2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nun ek yedinci maddesinde, 5579 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmıştır ve bakıma muhtaç kişilerin bakımını üstlenen kişilere, 2007 yılı Şubat ayından bu yana asgari ücret düzeyinde ücret ödenmektedir.
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” diyen Edebâli’nin torunlarına yakışan bu sosyal devlet anlayışı, ekonomimizin ve insana bakış açımızın nerelere geldiğini ortaya koyması açısından önemlidir.
Evde bakım ücreti için belli şartlar gereklidir ve bu yazıda bu şartların tamamına yer verilmeyecektir.
Bakım ücretinin ödenmesine esas teşkil eden gelir oranının tespitinde dikkate alınan net asgari ücretin üçte ikisi üzerinde durmaya çalışacağız.
Bakıma muhtaç kişiye bakan kişinin bulunduğu hanede yaşayan kişi sayısına, o haneye giren kazanç bölünmekte ve bir kişiye düşen kazanç miktarı net asgari ücretin üçte ikisinden fazla ise bakım ücreti ödenmemektedir.
Bakım ücreti, yasa ile ortaya konan bir uygulamadır ve çerçevesi yine yasa ile değiştirilebilir.
Evde bakım ücreti işlemleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın İl Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilmektedir ve işlemler olumlu ya da olumsuz cevap ile neticelenmektedir.
Olumsuz cevapların büyük bir kısmının, hane içindeki bireye düşen kazanç miktarının, net asgari ücretin üçte ikisinden fazla olduğu gerekçesine dayandığında şüphe yoktur.
İlgili kurumlar tarafından bu yönde kamuoyuna kapsamlı açıklamalar yapılmasa da, karşılaştığımız durumların büyük bir kısmı, bu hükmümüzü doğrular niteliktedir.
Önümüzdeki günlerde Meclis’te torba yasanın görüşmeleri yapılacaktır. Bu konu için bu bir fırsat olarak değerlendirilmelidir ve bakım ücreti için esas alınan hane bireyi kazanç oranı en azından net asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır.
Böyle bir düzenleme, hem insanımıza verdiğimiz kıymeti ortaya koyacaktır, hem de kendi hayatlarını başka bir hayat için feda eden fedakârlık insanlarına bir iltifat olacaktır.
Küçük bir örnek verelim: Bakıma muhtaç durumda olan kişinin malullük aylığı var ve 1150 TL aylık alıyor. Bu kişi yalnızca eşi ile beraber yaşıyor ve eşinin herhangi bir geliri yok. Bu hanede kişi başına düşen gelir 575 TL’dir.
Bakıma muhtaç kişiye bakan eşin herhangi bir geliri olmamasına rağmen, eşinin malullük aylığının ikiye bölünmesinden dolayı kendisinin de geliri sayılmakta ve 2014 yılı itibariyle 846 TL olan asgari ücretin üçte ikisi 564 TL yapmaktadır.
Bu rakamlar, bakıma muhtaç eşin bakımını yapan eşe, evde bakım ücreti ödenmemesi anlamına gelmektedir. 11 TL fazla geliri olan eş, asgari ücret düzeyindeki evde bakım ücretinden mahrum kalmaktadır.
Yapılacak olan yeni düzenlemede, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan ortalama aylıkların dikkate alınması ve hane içinde bulunabilecek en az kişi sayısı da hesaba katılarak yeni bir oran belirlenmelidir.
Bu oranın, en azından net asgari ücret olması gerektiğini yukarıda ifade etmiştik. Rakamlar üzerinden yapılacak farklı değerlendirmeler de, yeni çözüm yolları açabilir.
Bu konu, medyaya çok fazla yansıyan bir konu değil ve konuşulması gereken bir konudur.
Milletvekillerimizden birkaçının hassasiyeti ile meclis genel kurulunda küçük bir önergeye dönüştürülebilir.
İstenirse yapılabilecek ve yapıldığında da birçok insanı sevindirecek bir kutlu hizmettir.
“Gecelerin uzunluğunu hastalar bilir” derler ya, hastaya bakan da bilir.
Rabbim, sağlık hazinesinden kimseyi mahrum etmesin. Âmin.
Duânızı eksik etmeyin efendim.