Kapanmanın ikinci günü dışarı çıktığımda sokakta ne bir araç ne bir insan gördüm, yollar bomboştu.
Tam 3 kere polis tarafından durdurulup kontrol edildim.
Hatta aynı kavşağın iki tarafına ayrı ayrı polis yerleştirildiğini gördüm.
İşte şimdi gerçekten kapandık sanırım diye düşündüm.
Son bir haftadır ise aracı park edecek yer bulamıyorum.
PTT ve ATM önlerinde ise inanılmaz bir kuyruk vardı.
Derken pazaryerleri de açılınca ortalık ana baba gününe döndü.
Çarşı’da baktığımda küçük esnaf (ayakkabı, züccaciye, elektronik vs) hariç her yer cıvıl cıvıldı.
Esnaf olmadığım halde manzara beni oldukça kızdırdı.
Düşünsenize aylardır iş yapamıyorsunuz, tam sezon açılıyor iş yapacaksınız ülke tam kapanmaya giriyor. Daha kapanmanın ortasına gelmeden bir bakıyorsunuz siz hariç herkes sokakta, herkes işinde gücünde…
*
Tüm bunların yanında Adana Demirspor’un şampiyonluk kutlaması da tabiri caizse tüy dikti.
Binlerce kişi kutlama için sokaklara döküldü.
Tabi en kısa yoldan bu süreçte şamar oğlanına dönen polis yine suçlu ilan edildi.
Polislerin de hata yaptığı anlar oldu elbette ama binlerce kişi sokağa dökülmüşken hangi birini tutup hangi birine ceza yazsın, hangi biri ile uğraşsın polis. Günah keçisi oldukları yetmedi mi?
*
Pazaryerleri açılmayacak diye manavlar malzemeleri yüklendi. Pazaryerleri açılınca çoğu ellerinde çürüyüp gidecek.
Pazaryeri desen ateş pahası…
Ben gitmedim. Gidenlerin yakınması.
Market ve manavlardan daha yüksek fiyatlar olduğunu söylediler.
Buna fırsatçılık mı desek kendini kurtarma mı bilemedim.
Vatandaş bu haldeyken fahiş fiyatlar uygulamak, üstelik vatandaş esnaf ve pazarcı kazansın diye uğraşırken bunu yapmak elbette fırsatçılık…
Ancak pazarcıda ya yine iş yapamazsak diyerek hareket edip kendini kurtarma psikolojisine girmiş olabilir.
*
Olmadı. Maalesef tam kapanma olayını beceremedik.
Yola çıkarken bazı şeyler ön görülüp bazı kurallar baştan koyulmalıydı.
Mesela izin belgesi almak gerçekten çok kolaydı. Ben alana değil alamayana şaşırdım açıkçası.
Zaten sokaklara baktığınızda ya herkes izin belgesi aldı ya da herkes çok zengin ceza yemekten korkmuyor dersiniz.
Haliyle evde bekleyen üç – beş kişi de medyada gördüğü kalabalık sokak fotoğraflarından sonra düşünmeye başladı; “Galiba evde tek ben duruyorum…”