MHP ve CHP’nin seçimler öncesinde bu kadar sessiz olması ne kadarlık bir hayra alamet. 2 Kasım sabahı göreceğiz… Durum yine kötü olursa telaşa mahal yok; Sağlama yapmış olduk der geçer, yeni tablodan hayır alametleri ararız… Ancak ortada, “sonuç ne olursa olsun vatandaşın huzuru yerinde olsun diyebileceğimiz bir durum yok.”
Tam aksi daha zorlu günler bekleyecektir bizi…
Ona göre karar vermesinde fayda var insanımızın…
Ancak şu bir gerçek ki 1 Kasım seçimlerinde Ak Parti’ye oy vermeyecek hatta hakaret edecek kadar bile karşısında olanların en büyük özleminin “ tek partili, istikrarlı ve ülkeye son 13 yıldır yaşadığı huzuru devam ettirecek” bir iktidar olduğu şüphe götürmez bir gerçek…
….
Konyalı bazı aday adayları bu kadar göz önündeyken, diğer kısmının esamesinin okunmaması tamamen bir tevafuk mu, yoksa belirli bir politikanın eseri mi…? Özellikle bayan adayları pek göremeyince insanın aklına olur olmaz sorular geliyor…
……
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Siyasetine ve Siyasi terminolojiye kattıklarıyla ilgili bir çalışma yapılmalı… Çalışmaya da Taksi durakları ziyaretleri, en önemli yada en önemsiz şey bile olsa hemencecik telefonla vatandaşı arayıp konuşma teknikleri, çocuklarla dertleşebilme stratejilerinden başlanılmalı…
….
Ak Parti’nin işi çok zor bu seçim sürecinde… Özellikle de karşısında “Bana ne, bana ne, o vaat benim vaadimdi, sen başka bir vaat bul” diyen bir ana muhalefet partisi varken…
….
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye'ye yardımın Avrupa'ya göçmen akınının önüne geçmek için gerekli olduğunu, fakat bu durumun Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmemesi yönündeki görüşünü değiştirmediğini söyledi. Merkel, Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmemesi yönündeki fikrinin Erdoğan tarafından da bilindiğini söylüyor ayrıca…
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmemesi, girmek için bir uğraş vermemesi hatta bu yönde Avrupa’dan bir istek gelmesi durumunda da terslemesi gerektiğini düşünüyorum ben. Hatta çevremdeki herkes böyle düşünüyor. Tahmin ettiğimiz kadarıyla Ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı ve Başbakan dahil tüm kadroların görüşü de her ne kadar aksini beyan etseler de bu yönde… Batı’yı kapitalist ve emperyalist olarak değerlendiren solcular, ulusalcılar, faşistler, Marksistler ve milliyetçilerinde böyle bir arzusu yok… Eee zaten Avrupa Birliğinde sözü geçen geçmeyen hiçbir ülkenin de bu yönde olumlu bir düşüncesi yok…
Peki Allah aşkına bu yalanı kim sürdürme ihtiyacı hissediyor hala…
Bırakalım herkes yoluna gitsin…
Yani illa birileriyle ortaklık yapmamız gerekiyorsa, bize bir birlik mi yok…