Gündemimiz ekonomi… Türkiye ne yazık ki ekonomide yaşanan sorunları tam olarak çözemiyor. 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde de birçok siyaset uzmanına göre AK Parti’nin 3 büyükşehir, 12 normal il ve 179 ilçede belediye başkanlığını kaybetmesi ve genel oy oranında da CHP’nin altına düşerek 2. Parti olmasının en büyük nedeni ekonomide yaşanan sıkıntılar. Ekonomide yaşanan sorunları da aslında 3 başlıkta toplayabiliriz. Bunlar 1- enflasyonun dizginlenememesi, 2- gelir adaletinde ciddi bir bozulma oluşması, bunun bir sefalet kitlesi oluşturması, ev araba gibi kalemlerde yaşanan uçuk fiyatlanma ile orta ve alt gelir grubu insanların ev ve araba alamaz hale gelmesi, 3- finansal alanda yaşanan sorunların faiz gibi alanlarda oluşturduğu yükselişle üretimin de tehdit altına girmesi.
AK Parti iktidarı, sorunları çözmenin en önemli başlangıcının enflasyonu dizginlemek olduğunu düşünüyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da kabine toplantısı sonrası bu konulara değindi ve şunları söyledi: "Emeklilerimiz başta olmak üzere enflasyonun ücretli kesimde yol açtığı sıkıntıları yakinen biliyoruz. Bu konuda tavrımız palyatif tedbirlerle günü kurtarmak yerine enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlamaktır.” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise asgari ücrete ara zam yapılmayacağını açıkladı. Bakan Işıkhan, "Temmuz’da ara zam yok. Başta nasıl karar alındıysa süreç öyle işleyecek. En düşük emekli aylığı 10 bin lira. Zaten temmuz ayında enflasyondan ya da sözleşmeden kaynaklanan farklar emekli aylıklarına yansıtılacak. Bunun dışında asgari ücrete ara zam düşünmüyoruz" dedi. Bu da önümüzdeki süreçte AK Parti’nin alım gücünü artırmak gibi bir konuyla ilgilenmeyeceğini, daha çok para sıklaşmaları ile enflasyonu dizginlemeye çalışacağını bizlere göstermiş oluyor.
İktidarın enflasyonla mücadele etmek istemesini anlıyoruz, burada bir sorun yok, zaten bunun olması gerektiğini de düşünüyoruz ama asıl düğüm enflasyonla mücadelenin nasıl yapılacağı ve yönteminin ne olması gerektiği noktasında kilitleniyor. Enflasyonla mücadele önemli ama piyasada dengelenme oluşmadan da enflasyonla mücadelenin bir anlamı olmayacak. Piyasa dengelenmesini birkaç açıdan değerlendirebiliriz, birincisi emeklilerin aldıkları maaşın çok düşük kalmış olması, ikincisi asgari ücret oldukça düşük kalmış durumda. En düşük devlet işçisi maaşı ve en düşük memur maaşı ile en düşük emekli maaşı ve asgari ücret arasındaki fark şu anda oldukça fazla. Bu aradaki dengelenme sağlanmadan enflasyona mücadele etseniz de bir anlamı olmaz. Maaşlar arasında, gelirler arasında oluşan ciddi farklar toplumsal adaletsizliğe neden oluyor. Benim görebildiğim AK Parti son dönemlerde halktan gelen bu feryada çok fazla itibar etmiyor, bugün de bu noktanın etkili ve yetkili insanlar tarafından görülebileceği noktasında şüphelerim var ama ne olursa olsun ben bir gazeteciyim ve toplumun bu çığlığını aktarmaya çalışıyorum. Bugün Konya şartlarında bile 10 bin liranın altında kiralamak için bir ev bulabilmeniz nerede ise imkânsız. Siz en düşük memur maaşını 32 bin lira yapıyorsanız asgari ücreti de en azından 30 bin lira yapmalısınız en düşük emekli maaşını da en azından 30 bin lira yapmalısınız ki bir dengelenme durumu oluşsun.
Devlet daha kontrollü adımlar atabilmeli. Ev ve araba fiyatları uçtu, nerede ise asgari ücretli bir ailenin ev ve araba alması imkânsız hale geldi. Emekli arabayı ve evi zaten bıraktı, daha önce aldıysa aldı, artık bu şartlarda mümkün değil alamaz, emekli ucuz ekmek kuyruğunda gününü geçiriyor. Bu gerçekleri görmek zorundasınız, bu sorunları ciddiye almak zorundasınız. Konya’da bugün 2+1 daireyi bile 1 milyon liranın altında almazsınız. Bundan 3 yıl önce 90 bin lira olan bir aracı bugün 1,5 milyon liraya alamıyorsunuz ve bu şartlarda orta gelir düzeyindeki ve alt gelir grubundaki insanların ev ve araç almaları imkânsız hale gelmiş durumda. Enflasyonla mücadele etme konusunu derinlemesine ele almadan bir mesafe alamazsınız. Size samimi yapılan uyarıları dikkate almaya da bilirsiniz, buna elbette saygımız olur ama şunu da unutmayın perşembenin gelişi çarşambadan belli olacağı için sürecin sonunda elinizde büyük bir hayal kırıklığı kalacaktır, süreçten hiçbir somut ilerleme sağlanamamış olacaktır, bu neticeye de kendinizi hazırlayın. Emeklinin maaşının 13 bin lira düzeyine çıkacağını söylüyor bir hesap uzmanı dostumuz. Ama gelecek ay zaten bir anda en az 150 lira doğalgaz bedelinde artış olacak, bunun piyasaya yansıması olmayacak mı? Enflasyon uçarken, gıda enflasyonu çıldırmışken, siz emekliye ve emekçiye bu hayatı reva görürseniz önümüzdeki seçim sonuçlarını da kestirmek şimdiden zor olmayacaktır, bilmenizi isterim.
Ayrıca burada şunu da aktarayım, enflasyonla mücadelede takip edilmek istenen yolda sorun sadece emekli ve emekçinin gelir düzeyi ile de sınırlı değil. Hayvancılıkta, tarımda tedbir alınmadan, tarımda, imalat sanayinde, inşaat sektöründe girdi fiyatları kontrol altına alınmadan enflasyonu kuru kuru sadece emekçinin ve emeklinin gelirini kısarak kontrol altına alamazsınız. Hayvancılık neden bu hale geldi? Etin merkezinde, Konya’da bile hem de kurban yaklaşırken etin 1000 liraları aşacağı nasıl konuşulur hale geldi? Hayvancılıkta büyük tahribatlar yaşandı, sektörde ciddi hasarlar oluştu, siz mesela bu süreci nasıl tamir etmeyi düşünüyorsunuz? Marketler kafasına göre fiyat belirliyor, ne olur Ticaret Bakanımız Ömer Bolat kusura bakması ama denetimler göstermelik oluyor, isterse bir anket yapsın, halka da sorsun, denetimlerin hiçbir şekilde fiyatlara bir etkisi olmuyor ve millet bu denetimlere de bu denetimin fiyatları etkileyeceğine de inanmıyor. Neticede süreçte hiçbir şekilde marketlerin nobranlığını önlemiyorsunuz.
Motorin fiyatları, gübre, tohum, ilaç fiyatları artmaya devam ediyor, iş gücü maliyeti sürekli artıyor, bu alanlardaki fiyat hareketlilikleri iktidar tarafından kontrol altına alınamıyor, süreçler regüle edilemiyor. Hal böyle olunca da enflasyonla mücadele iddiası havada kalmış, emekliye ve emekçiye zulme dönüşmüş olarak karşımıza çıkmış oluyor. Aslında bu hatalar daha önce faiz konusunda da yapıldı ama gerçekçi ve doğru adımlar atılmadığı, hamaset yapıldığı için süreç karşımıza bir patlama olarak çıktı. Enflasyonla mücadele sadece Hazine ve Maliye Bakanlığının uhdesinde yürütülmez. Konu sadece para ve finansal hareketlilik değildir. Konu tarım, gıda fiyatları, işverenin, marketçinin, esnafın açgözlülüğü, bazı vatandaşların paradan para kazanma hırsıyla oluşmuş ahlaksız piyasa, iktidarın durmadan zam yapması bunun sorumluluğunu almaması ile ortada oluşan derin boşluk gibi konular da enflasyonu ele alırken ayrıntılı bir şekilde konuşulmalıdır.
2 yıldır yazıyorum ama anlatamıyorum, girdi fiyatları ve çıktı fiyatları regülasyonlarla ve piyasa müdahaleleri ile net bir şekilde sabitlenmelidir. Çiftçi ve sanayici üretirken zarar etmemeli ama piyasayı da yoracak şekilde ürünlerini pahalıya satmamalılar, bunu ancak vereceğiniz destekle yapabilirsiniz. Çiftçinin girdi fiyatları artarken, satış fiyatlarını düşürmesini isterseniz bu zulüm olur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan devletin istatistik kurumunun verilerine baksın, tarımda girdi fiyatları yüzde kaç artmış ortaya oradan çıkarabilirsiniz. Peki çiftçinin ürettiği ürüne en az bu oranda zaten zam yapması gerekmez mi? Çiftçinin ürettiği ürüne zam yapması zaten bir anda enflasyonu sonbahar aylarına taşımış olmaz mı? Peki bu kısır döngü sürdüğü sürece sadece fiyat hareketlilikleri ile enflasyon düşebilir mi? Ama siz sadece bir alanla bir konuyla, para hareketlilikleriyle Hazine ve Maliye Bakanlığıyla, Merkez Bankası ile bu işleri yürütmeye çalışırsanız sonuç çok büyük bir fiyaskoya dönüşür, yaptığınız iş sadece ve sadece emekliye ve emekçiye çok ağır bir zulme dönüşür. Bu mantıkla emekliyi ve emekçiyi sefalete terk etmiş olursunuz.
Piyasa yönetilemedi zaten, bunu çok net görüyoruz. Kızmadan, darılmadan, gerçekçi düşünerek, konuşulanı ciddiye alarak piyasayı değerlendirin. Devlet müdahil olacak, başka bir çıkar yolu yok, müdahaleci bir devlet olmayacağız, şöyle olmayacağız, böyle olmayacağız, diyorsunuz bunları anlıyoruz ama süreç o süreç değil. Siz piyasaya gerçekçi ve sorumluluğu kabul ederek müdahil olmalısınız ve dengeli adil bir sistemi kurmak zorundasınız. Bu başarılmalı, ondan sonra enflasyonla mücadele gerçekten başarı elde edebilirsiniz. Bazı konuları görmezden gelebilirsiniz ama görüyorsunuz halk hiçbir hususu görmezlikten gelmiyor.
Emekli ve emekçi maaşlarındaki dengesizlikler giderilmeden, piyasanın dengelenmesi sağlanmadan atacağınız adımlar çok ciddi fakir, sıkıntılı bir kitlenin oluşmasına neden oluyor. Önce dengeleyin, yasalarla, devletin direk müdahalesiyle süreci belirleyin ve sonrasında ise “bu noktada dengelendi, artık asgari ücretliye de başka kalemlere de zam yok” deyin. Bakın temmuzda memur tekrar zam alacak ama emekli yine yerlerde sürünecek, asgari ücretli yerlerde sürünecek, AK Parti’nin oluşturmak istediği sosyal denge bu mudur? İnanın yazık olur, bu haliyle halkı anlamama konusundaki ısrar devam etmiş olur. Bilginize konuyu arz etmiş olayım.