Endemik Vatan kavramını 2022 de ilk kez Konya kent ormanında yaptığım tespitler ve fotoğraflar üzerinden çalışmış ve isimlendirmeyi acizane ben yapmıştım. Bu bağlamda her biri 80 özgün fotoğraf karesinden oluşan on beş yazı dizisi ile Konya’mıza ait flora fauna bitki dokusu ve endemik bitkileri paylaştım. Özellikle halen yaşamakta olduğum Meram Gödene tepesine ve yaylasına özgü çiçek, böcek, arı ve kelebek çeşitlerini makro çalışarak daha yakından vizöre aldım. Çayır çimen ve toprak arazide Konyanın en temiz havasını içime çekerek hem yürüdüm hem ‘endemik vatan’ı tanıdım.
1980 öncesi politik planda hem kutuplaşmış sağ ve sol kesimleri tasvir etmek hem de bu çevrelerin dil üzerinde yoğunlaşan öz türkçe ve yaşayan Türkçe tartışmalarını hatırlayalım. Bu tartışmaların dışında kalan sade vatandaş ise bu tartışmalar için “yok aslında birbirinden farkları” diye değerlendirirdi. Milliyetçi ve sağ çevreler için vatan, millet- Sakarya hamaseti veya sol çevreler için Yurt, Ulus- Adapazarı edebiyatı yapıyorlar denilir ve memleketin sağından ve solundan anlatılması bu şekilde basite indirgenirdi.
Bugünlerde artık ne öz türkçe düşüncesini sarakaya alan olanaklı fıkralar, ne de selli-sallı ekler üzerinden dil kavgası yapmıyoruz, ortalık yerde ne kelime uydurup duran dil kurumu kaldı, ne kelime türetme, azaltma, çıkarma etkinliği kaldı, ne de sağ ve sol ideolojiler kaldı. Bir de merkez düşünce, merkezin odak noktası ve kerameti neydi ki bunun sağında veya solunda durmak ve oralarda siper almak marifet olsun idi, bu da benim imgelem olarak haklı bir sorum olsun.!
Dilden maksat iletişim ve anlaşmak ise ve maksat hasıl oluyor ise mesele yok, imkan ile de olur olanak ile de olur gider. Hiç bir bestekarın mesela bir olasılık daha var, o da can vermek mi? dersin diye bir beste yapmak aklına gelmediği gibi yine “bir ihtimal daha var” klişesi şarkılarda kullanılmaya devam edecektir. Kelimelerin sağını solunu kurcalamak ile, tasfiye etmekle veya binaenaleyh demeye devam ederek herhangi bir mesafe almış değiliz. Biraz kavram geliştirme ve ağdalı bir dil kullanma hastalığından kurtulmuş sayılırız. Her yer ya ingilizce ya kırık ingilizce veya kırma bir türkçe ile yazılmış işyeri tabelaları ile dolup taşıyor.
Bu ise tanzimattan meşhur edebiyatçı ve yazar Ahmet Mithat efendi tarafından Efruz bey ve Bihter beyin şahsında sembolleştirilen züppelik veya snopizm etkisinden hala kurtulamadık anlamına gelir. Konuşma arasına önce Fransızca sonra İngilizce kelimeler serpiştirmek hala moda ise dilimize abanan yabancı dil istilası eksilmediği gibi giderek artıyor demektir. Bu parantezi şunun için açtım, benim kullandığım "endemik vatan" kavramı literatürde yer bulur ve tutar mı?
Mesela endemik vatan Türkçe değil diye kelime uydurmaca işine devam edip "bitki yurdu" denilse işe yarar bir tamlama olur mu? okuyan ve dinleyen bu iki kelimeden ne anlıyor acaba? diye sizlere de bir sormak istedim.
Endemik Latince kökenli bir kelime ve yerli ve milli, o bölgeye özgü bitki ve hayvan örtüsü(1) anlamına geliyor, vatan kelimesi ise Arapça (2) ikili olarak kullanılır ise yerli ve milli bitki ve hayvan türü barındıran yer olarak Türkiye/Anadolu toprakları anlamına geliyor.
Endemik Vatan İşte bu çiçektir. Bu zenginlik ve doğal kaynakları, tıbbi, aromatik ve sağaltıcı yönleri ile ele aldığımızda Türkiye'nin yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarının ve beşeri kaynaklarının oluşturduğu potansiyelin yanında endemik zenginliğin dünyada tekil örnek olması ve eşsiz bir hazineye sahip olduğumuz anlamına geliyor. Değeri milyonlarca, binlerce lirayla ölçülemez bir potansiyel demektir. Hem korumak, hem değerini bilmek hem tanımak ise bizi endemik milliyetçiliğe ve sahip çıkmaya mecbur kılacaktır. Çektiğim kareler bu anlamda bende doğal dünyaya hayret duygusunu pekiştirdi.
Gödene tepesinde 10 bin m2’lik bir alanda gözlemleyip taradığım bu güzellikler böyle muhteşem ise 800 bin km2 lik vatan coğrafyasında ise bunun yüzlerce katı muhteşem bir renk cümbüşü, görsel haritası, şehrayin ve eşsiz kokuların muhteşem dünyası demektir.
Bir zaman Çanakkale sırtlarına yazdığımız “Dur Yolcu” ihtarını(4) ve bu topraklar bir devrin battığı yerdir ünlemi kadar, Şairin istiklal marşında düşün altında binlerce kefensiz yatanı(5) dediğimiz kadar toprağın üstünde, kenarında, köşesinde hüda-i nabit olarak boy veren çiçeklere, bitkilere de dikkat vermemiz gerekir. Hiçbir suni çalışma yapılmadan kendiliğinden doğal ve kıraç/yeşil arazide, taşın toprağın arasında, olumsuz her koşulda boy veren çiçekler ve onların etrafında dolaşarak döllenmeye, bal yapmaya, usare üretmeye vesile olan kelebek, arı, onlarca böcek çeşidinin de farkına var ey yolcu bilincine ulaşmamız gerekiyor.!
Yazıyı Necdet Göknil’e ait (6) çiçekli bir şiirle bağlayalım:
Kır Çiçekleri Gibi Yaşayacaksın Hayatı..!
Oldun mu?
Kır çiçekleri gibi olacaksın.
Ne su bekleyeceksin
Susuzluğunu gidermek için.
Ne de,
Başka kimyasal maddelere
İhtiyacın olacak
Gelişip, büyümek için.
Oldun mu?
Kır çiçeği gibi olacaksın.
Sahibin olmayacak en azından.
Ne bahçelere dikileceksin.
Ne saksılarda kalacaksın
Zincirle bağlanmış tutuklu gibi..
Oldun mu?
Kır çiçekleri gibi olacaksın.
Doğayla kucak kucağa
Börtü böcekle iç içe..
Kuşlarla, kelebeklerle yan yana
Tertemiz havayı soluyacaksın.
Oldun mu
Kır çiçekleri gibi olacaksın.
Yaşadığın günlerde
Kır çiçekleri gibi
Her zaman özgür kalacaksın.
Kaynak ve okuma metinleri:
Fotoğraflar Konya Meram Gödene Toki'de çekilmiş kişisel arşivdir.
1-https://www.balparmak.com.tr/hindiba-otu-nedir-ve-nasil...
2-https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Endemizm
3-https://www.nisanyansozluk.com/kelime/vatan
4-https://www.cnnturk.com/.../dur-yolcu-siirini-kim-yazdi...
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
5-https://www.tdk.gov.tr/genel/istiklal-marsi/....
6- https://www.antoloji.com/kir-cicekleri-gibi-yasamalisin-hayati-siiri/