Kanaatim odur ki insan nefsinin en çok hoşlandığı işlerden biri, eleştiri yapmaktır. Yine kanaatim odur ki, insan nefsinin hiç hoşlanmadığı işlerden biri, eleştirilmektir.
Eleştiri için; içinde insan unsuru olan herhangi bir duruma karşı menfi yönde yani olumsuz fikir beyan etmektir, şeklinde kısa bir tanım yapabiliriz.
Tanımın yeterliliği iddiasında değiliz ama bu yazı özelinde, meramımızı aktarmaya yeteceğini umuyoruz.
Eleştirinin insanları niçin bu kadar cezbettiği, sorusuna en yeterli cevabı, sanırım psikologlar, sosyologlar ve yaratılış ilminde nefsin yeri üzerine çalışmalar yapanlar verebilir.
Kesin bilgi Allah’ta saklıdır.
Kişinin yokluğunda, onun hakkında olumsuz sözler söylemenin toplumsal karşılığının dedikodu, güzel ahlak yönünden karşılığının ise gıybet olduğu dikkate alındığında; eleştirinin cazibesinin nefisle bağlantısı en net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Mevzunun bu kısmı, bu yazının mevzusu değildir ve bu derin mevzuda söz söylemenin, cesaret değil ferasetli derin bilgi gerektirdiği aşikardır.
Haddimiz olan sınırdan devam edecek olursak, yolumuz yazımızın başlığına çıkacaktır.
O halde, oradan devam edelim.
Hüküm cümlemizi de burada verelim:
İnsan nefsinin hoşlandığı ve muhatabını yaralayan eleştiriyi, eleştirenin dostluğunu ortaya çıkaran, eleştirilen için ise kıymetli bir kazanıma dönüştüren en önemli şey, eleştirinin bir teklif ile dost olmasıdır.
Bu hükmü sadeleştirirsek; eleştiri, kıymetini teklifinden alır, sonucuna varırız.
Eleştiriye bir teklifi dost edersek, eleştirdiğimiz insana dost olduğumuzu, en azından düşman olmadığımızı, iyiliğini istediğimizi ortaya koymuş oluruz.
Eleştiriyle beraber sunulan teklif, eleştiri sahibinin yetkinliğini, konuya ilişkin söz söyleme hakkının varlığını da ortaya koyar.
Teklifi olan eleştiri, eleştirilene dostluğun yanı sıra, eleştirenin de kıymetini ve derinliğini ortaya koyar.
İnsanların kanaatlerinin kıymetli olduğunu, bir konuya ilişkin yaptıkları eleştirinin yanında sundukları teklif ile öğreniriz.
Bir teklif içermeyen eleştirinin, insanı kıymetli kılmayacağını söylemeye gerek yok sanırım.
Teklifi olmayan eleştirinin, eleştirilen insana fayda vermeyeceğini, konuya ilişkin şevkini kıracağını ve taraflar arasındaki dostluk köprülerini koparıp atacağını da söylemeye gerek yok, sanırım.
Dost, dostunu eleştirendir fakat eleştirdiği konuya ilişkin teklifini de sunandır.
Dostun eleştirisinin dostu tekliftir.
Dost olmanın, dost kalmanın yolu, eleştirinin dostu olan teklif ile yolları ayırmamaktır; eleştiri ile teklifi aynı güzergahın yoldaşı kılmaktır.
Bir arkadaşımızı, yaptığı bir işten dolayı, verdiği bir karardan dolayı, bir tercihinden veya seçiminden dolayı eleştirmek, en kolay olanıdır.
Yaptığın yanlış, kararın saçma, tercihin aptalca demek, kolaydır ve kırıcıdır. Bu yaptığımız, arkadaşımıza dostluk değildir, bize de kıymet kazandırmaz.
Güzel olanı ise, yapılan işin, verilen kararın, tercihin ya da seçimin alternatifini ortaya koyabilmek, bir teklif sunabilmektir.
Bu yaptığın yanlış, şöyle yapmalıydın; kararın özensiz, böyle olmalıydı; tercihin anlamsız, şu hususları dikkate alman gerekirdi demek, dostluğun gereği, dost kalmanın ekmeğidir.
Bir daha tekrar edelim:
Dostluğu devam ettirmenin yolu, eleştiri ile teklifin dostluğunu korumaktan geçer.
Teklifli eleştiri, aynı zamanda saygıya ve itibar edilmeye de kapı açan bir güzelliktir.
Eleştirimiz dostumuza yönelik değilse, örneğin bir muhalefet partisi olarak iktidar partisine yönelik eleştirilerimizi sıralıyorsak, bilmeliyiz ki kitleler bize iktidara yönelik eleştirimizden dolayı değil, eleştirdiğimiz konulara ilişkin sunduğumuz teklifimizden dolayı hak verecek, saygı gösterecektir.
Anlıyoruz ki teklif, bir kişinin ya da grubun herhangi bir konuya ilişkin hakimiyetinin ve söz söyleme hakkının varlığının en temel göstergesidir.
Meseleye hakimseniz, o meseleye ilişkin değerlendirmenizi yapar ve sizce doğru olan teklifinizi ortaya koyarsınız.
Zaman; haklılığınızı ve hak ettiğiniz saygıyı bir gün mutlaka ortaya çıkarır.
Son söz olarak; eleştirel gözle bakmak dost olmayı zorlaştırır ama teklif ile eleştirmek dost olmanın ve dost kalmanın gereğidir.