Şair Yazar Salih Sedat Ersöz ile son kitabı Meltem Rüzgârı hakkında hasbihal ettik:
Şiir hakkında genel düşünceniz nedir?
Bana göre şiir, candır, canandır, değerdir, kültürdür. Şiir hayallerin, sevinçlerin, acıların, hasretin, sevdanın, umudun, tarihin manzum olarak aktarılması, yani gönülden kopan damlaların duygu ve ahenk olarak yansımasıdır. Şiir ruhu incelten, kalplere Yunus’un diliyle Yaratan’dan ötürü yaratılanı sevmenin formülünü yerleştiren, insaf, merhamet duygularının toplumda çoğalmasına vesile olan, sevgi, saygı, hürmet gibi güzelliklerin artmasına yol açan önemli bir faktördür. Şiir bedeni, ruhu ve gönlü her türlü yorgunluktan arındıran, pasiflikten aktifliğe, çirkinlikten güzelliğe, karanlıktan aydınlığa ulaştıran edebi bir sanattır. Şiir kaynağı kalp olan her türlü mutluluk ve hüzünleri tattıran, insana keyif veren akıcı, sürükleyici tarzda içimizden sızan duygu ve düşünce yoğunluğudur. Şiir kalpten taşarak dökülen, dilden dizeler halinde yansıyan çağlayan bir duygu, sel olup akan bir ruhsal hareketlilik, coşku dolu bir düşünce, olağanüstü bir his barındıran ve güzellikler içeren anlatım biçimidir. Şiir türkülerimizin, marşlarımızın, destanlarımızın, ağıtlarımızın, ninnilerimizin sevinç ve kaygılarımızın ifadesidir. Şiir ruhu harekete geçiren, gönülleri coşturan, duyguları kıyama kaldıran, düşünceleri güzelleştiren, birlik ve beraberliğimize, kardeşliğimize katkı yapan, milli duygularımıza tercüman olan ezgidir, dizelerdir. Şiir öyle bir sanattır ki kaynağı yürektir, uyarıldığı yer yürektir, etkisi yüreğedir. Yani yüreği etkileyen en büyük yürek sesi, yürek eseridir. Şiir gerektiğinde düşmana keskin kılıç, dosta şefkatin, merhametin, güvenin anahtarıdır. Şiirde okuyanı ve dinleyeni büyüleyen bir sır, bir güzellik, çözülemez bir gizem, kulağa hoş gelen bir söz dizisi vardır. Şiir gülün, çiçeğin açması, böceğin uçması, yeryüzü ve gökyüzünün tasviri, yeşil ve mavinin güzelliğidir. Şiir Anadolu kültürünün en önemli parçasıdır. Şiir acısıyla tatlısıyla akıp giden bir hayat ve toplumun dilidir.
Ve şiir Efendimizin diliyle; “Ok’tan daha çok tesirli” bir sözdür.
Önceki kitabınızla bu kitabın farkı ne?
Daha önce makaleler, seyahatler, araştırmalar, hatıralar, roman ve şiir dallarında 8 kitap yayınlama imkânı ve fırsatı veren Cenab-ı Hak, dokuzuncu olarak da yeni bir şiir kitabı yayınlamamı nasip etti. Yüce Allah’ıma ne kadar hamd etsem, ne kadar şükretsem azdır. İlk şiir kitabımı çırak olarak hazırlamıştım. Bu ikinci şiir kitabımı hazırlama safhasında kalfalığa geçiş sürecine ulaşabilmişsem ne mutlu bana… Bu sebeple bu kitabımda yer alan şiirlerin öncekine göre teknik, duygu ve ahenk yönünden biraz daha pozitif olduğunu söyleyebilirim. Bu kitabımı, üzerimde çok büyük emeği olan ve Mayıs ayı sonunda ebediyete irtihal eyleyen merhum üstadım Cengiz Numanoğlu’nun ruhuna ithaf ediyor, kendisini rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyorum.
Okurlarınıza tavsiyeleriniz nedir?
Okurlarıma en önemli tavsiyem çok kitap okumalarıdır. Okusunlar ki bilgi dağarcıkları dolup taşsın. Doyuma ulaşınca da yazmaya başlasınlar. Yetenekleri hangi yönde ise nesir veya manzum yazmaya alışsınlar. Okumak insanı olgunlaştırır, insana yükleme yapar, yazmak ise o yüklenen duygu ve düşüncenin diğer insanlara ulaşmasını sağlar. Okumak ve yazmak için istek, heyecan ve sevgi olmalıdır. Bir insan yemek için nasıl ihtiyaç hissediyorsa okumak - yazmak için de ihtiyaç hissetmelidir. Okumak ve yazmak insanın içinden gelen bir duygudur. Zorla olmaz. Yazı yazmak eylemdir, önemli bir faaliyettir, aynı zamanda insanın kendisini bulması, kendisini anlatmasıdır. Düşündükleriniz, hissettikleriniz ancak yazdıklarınızla vücut bulur ve diğer insanlara ulaşır. Yazmak, gizemli, tutkulu bir iştir. Yazmaya alışan kolay kolay bundan kurtulamaz. Yazmak bu yüzden tutkulu bir aşka benzer. Kişinin kıymeti, değeri, fikri, düşüncesi yüreğinde gizlidir. Onu kalemin ucuna getiren ve açığa vuran yazmaktır. Yazmayı öğrenmek, okumayı ve düşünmeyi öğrenmekten geçer. Yazmak için bir iddianız olmalıdır. İddiası olmayan insanlar yazamazlar. Yazarak bir sorumluluk taşıyorsunuz. Yazar yazısıyla sorumluluk üstlenmektedir. Bu sorumluluk okuyucusuna, topluma ve hatta gelecek kuşaklara aktarılan bir sorumluluktur. Bu hissi taşıyan yazarlar yazdıkları her cümlenin hatta her kelimenin hesabını vermek durumundadırlar. Yazmak zihinsel bir boşalmadır. Zihniniz doluysa eliniz kaleme veya klavyeye gider. Boş ise ne yazacaksınız ki? Nasıl bardak dolmadan boşalmazsa, beyin de yeterli bilgiyle dolarsa gerekli boşalmayı sağlayabilir. Bu da okuyarak ve yazarak gerçekleşir. Okuyarak dolan zihin yazarak boşalmaktadır.
Teşekkür ederim Üstadım.