Yaz sıcakları henüz Türkiye ve dünyanın belli bölgelerini terk etmese de, diğer bölgelerde yavaş yavaş güz şartları kendini göstermeye başladı.
Yazın zenginlik ve refahından sonra refah ve zenginliği temsil eden Kuzey yarımküreyi kışın zor şartlarına bekliyor.
Özellikle de enerji baskısı altında...
Son bir yıldır fiyatların çıldırmış gibi yükselmesi ve artan enerji talebini karşılaması beklenen ülkelerdeki karışıklıklar nedeniyle bu beklenen bir durum haline gelmişti.
Türkiye de artan fiyatlardan ve artış nedeniyle diğer sektörlerdeki enflasyonist baskılardan nasibini alıyor.
Ama yalnız değil.
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmiş ekonomiler fiyat artışlarından mustarip. Almanya en fazla enerji ithal eden ve yine en fazla enerjiye ihtiyaç duyan ülke olduğu için en fazla etkilenenlerden.
İngiltere günlerdir kış aylarında % 80 artacak olan gaz faturalarının topluma getireceği yükü nasıl aşabileceğini tartışıyor. Doluya koyuyorlar almıyor, boşa koyuyorlar dolmuyor.
Haberlerin ana konusu haline gelen enerji meselesi önümüzdeki günlerde ve aylarda daha fazla konuşulmaya devam edecek.
Topluma enerji tasarrufu konusunda bilgilendirme yapılması olayın sadece bir yönü. Diğer yönünü enerji güvenliği konusunda devletin atması gereken adımlar oluşturuyor.
Aleyhinde türlü eleştiriler yöneltilen Berat Albayrak’ın Enerji Bakanlığı döneminde Türkiye çok ciddi atılımlar yaptı. Eleştirilerin haklılığı konusunda bir değerlendirme yapmasak bile yönetimden uzaklaştırılmış olması bile bir göstergedir diye düşünüyorum.
Dünyanın gıptayla izlediği sismik arama gemileri, sondaj gemileri onun döneminde temin edildiler.
Ülke içinde ve deniz sınırlarındaki arama-taramayı yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar takip etti.
Dünyanın gidişatı temiz enerji yönünde. Bunu hepimiz takip ediyoruz.
Enerji arzını güvenceye altına alamayan ekonomiler diğer alanlardan ne yaparlarsa yapsınlar sıkıntı yaşayacaklar.
Savaşları, kargaşayı, insan hakları ihlallerini ve tüm tartışmaları lütfen bir de enerji gözlüğü takarak değerlendirelim. Suriye, Irak, Ukrayna, Azerbaycan, Kazakistan, Körfez ülkeleri ve Afrika ilk akla gelecek ülke ve bölgeler.
Tesadüf mü acaba, ülkemizdeki ve bölgemizdeki saldırı ve istikrarsızlaştırma girişimleri?
Türkiye’nin Akdeniz ve Karadeniz’de attığı adımlar kimleri ürküttü?
Terörü destekleyenler neyin peşinde?
Devlet yönetiminde canla başla çalışan insanlara karşı yapılan saldırıların ana nedenlerinden biri tam ve bağımsız Türkiye hedefi olduğu konusunda bir şüphe yok.
Enerji, savunma sanayii, gıda ve sair teknoloji ve alanlarda kendi ayakları üzerinde durabilen bir Türkiye’yi tutmak mümkün olmaz.
Bu alanlar stratejik sektörler olarak ilan edildiler ve özel iltifata maruz bırakıldılar.
Görmemek için gerçekten kör olmak gerekiyor.
Bütün dünya ciddi bir çıkmazda.
Tekrarlayalım: Türkiye mükemmel durumda olmayabilir; enflasyon yüksek olabilir; farklı toplumsal kesimler sıkıntılar yaşıyor olabilirler.
Ama yalnız olmadığımızı lütfen unutmayalım. Hatta bir adım ötesi diğerleriyle mukayese edildiğinde o kadar da kötü durumda değiliz.
Yine, İngiltere’de posta örgütü çalışanları, trenler, lojistik firmaları ve daha pek çok sektörde yaygın grevler yapılıyor. Sebebi maaşlara yapılmayan artışlar.
Oranı ve miktarı herkesi tatmin etmese de Türkiye’de en azından enflasyon kadar zam yapıldı. Yapılmaya da devam edecek.
% 20’lere yaklaşan enflasyon topluma yükletiliyor oralarda.
Enerji alanı diğer sektörleri de etkileyen kritik bir konu.
Türkiye adımlarını atmaya çalışıyor, ama dünya da ciddi bir çıkmazda…
Değerlendirmelerimizde bunları da unutmayalım, derim.