Geçtiğimiz hafta uzun bir aranın ardından Konya'da kesintisiz bir hafta kaldım. Haliyle şehrin farklı noktalarını gezme imkânı buldum. Beni hayal kırıklığına uğratan ise esnaflıkla pek ilgileri kalmasa da unvan olarak esnaf diye isimlendirilen dükkân sahipleri ve çalışanların hali, tavrı oldu.
Öncelikle bahsedeceğim durum sadece Konya'ya özgü değil. İstanbul ve Ankara'da benzer manzaralarla karşılaşıyoruz. Yani yeni normalde normal karşılamamız gereken davranışlar. Korona günlerinde birçok iş kolunda dükkânlar uzun süreli kapalı kaldı. Açıldığında ise cirolar eskisi gibi değildi. Bu durumda ne beklenir. Esnafın mümkün olduğunca fiyatları uygun hale getirmesini, insanlara daha fazla tatlı dil ve güler yüzle yaklaşıp kendi kazanırken insanların bütçelerine ise katkı sağlaması normal olandı. Fakat birçok işyerinde tam tersi manzaralarla karşılaştık. Örneğin bedesten içerisindeki bir mağazada baktığımız kıyafetin fiyatını önceki döneme göre neden pahalı olduğunu sorduğumuzda koronadan dolayı üretim yapan fabrikanın geçici olarak kapandığı, mağazanın stokundaki ürünü sattığını birkaç gün sonra bu fiyata bu ürünü bile bulamayacağımız cevabını aldık.
Yani mağaza kendi deposunda bulunan ürüne kafasına göre zam yapmıştı. Nasıl olsa alternatifi yok, benzer marka ve kalitedeki ürünlerinde fiyatı yüksek o zaman neden durduk yere zam yapılmasın ki(!) Anlaşılan esnafımız dükkânlarının kapalı olduğu, iş yapamadıkları dönemden ders çıkarmak yerine yaptıkları yüksek zamlarla o günleri telafi etmenin derdine düşmüş. Farklı sektörlerde buna benzer o kadar çok örnek verilebilir ki... Siz de kendi başınızdan geçenlerle örnekleri artırabilirsiniz. Son yıllarda esnafımız zaten zam yapmak için bahane bulmanın derdindeydi. Korona da ekmeklerine yağ sürmüş oldu. Elbette maliyetlerdeki artışlar fiyata yansıtılacak ama bunun da bir ayarı olmalı. Esnaf bu süreçte kendi kârından biraz taviz verip sürümden kazanmaya çalışsa işler kolaylaşabilir lakin öyle bir dertleri yok. 50 ürün satıp edebilecekleri kârı 10 ürün satarak etmeye çalışıyorlar. Çoğu zaman başarılı da olduklarından bu taktiği uygulamaya devam ediyorlar.
Çoğu dükkândan ürünle ilgili bir şey sorduğunuzda cevabı kerpetenle zor alıyorsunuz. Size yüz ifadesiyle "Alacaksan al kardeşim, almayacaksan beni uğraştırma" mesajı veriyorlar. Bir yandan sözde sizinle ilgilenirken diğer yandan da ellerindeki cep telefonuna baktıklarından söylediğinizi algılamaları zaman alıyor, çoğu zaman aynı şeyi birkaç kez söylemeniz gerekiyor. Bu tarz dükkânların AVM'lerdeki mağazalardan farkı fiyatlarda pazarlık payının olmasıdır. Fakat çoğu yerde bu da kalmamış. Artan maliyetlerden, kaç aydır iş yapamadıklarından falan bahsedip ürünü o fiyata aldığınıza şükretmenizi bekliyorlar. Anlamadıkları ise şu her şeye zam gelirken insanların maaşına zam gelmiyor. İnsanlar kaç aydır geçinmeye zorlandıkları asgari ücreti bile tam alamıyor. Devletin verdiği bin küsur lira ile geçinmeye çalışıyor. Esnafın elbette umurunda değil, nasıl olsa günlük ortalama 10 tane tuzu kuru müşteri geliyor. Müşteri az olunca fazla elemana da gerek yok. Bir patron ve bir eleman ile dönen çok sayıda dükkân var bedestenimizde... Esnafımızda şükür kalmamış, her gün bugün acaba neden şikâyet etsem mantığıyla somurtkan bir halde dükkânlarını açıyorlar. Böyle olunca da elbette berekette olmuyor.
Bu arada bayram sonrası gündemden biraz geri kalınca fark edememişim. Konya'ya gelince haberim oldu. Konya Fırıncılar Odası yine üzerine düşeni yapıp zamlarda bizim de payımız olsun diyerek ekmeye zam yapmış. Yanlış hatırlamıyorsam dolaylı ve doğrudan yapılan zamlarla birlikte ekmeğe bu yıl yüzde 35 zam yapıldı. Bir şey demiyorum. Dediğim zaman kızıp mail falan atıyorlar. Kendilerine yakışanı yapsınlar... Virüsün ilk döneminde millet evde ekmeğini yaparken, ekmek satışları çok düştü, Konya'da çok fırın var falan diye acızlanıyorlardı, şimdi işler biraz artınca zam yapalım demişler. Milletin ekmeğiyle oynayıp fazla para kazanamazlar. Memnun değillerse sektör değiştirsinler. Galericilik, emlakçılık gibi kısa yoldan para kazanılabilecek sektörlere yönelebilirler. Ekmeğin, kalitesi ve gramajı her geçen yıl düşersen fiyatı ise artmaya devam ediyor. Tabii bunların umurunda değil, tek dertleri daha fazla kâr edebilmek...