büyüklük.
Ey Koca Devlet!
Uzun yollardan geldin mâsum Anadolu’ya; dünya yürüdü sen koştun, doğudan batıya. Durup da dinlenmek gelmedi hiç aklına; yoksa fırsat vermezdin şu hâin yapıya.
Ey Koca Devlet!
Sen sırları ve serleriyle büyüksün; sana düşman olana en ağır yüksün. Sırrına ihânette pervâsız olanlar, bundan sonra kendi korkularını büyütsün.
Ey Koca Devlet!
Sen ki, Türk milletinin elindeki son servet; sen ki, mazlumların medet umduğu tek devlet. Senin varlığına kasteden hâinlerin, dillerinde beddua, kalplerinde ihânet.
Allah, Devletimize zeval vermesin. Âmin
Duânızı eksik etmeyin efendim.