Seçimden sonra da ifade ettiğimiz gibi somut bir adım atılıp, hükümet kuruluncaya kadar kimse ne olacağını kesin olarak bilmiyor. Her an durum değişip, önceki dönemde ön plana çıkan değerlendirmeler geçersiz kalabiliyor. Müzakere ve ikna tekniklerini iyi bilen, iyi oyun kuran aktörlerin sonucu etkileyebilme kapasite ve ihtimalleri daha yüksek.
Seçim öncesi dönemde tansiyon aşırı derecede yüksek olduğu ve taraflar pozisyonlarını çok fazla öne çıkardıkları için bugün partilerin bir masa etrafında toplanarak hükümet kurmak adına çaba sarf etmeleri zor oluyor. Koalisyon görüşmeleri henüz resmi olarak başlamadı. Tarafların belki dirsek temasından bahsedebilir, ama işbirliği zemini yok.
MHP hükümet işini kestirip, attı. Bahçeli seçim gecesi ortaya koyduğu tavrı sürdürüyor. Kamuoyu ve kendisine oy veren seçmen ‘acaba bu söylem tribünlere mesaj için mi verildi’ fikrinin yanlışlığını görmeye başladı. İktidar için kıpırdanan, heyecanlanan tabanın beklentileri boşa çıktı.
Oysa bu kompozisyonun en ‘mantıklı’ senaryosu Ak Parti – MHP ikilisinin hükümet kurması şeklinde idi. Zira ülkenin çok büyük bir kısmında tabanlar birbirine çok yakın. Ama ol(a)mayacağını görüyoruz. Demirel’in müteaddit defalar ifade ettiğimiz sözleri gerçek oluyor: ‘Neyin olabileceğini görmek için, önce neyin olmayacağını görmek lazım’. Türkiye sanki MHP ile koalisyonun olamayacağını gördü gibi.
İbre CHP’ye dönüyor. Hükümet sanki onlarla kurulacak gibi. CHP’liler bu doğrultuda mesajlar veriyor, efkâr-ı umumiyi o yönde düşünmeye sevk ediyorlar. Ak Parti seçmeni MHP olmayacaksa, bari CHP olsun ‘kıvamına’ geldi. Küresel güçlerin ve İstanbul baronlarının isteği olan Ak Parti – CHP koalisyonu gerçekleşiyor galiba. O yöne doğru gidiyoruz.
CHP’yi ön plana taşıyan gelişmeler malum. Parti milletvekillerine koalisyon ve Ak Parti aleyhine konuşma yasağı getirdi. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere parti adına mesaj veren vekiller el altından ılımlı mesajlar veriyorlar. Dört bakan’la ilgili taleplerini dondurdular. Cumhurbaşkanını bugünlerde pek tartışmıyorlar.
Medyada dillendirilen ‘Çözüm Süreci ancak CHP ile yürür, toplumsal barış Ak Parti - CHP koalisyonu ile sağlanabilir’ iddialarını gerçekçi ve faydalı bulmadığımı söylemeliyim.
CHP ile koalisyon Ak Parti için çok büyük bir hata olur. Olacakları sıralayayım. Tarafların muhtemel tavırlarıyla ilgili beklentimi ifade edeyim.
Durun hemen MHP’yi suçlamayın. ‘Geri durmasalardı, hükümet kurulabilirdi’ demeyin. Devlet Bahçeli küresel güçlerin muhtemel koalisyonla ilgili niyetini iyi biliyor. Uzun soluklu ve uyumlu olamayacağını tahmin edebiliyor. Hükümete girdikten sonra önlerine ‘getirilecek’ mevzuların farkında.
Bahçeli uyumun önemine inanır. Her ne kadar Cumhurbaşkanı ile ilgili ifadelerinde bunu açıkça göstermese ve devletin başına karşı olmayacak ifadeler kullansa da, o gene de ‘Devlet terbiyesi’ almış biri. Tabanını kaybetme ve ilkelerine ters düşme pahasına Ecevit’e ‘kayıtsız, şartsız’ itaat edebilen bir lider olduğunu gördük. Rahşan hanımın yenilir, yutulur olmayan ithamlarına ses çıkarmadı.
Bugün kendisine çizilen role razı olmadığı için kenara çekildi ve ‘rolü’ CHP’ye bıraktı.
Peki, rol ne rolü? Lafı dolaştırmayalım: Hükümete girerek Ak Parti’yi bitirme.
Koalisyon görüşmelerinde CHP dilini ‘korkak alıştırmayacak’, başbakanlık da dâhil pek çok kritik bakanlığı isteyecektir. Bu görüşmelerde sıkıntıya neden olacak.
Ayrıca, hükümet kurulması halinde birkaç ay sonra dondurulan talepler gündeme gelecek: Dört bakan Yüce Divan’a gönderilecek. Yüce Divan oylamasında üç parti herhalde ortak hareket edebilir?
Almış oldukları bakanlıklarda ‘üretilen’ yolsuzluk dosyaları basına servis edilecek, TBMM’de gündeme getirilecek. Cumhurbaşkanı, ailesi ve yakın çevresine karşı sistematik bir taarruz başlatılacak.
Sonuçta CHP önümüzdeki 6 -12 aylık süreçte hükümeti doğrudan hedef almaz görünerek, yolsuzlukların üzerine giden, Cumhurbaşkanına karşı tavır alan ve kadrolaşan bir parti görüntüsü sergileyecek.
MHP bunları yapamaz(dı). Yapması halinde tabanını kaybetme, baraj altı kalma riski yüksek. Aynı hükümette yer almalarına rağmen, ortaklarına tuzak kurmak onlara oy kaybettirir.
CHP öyle değil. Kavga, seçmenini diri tutar. Dik durduğu algısıyla tabanını genişletebilir. CHP’nin altına düşemeyeceği çizgi olan % 25 oyu var. Zaten eşikteler. Kavga onları güçlendirir.
‘Yolsuzluğa karşı dururken çatıştığı için koalisyonu bozan CHP’nin önünü kimse kesemez. CHP buna oynuyor. Bir yıl sonra yapılacak bir seçimde CHP elinde ‘yalan – yanlış’ dosyalarla seçmen karşısına çıkmak suretiyle Ak Parti’yi bitirebilir.
En doğru çözüm, seçimlerin yenilenmesi.
Ben böyle düşünüyorum…