Bizlere bu güzel yurdu vatan olarak bırakan ecdadımıza, gazilerimize ve şehitlerimize şükranlarımı sunuyor, hepsine Rabbimden rahmet diliyorum.
Fetih mayası kanında var olan bir milletten, günümüzde silahlı değil silahsız bir ekonomik savaşta bile tarafını seçmekte zorlanan bir millet haline gelmişiz.
Liberal-Kapitalist Sistemin dişlileri arasına bilerek yâda bilmeyerek girmiş, bu sistemin dışında bir sistemi dahi hayal edemez olmuşuz.
Oysa Müslüman olarak İslam’ın çizdiği ekonomik model belli iken, bunu ağza almaktan yâda buna dayalı bir sistem oluşturmaktan dahi bahis etmiyoruz, edemiyoruz.
Lafa gelince mangalda kül bırakmıyor; asırlar boyunca zulme karşı başkaldırmış ve tüm savaşlarını adalet, hakkaniyet, iman ve cesaret ile yaptığını şerefle söylediğimiz atalarımızın yaptıklarını sahipleniyoruz.
Lakin kendi halimize bakıp hiç utanmıyoruz.
Orta Asya’da Çinlilere Set yaptıran, Dünya da unutulmaz bir İmparatorluk kuran bu necip millet, İslam’ın ışığı ile aydınlandıktan sonra Anadolu’yu feth etmiş ve İstanbul’un Fethi ile Dünya ya İslam Medeniyetinin sancağını taşıdığını kanıtlamıştır.
Günümüzde bizim böyle bir şeyi söyleyebilme şansımız var mı?
Bu gün Mekke’nin, Kudüs’ün yeniden fethinin zamanı gelmedi mi ?
İslam medeniyetinin ruhunu unutursak ne öncemiz kalır, ne sonramız.
Kendimize gelmeliyiz.
Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülkümüzün gereğini yapmalıyız.
Türk milletinin inancı, ezanı, bayrağı, özgürlüğü, geleceği için nelerden vazgeçebileceğini tüm dünya ya göstermeliyiz.
Çünkü biz kendi vatandaşlarından ibaret bir ülke değiliz. Ecdadın omuzumuza yüklediği İslam Medeniyetinin temsilcisi olma görevi hala bizde.
Hilafet Makamı makam olarak belki kaldırılmıştır. Ama bu yetki ve temsil vasfı halen TBMM’nin üzerindedir. Bizim milletimizin üstündedir.
Biz gaflet içerisinde olabiliriz, bu yükümlülüğün farkında olmayabiliriz, fakat Liberal-Kapitalist Şeytanlar belki biz bunu fark ederiz diye bugün bizimle her türlü argüman ile savaşmakta ve her türlü çirkefliği yapmaktalar.
Düşman düşmanlığını eksiksiz yaparken, biz ne yapıyoruz?
Gereken özveriyi ve fedakârlığı yapabiliyor muyuz?
Devletimizin zor günlerinde devletimizin yanında olabiliyor muyuz?
Bundan sonraki süreçlerde, bu tarafların daha da netleşeceği ve saldırıların daha da çoğalacağını artık kavramamız lazım.
Şunu kesin ve net olarak anlamalıyız ki bizim güçlenmemizi, birlik ve beraberlik içerisinde olmamızı istemiyorlar.
Öyleyse biz bir olacağız, beraber olacağız, sözde değil özde Müslüman olup bu Şeytani Düzenden çıkacağız.
NATOLARI DA FETOLARI DA ONLARIN OLSUN…