Geçen hafta Konya’dan bir doktor hanım, yani Dr. Pembe Oltulu, dünyada ilk 100’e girdi. Bilmem haberiniz var mı?
Üzülmeyin, haberi olmayanlara da duyurmak adına Patolog Pembe Oltulu Hanımı ziyaret edip, röportaj yaptık.
Bu hem Konya’mız hem de ülkemiz adına çok büyük bir gurur. Öncelikle Pembe Hocamı Patoloji alanındaki başarısından ötürü sonsuz tebrik ediyorum.
Biz de bu konuda röportaj yapmak için Sayın Pembe Oltulu’yu ziyaret ettik. Pembe Hanım işine ve ülkesine çok aşık bir doktor. Onun gibi güçlü ve mütevazı bir kadınla tanıştığım için kendimi şanslı hissediyorum.
Özellikle kadınlardan bahsettiğim köşe yazılarımda ayrı bir haz duyuyorum. Çünkü Pembe Hanım’la o gün sohbet ederken, gözlerinde; başarının verdiği gurur ışığını gördüm. O ışık Türkiye’de yaşayan tüm kadınların gözlerinde ışıldasın istiyorum. Işıldasın ki bizler de onların haberlerini yapalım. Yazılarını zevkle yazalım.
Pembe Hanımla, sağlıkta şiddet olaylarından da konuştuk. Bu durumdan hem tıp okuyan öğrencilerinin hem de doktor arkadaşlarının muzdarip olduğundan ve acaba bizim de başımıza gelir mi diye endişe duyduklarından bahsetti.
Aslında her ortamda ve her meslekte böyle durumlarla karşılaşıldığını söyledim.
Pembe Hanım çok duygusal bir insan aynı zamanda.
Böylesine duygusal insanların şiddete maruz kalması gerçekten ülkemiz adına düşündürücü. Her şeyden önce bu insanlar, can kurtarmak gibi kutsal bir vazifeyi ifa ediyorlar. Sırf bu sebeple bile büyük saygıyı hak ediyorlar.
Özellikle Pembe Hocam gibi naif insanları üzmememiz gerekiyor.
Tam burada Pembe Hanım yaşadığı bir şeyden bahsetti. Patoloji dergisinde ismi yayınlandığında Anadolu Ajansı ile konuyla ilgili olarak bir kontakları olmuş. Haber için belli bir gün ve saat ayarlanmış. Pembe Hanım’da o saate hasta almamış, randevu defterinde gazetecilere yer ayırmış. Belirlenen randevu saatinde Anadolu Ajansı’ndan kimse gelmemiş. Bir saate yakın beklenmiş. Fakat belirlenen saatte gelen giden olmamış. Takdir edersiniz ki Pembe Hanım bir doktor ve hastalarına karşı derin bir hassasiyet besliyor. Bu zaman diliminde alamadığı hastalar için epey üzülmüş.
Sonuçta Anadolu Ajansı’ndan randevu veren gazeteciyi arama kararı almış. Telefonda neden gelmediniz gelmeyecekseniz arayıp bilgi verebilirdiniz dediğinde ise, gazeteci arkadaşımız; ‘Ben aramıyorsam siz arasaydınız, tek derdimiz siz misiniz?’ tarzında cümleler kurmuş. Yoğunluğundan dem vurmuş ve telefonu kapatmış.
Pembe Hanım gerçekten naif karakterde bir insan. Olayı anlatırken bile çok üzgündü. Böyle bir tepkiyi görünce ilk defa medya ile tanışan bir insan olarak medyaya karşı önyargılarının oluştuğundan bahsetti.
Fakat sanırım biz samimi sohbetle bu önyargıları biraz olsun yıktık.
Yine de böyle bir hareket kabul edilemez. Edilmemeli.
Özellikle bizleri böyle hem içerde hem dışarda temsil eden bilim insanlarına ayrı bir özen gösterilmeli diye düşünüyorum.
Pembe Hanım gibi tevazu sahibi insanlara gelecek nesiller adına çok ihtiyacımız var.