11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sivil hayata başladığı ilk günü, merhum Necmettin Erbakan'ın kabrini ziyaret etmesi, "kendi cenahına" mesaj verdi şeklindeki yorumlara kapı aralasa da bu vesileyle Necmettin Erbakan yeniden gündeme geldi... Ayrıca Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlık koltuğuna oturmasıyla, Prof kimliğine atıfta bulunup, akademik gelenekten gelen kişilerin siyasette başarılı olamadığı tezi öne sürüldü, lakin bu yanlışa çok iyi bir örnek vardı ki bu isim Prof. Dr. Necmettin Erbakan'dan başkası değildi....
işte tum bunlardan yola çıkarak Necmettin Erbakan'ın siyasi hayatını anlatmak elzem bir hal aldı...
Öncelikle muhim bir izah ile meseleye başlamakta fayda var: Necmettin Erbakan'ı, kapatılan partileri ve REFAHYOL hükümetindeki kısa süreli Başbakanlık dönemi dolayısıyla başarız bir siyaset ile itham etmek Ona yapılmış en büyük haksızlık olacaktır...
Prof. Dr. Necmettin Erbakan 1969 yılında Adalet partisinden milletvekili aday adaylığı Süleyman Demirel tarafından veto edildiği için Konya'dan bağımsız aday olarak siyasi hayatına başladı.. Daha sonra Kurduğu partiler kapatıldığı halde yılmadan yenisini kurdu, Devlet içindeki vesayetçi zihniyet, Erbakan'a siyaset yapma imkanı tanımıyordu, her seferinde "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı" iddiasıyla partisi kapatılıyor ve siyasi yasak getiriliyordu..
Necmettin Erbakan'a siyaset sahnesinde yaşama hakkı tanınmazken, yılmadan azimle, yeise düşmeden gayret ederek sürdürdüğü bu yolculuk, partisindeki siyaset yapan genç fidanlar için adeta bir okul niteliği kazanmıştı, Devlet yönetimine milli iradenin hakim kılınması için, her türlü engele rağmen mücadele etmenin; inancımız ve genlerimizde taşıdığımız zincir vurulamayan özgürlük duygusu ile, Erbakan'ın bu yolculuğundaki mücadele ruhuyla birleşti ve milletine sevdayla dolu gençlerin yüreğine bir umut oldu....
Milli iradenin darbelerle postalların altında ezilmesinden kurtararak, Egemenliği, gerçek sahibine yani milletin emrine sunmak için başlattığı bu mücadele, bu duruma bireysel olarak tepki verenleri aynı safta dizilmesine vesile olmuş, ve bu mücadele artık bir davaya dönüşmüştü..
Necmettin Erbakan'ın siyasetteki başarısı ise aradan geçen yıllar ile daha iyi anlaşılacaktı...çünkü Erbakan'ın Türk siyasetine en büyük hizmeti, vizyonu olan, ideali olan kadrolar yetiştirmesi oldu... Bu durum, özellikle Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasıyla, sosyal medyaya paylaşılan bir fotoğrafta çok anlamlı bir şekilde, tarihin unutulmazları arasında yerini alıyordu....1990'lı yılların başında çekilmiş olan bu fotoğraf, küçük kamyonet olarak bilinen pikap araçla seçim çalışması kapsamında şehir turu atılırken, halkı selamlayan Necmettin Erbakan ve yanındaki partilileri resmediyordu... Söz konusu fotoğraf için sosyal medyada "şu küçücük araçtan 1 cumhurbaşkanı, 2 başbakan, 1 bakan, 4 milletvekili, 3 belediye başkanı çıktı, helal olsun" şeklindeki yorumları yapıldı...
İşte bu fotoğraf bile Necmettin Erbakan'ın, kadro yetiştirme anlamında ne denli bir başarı sağladığının göstergesi olması bakımından önemlidir...
1977 genel seçimlerinde Milli Selamet partisinden izmir milletvekili adayı olmasına karşılık seçilemeyen Turgut Özal, daha sonrasında Milli görüş çizgisinden ayrılarak Anavatan partisini kurdu ve 1983'deki seçimlerinde 400 milletvekilinden oluşan parlamentoda 211 milletvekili çıkararak tek başına iktidar oldu.. Turgut Özal Türkiye'de çığır açan icraatların mimarı olmasından dolayı halk tarafından hala sevilen dualarla anılan bir lider olarak siyasi tarihteki yerini almıştır...
Bu gelişmelerin yaşandığı dönemde Necmettin Erbakan, Özal'a görünürde sert eleştiriler yöneltsede, yaptığı hizmetlerin devamlı destekçisi olmuştur.. Mamafi, Özal'ın cenaze töreninde de Erbakan, tüm Refah partililer ile geniş bir katılım gerçekleştirmiş ve son yolculuğunda yalnız bırakmamıştır kendisini...
Fazilet partisinin kapatılmasıyla milli görüş'ten ayrılarak, Ak partiyi kuran Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarıda her ne kadar Erbakan tarafından ağır eleştirilere maruz kaldığı gibi görünsede, kapalı kapılar ardından desteklediği düşünülmektedir...Zira devlet nezdindeki statüko ve vesayet bekçileri tarafından milli görüş'ün göz hapsinde olması ve siyasi yaşama hakkı tanınmaması adına her türlü engellemelerin yapılması dolayısıyla, buradan bir siyasetin üretilemiyeceğini, yeni ufuklar açmak için yeni bir hareketin oluşmasının gerekliliği gün gibi ortada iken, Erbakan'ın bunu göremiyeceği kesinlikle düşünülemez...
Erbakan, ülkesine hizmet etme sevdasında olan gençleri, kendi mücadele yolculuğuda bu ufukla yetiştirmiş, zaman içinde bulundukları partide görev alma istekleri oluşunca da partiden ayırmak suretiyle yeni oluşumların gelişmesine zemin hazırlamıştır.. çünkü Erbakan hoca biliyor ki, eğer milli görüş çizgisinde siyaset yaparlarsa, malum zihniyet onlarında önünü kesmek için siyasi yasaklar dahil bir çok yöntemle bu davadan yıldırmaya çalışacaklardır... işte bu nedenlerle Abdullah Gül, Recai Kutan'ın yerine partinin başına gelmiş olsaydı Ak parti başarılı olamayabilirdi, hakeza Bülent Arınç ve diğer arkadaşları... Erbakan hoca, siyasi gelecek gördüğü kişileri partisinden dışlayarak yeni ufuklar açmıştır...
Bu bağlamda partiden ayrılan, Abdullah Gül, hem başbakan hem de cumhurbaşkanı olmuş, Recep Tayyip Erdoğan yine aynı şekilde 12 yıla yakın başbakanlık ve sonrasında da Cumhurbaşkanı olmuştur... Milli görüş çizgisinden gelen bir çok değerli isim Ak parti hükümetlerinde çok değerli hizmetlere imza atmışlardır..Milli görüşten ayrılan Numan Kurtulmuş ise 62. hükümette bakanlık görevi üstlenmiş, geleceği parlak bir isimdir..
Recep Tayyip Erdoğan'ın tartışılmaz liderlik özelliği, üstün hitabeti ve halkla bütünleşik yapısı nedeniyle milletin büyük bir teveccühe mazhar oldu ve Erbakan'ın yetiştirdiği kadroları adeta bir puzzle'in parçaları gibi topladı ve ortaya Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti ortaya çıktı... Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Hocası Erbakan'a vefasını her platformda Onu anmak suretiyle dile getirmiş, adının ölümsüzleştirmek içinde Konyamızdaki bir üniversiteye ismi verilmiştir...
Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasette çekirdekten yetişmesi elbette bu başarıda etkin bir faktördü lakin Necmettin Erbakan'ın başbakanlık yaptığı dönemde karşılaşılan sorunlar ve vesayet rejiminin kullandığı tüm yöntemler deşifre olduğu için Ak parti mayınlı bu alanda bu bilgiler ışığında yürümek suretiyle başarıya daha kısa ve emin bir şekilde ilerledi...Aksi halde "bin yıl sürecek" denilen 28 şubat süreci 5-10 senede tersine çevilemezdi...
Necmettin Erbakan, bugün gururunu yaşadığımız bu kutlu yürüyüşün, bu davanın kurucusu mimarıdır... Bu anlamda Erbakan'ı Osman Gazi'ye benzetirim ben... Yıllarca sürecek olan, bu büyük yürüyüşü başlatan kişidir zira... Recep Tayyip Erdoğan'ı ise Fatih Sultan Mehmet'e benzetirim, çünkü hem istanbul'u belediye başkanlığını alarak yeniden fethetmiş hemde Eski Türkiye sayfasını kapatıp Yeni Türkiye sayfasını açarak yeni bir çağ açmış ve halk kitlelerinin sevgisine mazhar omuştur, hayal dahi edilemeyecek "çılgın" projeleri hayata geçirmiş/planlamıştır... Bu ülke için hizmet edenlerden Allah bin kere Razı olsun...
Selam Ve Dua ile, Hoşçakalın...