Erdoğan: Meral Hanımı döndüren de, İnce'yi adaylıktan çektiren de aynı güçtür

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Meral Hanımı masadan kalktığında 3 günde tıpış tıpış oraya döndüren de, Muharrem İnce'yi seçime 3 gün kala adaylıktan çektiren de aynı güçtür" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultangazi'de Sultançiftliği Merkez Camii önünde düzenlenen mitingde halka hitap etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Şöyle bir rakamı alayım dedim. Dediler ki alanda 50 bin kişi var dediler. Tabi yolda gelirken sağ sol onları karıştırmıyoruz, alan. Sultangazi ilk defa böyle değil. Ben Sultangazi'ye ne zaman geldiysem Sultangazi'yi hep böyle gördüm. Sultangazi'de bir başka heyecan, coşku var. Sultangazi'nin güzel insanlarını en kalbi duygularla selamlıyorum. Maşallah bugün bir başka güzelsiniz. Bugün burada Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nde gerçekleştirdiğimiz mitingin adeta devamını görüyoruz. Geçtiğimiz pazar günü tarihi bir katılımla gerçekleştirdiğimiz büyük İstanbul mitinginde bu kardeşinize verdiğiniz destek için sizlere teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı'na verdiğiniz destek için sizlere teşekkür ediyorum.

Fatih'in emaneti İstanbul bir kez daha "zulüm 1453'te başladı" diyenlere cevabını vermiştir. Sultangazi ile beraber İstanbul'un pazar günü sandıkları patlatarak bu cevabı cümle aleme ilan edeceğine inanıyorum. Seçim günü yaklaştıkça karşımızdaki koalisyon masasının nasıl bir intikam, hırs, rövanş duygusuyla hareket ettiği daha iyi anlaşılıyor. Daha önce masadan kalkan bir ortaklarına yapmadıklarını bırakmamışlardı. Eskiden kendi partilerinden aday yapıp karşımıza çıkardıkları isme etmedikleri zülum bırakmadılar. Maalesef CHP'de 10 Mayıs 2010'dan 10 Mayıs 2023'e hiçbir şeyin değilmediği anlaşılıyor. Siyasetin bu kadar çirkinleştirilmesini kabul edemeyiz. Ülkemizde daha önce bu yöntemle siyasi partiler ele geçirilmişti. Anlaşılan o ki şimdi de aynı yöntemle devletin yönetimini ele geçirmek istiyorlar. Açık söylüyorum Meral Hanımı masadan kalktığında 3 günde tıpış tıpış döndüren de, Muharrem İnce'yi seçime 3 gün kala adaylıktan çektiren de aynı güçtür.

Kandil'i bay bay Kemal'in amigosu haline getiren de, FETÖ'cüleri masanın kasetçisi haline getiren de aynı güçtür. Batı medyasını masanın basın bültenine dönüştüren de, ülkemizin milli çıkarlarını sosyal medya mecralarının mezesi haline dönüştüren de aynı güçtür. Sanmayın ki bu güç Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Bu kişi sadece kendisine teslim edilen her kurumu batıran her partiyi yenilgiden yenilgiye koşturan bir maşadır.

Bu adama Türkiye teslim edilir mi? SSK'nın haline bakın, şimdi bir de bizim İstanbul'umuzda Çam Sakura nasıl? Her taraf pırıl pırıl. Yeşilköy'de Murat Dilmener nasıl? Her taraf pırıl pırıl. Niye bunları biz böyle yaptık? Kanuni ne dedi, "halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" biz böyle yönetiyoruz bu ülkeyi. Ama bay bay Kemal'in SSK'nın başında olduğu zamanda SSK Okmeydanı Hastanesi'ne adeta iğrenerek giriyorduk. Her taraf pislik, galoşlar rezillik, bay bay Kemal seni görünce biz ne anlıyoruz biliyor musunuz? Çöp, çukur, çamur, susuzluk. Bunları yaşamadık mı? Sultangazi bunları yaşamadı mı? Peki, bu kardeşiniz İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduğu zaman susuzluk bitti mi? Çöp dağları kalktı mı? Çukurlardan kurtulduk mu? Çamurdan kurtulduk mu? Türkiye'yi de evvelallah yine biz getiririz. Şimdi ne diyor? Selo'yu kurtaracak.

Bunun bir Selo'su var. Bay bay Kemal'in Selo'su. Selo'yu kurtarmak istiyorsanız oyu bana vereceksiniz diyor. İşti bunlar hep teröristler. Bu teröristlerle beraber yürüyor bay bay Kemal. Kandil'in teröristleriyle "haydi" diyor. Benim Sultangazili kardeşlerim Kandil'in teröristleri ile "haydi" diyen bay bay Kemal'e oy verir mi? Öyleyse pazar gününe kadar çok çalışacağız. Bir yanlışa adım atmayalım. Ve Selo Diyarbakır'da ne yaptı? Bütün Kürt kardeşlerimizi sokağa döktü. Selo'nun kendisi Kürt değildir, Zaza'dır. 51 Kürt kardeşimiz öldürüldü.

Şimdi onu ben kurtarırım diyor. Eğer Erdoğan görevinin başında olursa avucunu yalarsın. Adalet neyse, hukuk neyse biz gereğini yaparız. 14 Mayıs Kemal'in bay bay Kemal olacağı gündür. Bay bay Kemal'i önce CHP'ye genel başkan sonra karşımıza cumhurbaşkanı adayı olarak çıkaranların amacı ayan beyan ortada değil mi? Bay bay Kemal, terör örgütlerinden sapkın akımlara kadar ülke ve millet düşmanı kim varsa hepsinin desteği ile yol yürüyor. Şimdi soruyorum sizlere, İstanbul 1994'ten itibaren bizimle başlattığı bu oyunu bozmaz mı? Benim milletim 21 yıldır nice senaryoları yırtıp attığı gibi bunu da parçalamaz mı? Hele hele, Sultangazi parçalamaz mı? Bazıları bizden yana olmazsa, hatta bize karşı olduğunu gösterirse bunların hışmından kurtulabileceğini mi sanıyor. Halbuki bunların gözleri öyle bir dönmüş durumda ki kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi inanmayan, kendileri gibi yaşamayan herkesi aynı çuvala doldurup üzerinden silindir gibi geçmeye kararlılar.

Kendi koalisyon ortakları dahi kurtalamayacak. Çarşıda, pazarda insanlarımıza tercihleri ve kılık kıyafetleri üzerinden yapılan saldırılar bunun ilk işaretidir. Aslına bakılırsa daha önce Gezi'de, 17-25 Aralık'ta, Çukur eylemlerinde, 15 Temmuz'da neler yapılmışsa 14 Mayıs öncesi de aynısı sergileniyor. Biz bay bay Kemal ile ve ortakları ile değil Türkiye Yüzyılı'nın önünü kesmek için onları ortaya sürenlerle yarışıyoruz. Dünyanın dört bir yanından ülkemiz seçimleri ile ilgili açıklamalara bakan herkes bunu görebilir. Bütün dergiler kapaklarında Erdoğan gitmeli diyor. Almanya'da çıkanlar böyle diyor. Fransa'da çıkanlar, İngiltere'de çıkanlar böyle diyor. Size ne? Bu dergilerin kapağına siz bu ifadeleri nasıl yazıyor sunuz? Bunun kararını siz değil ey Batı bunun kararını benim milletim verir. Bay bay Kemal, Rusya'ya sataşmaya başladı. Türkiye'deki seçimleri Rusya yönlendiriyormuş. Utan, utan şimdi ben de kalkıp Türkiye'deki seçimleri ABD yönlendiriyor, Almanya yönlendiriyor, Fransa yönlendiriyor, İngiltere yönlendiriyor dersen ne diyeceksin? Ben bunların hepsinin adeta ruhlarını okudum, ruhlarını. 20 senedir bunlarla görüşüyorum. 20 senedir bunlarla birçok aynı masalarda oturdum konuşuyorum. Sen bunlarla kaç kere bir araya geldin, nereden tanırsın? Ama bunda yalan bol. Londra'nın tefecilerinden 300 milyar dolar getirecekmiş, avucunu yalarsın. Senin gibi yalancıya bir Allah kuruşu vermezler.

Kandil'deki terör baronlarının yaptıkları açıklamalara bakan herkes bunu görebilir. FETÖ'nün kaset, montaj oyunaları ile kimin önünü açtığını herkes bunu görür. Londra'daki tefecilerin kime göz kırptığına bakan herkes bunu görür. Evlatlarımızı sapkın emellerine kurban etmek isteyen LGBT'cilere bakan herkes bunu görür. Şimdi sizle konuşuyorum. Bu CHP, LGBT'ci mi? Bu İyi Parti LGBT'ci mi? Bu HDP, LGBT'ci mi? O yanında yavrular var onlar da buna zaten ses çıkarmıyor, onlar da LGBT'ci mi? Fakat, LGBT, AK Parti'nin yanına yaklaşamaz. MHP'nin yanına yaklaşamaz. Aynı şekilde Cumhur İttifakı'nın yanına yaklaşamaz. Çünkü biz aile kurumunun kutsiyetine inanıyoruz. Güçlü millet, güçlü ailelerden oluşur. Buna inanıyoruz, dolayısıyla LGBT'nin bizimle ilgi ve alakası olamaz. Bay bay Kemal, LGBT ile beraber dans etmeye devam etsin. İp onlarla dans etmeye devam etsin. Aynı şekilde HDP onlarla dans etmeye devam etsin? Bizde aile kutsaldır. Ailenin kutsiyetine dokundurmayız. Hamdolsun işte benim milletim her şeyin farkında. Ziyaret ettiğimiz her ilimizde sokakları ve meydanları dolduran milletimizin verdiği mesaj çok açık. Milletimiz pazar günü tercihini Türkiye Yüzyılı'ndan yana kullanacak. Bunun için oy verme saati bitimine kadar çok çalışmaya var mıyız? Eşimizi, dostumuzu sandığa gitmeye ve tercihini doğrudan yana yapmaya teşvik etmeliyiz. Pazar günü sandıklara iyi sahip çıkmalıyız.

Artık Türkiye'nin potansiyelini asıl hedeflerimize ulaşmak için kullanabileceğimiz yere geldik. Türkiye Yüzyılı bu vizyonun adıdır. Bu sürecin sembolü olan yatırımlarımız birer birer devreye girmeye başladı. Ülkemizin ilk yerli ve milli otomobili Togg bunlardan biri. Sanıyor musunuz ki, Togg dediğimiz sadece bir otomobildir. Togg, ülkemizde geleceğin yüksek teknolojiye dayalı üretim modelinin adıdır. Birileri kendi aklınca İHA'mı, SİHA'mı yiyeceğiz diyerek savunma sanayii ürünlerimizi değersizleştirmeye çalışıyor. Halbuki savunma sanayii ürünlerimizin her biri gençlerimizin hayalini kurduğu nitelikli istihdama açılan birer kapıdır.

Buyurun, cambazlar, ahlaksızlar, terbiyesizler, domatesi, patatesi 15 liraya, 20 liraya velhasıl çıkardılar. Şimdi marketlerde 7,5 liraya düştü. Bak nereden nereye geldi. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu seçimden sonra sıkıysa bunlar bu oyunları yapsın. Hepsi soluğu nerede alacak biliyor musunuz? Yargıda alacak. Onu da geçiyorum şimdi bulduğumuz doğal gaz ve petrol kaynakları. İnsanlarımızın refahı için yapacağımız çalışmaları kolaylaştırmıyor mu? Ülkemizin geleceğini planlarken ve kurarken tabiki günlük sıkıntılarımız olmadı değil oldu. Ama şu anda doğal gazımız bir ay ücretsiz dedik mi? Bir yıl boyunca doğal gazımız yüzde 25 düşürerek vatandaşlarımıza vermeye karar verdik mi? Bunu ilan ettik mi? Faturalarda inşallah bunu da göreceksiniz. Hatırlarsanız her yıl mart, nisan gibi ülkemizde bu patates, soğan fiyatı tartışması çıkartılır. Çünkü muhalefetin yapacağı bir şey yok. Bu ürünlerdeki fiyat dalgalanmaları tamamen mevsim geçişi ve maalesef ahlaksızlıkla alakalı. İşte şimdi yeni ürünler tezgaha çıktı ve fiyatlar dengesine oturdu.

Tabii bunları söylerken gıda ve kira başta olmak üzere milletimizin canını yakan hayat pahalılığını asla görmezden gelmiyoruz. Milletimizin hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeme kararlılığı ile yolumuza devam ediyoruz. Asgari ücretten kamu işçileri ve memurların maaşlarına, emekli maaşlarından sosyal yardım ödemelerine kadar her alanda yaptığımız düzenlemelerle insanımıza nefes aldırıyoruz. Salgın döneminde bunu yaptık. Geçtiğimiz sene bunu yaptık. Bu yılbaşında bunu yaptık. Ama unutmayın temmuz ayında yine yapacağız, yıl sonunda yine yapacağız. Gelişen ve büyüyen ülkemizin imkanlarını milletimizin emrine vermeyi sürdüreceğiz. Karadeniz doğal gazının sevincini faturaları ilk ay tamamen ücretsiz yaparak bir yıl boyunca da mutfak ve su ısıtma giderlerini faturadan düşerek milletimizle paylaşmadık mı? Gabar'da bulduğumuz petrol ile enerji bağımsızlığımızın yolunda yeni bir adım daha atmadık mı? Nükleerinden güneşine, hidroelektriğinden rüzgarına tüm yerli ve milli kaynaklarımızı bu doğrultuda seferber etmedik mi? Bu şekilde ortaya çıkan değeri ne yapacağız? Milletimizin her bir ferdinin refah seviyesini yükseltmek için kullanacağız. Önümüzdeki dönem için bu doğrultuda pek çok proje hazırladık.

Türkiye büyüyecek, Türkiye Yüzyılı'nın yıldızı yükselecek. Türkiye Yüzyılı yükselecek, milletimiz kazanacak. Milletimiz kazanacak, gençlerimiz geleceklerine daha bir umutla bakacak. Türkiye'nin her işi gibi siyaseti de kendine özgüdür. Dünyanın her yerinde muhalefet vizyonu ve programı ile iktidarla yarışır. Bizde ise muhafalefetin tek yaptığı, yalan, iftira, çarpıtma, gizli pazarlıklarla iktidara gelmeye çalışmaktır. Şu Kılıçdaroğlu'nun bir referansı var mı? Ben şunu yaptım diyebilir mi? Yok, öyle olunca da işte 15 seçimdir bu adam hep kaybetti mi? Benim milletim bu adamı iyi tanır. Şimdi kalkmış ne diyor? Gel Halil İbrahim sofrasına diyor. Bir insan siyasette bu kadar laubali olur mu? Siz beraber yürümediniz mi geçmişte. Bu ne kadar sulu bir şaka. Biz ise eser ve hizmet siyasetini yürüttük ve öyle de devam edeceğiz. İstanbul'da benim kardeşlerim İstanbul'u iyi bilir. Peki, şu İstanbul'un belediye başkanı 4 yıldır İstanbul'a ne yaptı?

CHP diyince aklımıza bizim ne geliyor? Çöp, çukur, çamur, susuzluk. Bu kardeşiniz İstanbul'u bunlardan öyle almadı mı? Siz bana bu görevi öyle vermediniz mi? İstanbul susuz muydu? Ama biz 120 kilometreden Istranca Dağları'ndan suyu getirdik. Çöp dağlarından İstanbul'u kurtardık mı? Çukurlardan kurtardık mı? Çamurdan kurtardık mı? Bunu bu kardeşinizle beraber yaptık. Daha sonra Türkiye'yi de aynen böyle yaptık. Bay bay Kemal, sen İstanbul'u rezil ettin. Senin belediye başkanın çamur, çukur herhangi bir şeyde bakıyorsunuz İstanbul'u sel alıyor götürüyor o nerede? Bodrum'da, devamlı turistik, kayakta. Bu iş aşk işidir aşk. Sen nesin ki belediye başkanların ne olsun? Ankara öyle, İzmir öyle. Gelin pazar günü bunlara öyle bir ders verin ki artık emekliye ayrılsınlar. Bu görev sizin, isterseniz ayırırsınız. 14 Mayıs'ta bu işi ilk turda tamamlamaya var mıyız? Bu kardeşiniz için en büyük gösterge şu meydanlardır. Dün Ankara'da böyleydi. İlçelerde son ilçe 130 bini yakaladı. Gümbür gümbür Ankara geliyor. İstanbul'da geri kalmaz.

Ülkemiz siyasetinin bu tarzını en çok gençlerimizin yadırgadığını biliyorum. Çocukluğumuzun ve gençliğimizin Türkiye'si ile bugünkü farkı bilmeyen gençlerimizin şaşkınlığını tabii karşılıyoruz. Gençlerimizin en büyük şansı ise eski Türkiye'nin o sefalet, yokluk, yoksulluk günlerini yaşamamış olmalarıdır. Biz yola çıktığımızda söz verdik, eğitim dedik, sıraların üzerine kitapları koyduk mu? Ücretsiz olarak bu kitapları yerleştirdik mi? Ama biz teksir kağıtları ile okuduk. Şimdi herkesin kuşe kağıtla sıralarında kitaplar var mı? Üniversite sayısı 76 idi, şimdi 208 üniversite var. Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Kim yaptı bunları? Biz yaptık. Eğitimde bunu yapacaksın ki, gelecek güçlü olsun. Aynı şekilde sağlıkta da bu adımları attık mı? Attık, öyle her ilde dev şehir hastaneleri, ilçelerde hastaneler böyle şeyler yoktu. Ama şimdi hepsinde bu var. Ulaşımda göreve geldik, Türkiye genelinde bölünmüş yol 6 bin kilometreydi. Şimdi 28 bin kilometreyi aştık. İşte İstanbul'da Marmaray nasıl? Avrasya Tüneli nasıl? Yavuz Sultan Selim Köprüsü nasıl? Osmangazi Köprüsü nasıl? Kim yaptı? Biz, durmadık İstanbul-İzmir arası bay Kemal, 7,5 saatte gidiliyordu. Şimdi İstanbul-İzmir arası 3,5 saate düştü. Bunları yapan biz. Bir yere de bir hayrın dokunsun, yok.

Ben şimdi gençlere diyorum ki, bu akşam büyük bir gençlik programımız var. İstanbul Gençlik Merkezi'nde 3 bin kişiye yapıyoruz. Gelen gençlerle birlikte hasbihal edeceğiz. İstanbul Kongre Merkezi'nde. Şayet gençler o günleri görmüş, yaşamış olsaydı gençlerimiz sandıkta tulum çıkarırdı. Biz gençlerimize güveniyoruz. İnşallah yarım kalan işlerimizi tamamladıktan, Türkiye Yüzyılı'nın şafağı söktükten sonra emaneti kendilerine teslim edeceğiz. Gençlerimize sesleniyorum, geleceğinize sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Bu ülkenin yatırım yapan, üretim yapan, istihdam oluşturan, ihracat yapan tüm insanlarımıza sesleniyorum, elinizdekine sahip çıkmak için, pazar günü önce sandığa sahip çıkın. Buradan bu ülkenin tüm kamu çalışanlarına, emekçilerine sesleniyorum, işinize sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Buradan şehit yakınlarımıza, gazilerimize, vatanının bütünlüğü, milletinin birliği konusunda hassasiyet sahibi herkese sesleniyorum, ezanımıza, bayrağımıza, şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Buradan öğrencisinden emeklisine, kadınından engellisine bu ülkenin tüm bireylerine sesleniyorum. Unutmayın sandığın kazası belki olur ama maliyeti çok ağırdır.

Siyaset Haberleri