Ek gösterge

Prof. Dr. Önder Kutlu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından birkaç yıl önce verilen söze istinaden memurlarda bir beklenti oluşturan ek gösterge düzenlemesinde nihayet somut bir adım atıldı. Tüm memurların göstergelerine 600 rakamı eklenerek bir çözüm üretildi.

Ancak üretilen çözüme dair çeşitli memur kesimlerinden gelen eleştiri ve taleplerin ardı arkası kesilmiyor. Dört meslek mensubunu ilgilendirdiği ifade edilirken uygulamanın tüm memurlara ve emeklilerine teşmil edilmesi pek çok kesimi tatmin etmedi.

Şube müdürlerinin mesela ek göstergeleri 2200’den 2800’e çıkarılıyor. Ek göstergeleri 3600’e ulaşmadığı için maaşlarında oldukça düşük bir artış olacağını söylüyorlar.

3600’e ulaşanlarda bu artışın diğerlerinden çok daha fazla olacağı iddia ediliyor.

1961 Anayasası döneminde çıkarılan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu aradan geçen zaman içinde çok fazla değişikliğe uğradı. Her bir talebe ve ihtiyaca ilişkin kısmi değişikliklerle bugünlere kadar gelindi.

1982 Anayasası döneminde neredeyse tüm hükümetler kanunu baştan sona değiştirmeyi ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesi başta olmak üzere pek çok hakkaniyet odaklı düzenlemeyi yapmayı vadettiler.

Fakat yamalı bohçaya dönen kanun tartışmaya açıldığı her durumda, ücretlere ilişkin boyut gündeme geldiği her dönemde farklı kesimlerden gelen ve çoğu haklı olarak dillendirilen düzenlemeler hayata geçirilemedi.

Dört meslek mensubunun mağduriyeti veya talepleri nedeniyle gündeme taşınan ek gösterge mevzusu da aynı kalemde değerlendirilmelidir.

Niçin sadece bu dört meslek?

Sağlık çalışanlarının talepleri yine aynı başlık altında değerlendirilebilir.

Haklı olabilirler, ancak o kadar haklı kesim var ki…

Bu türden düzenlemelerin oldukça dikkatli biçimde planlanarak icra edilmesi gerekir.

Hak ve adalet toplumun en temel bileşeni olmalıdır. Bunu sağlarken tabii olarak bazı kesimler rahatsız olabilirler: Bana verilmesi haklı, başkalarına verilmesi haksız diyebilirler.

Bunları da anlayışla karşılamak gerekiyor. Fakat ekonomik kriz ve sorunların üst seviyede olduğu günümüzde yapılacak hak ve adalet temelli düzenlemeler daha da önem arz eder hale geldi.

Bürokratların yıllardır hazırlamakta oldukları düzenlemeye dair eleştirilerin bu seviyede olması makul bir durum değil. Bir yerlerde yanlış, bir yerlerde hata olduğu görülüyor.

657’nin kaldırılması ve yerine herkesi memnun edecek bir düzenleme getirilmesi toplumun bir beklentisi.

Şahsi kanaatim bu düzenlemenin ancak ya bir darbe döneminden ya da en kötü ihtimalle güçlü bir liderlik seçiminden sonra gerçekleştirilebileceği yönünde.

Ben de sayısız talebi dile getirebilirim. Memurları ödeme kalemlerinin basit, anlaşılabilir ve yönetilebilir olmadığı bilinir. Ancak düzeltilmesi o kadar kolay değildir.

Çeşitli meslek mensupları ek gösterge düzenlemesine dönük eleştirilerini sıralıyorlar. Haklı veya haksız bulunabilirler. Lakin talep etme hakları bulunuyor. 3600 ek göstergeye ulaşamayanlara negatif ayrımcılık yapılacağı kanaati yaygın bir düşünce.

Birileri bir yerlerde hata yapıyor ama kim?

Görünüşte ‘herkese 600 ekledik’ demek kadar makul bir çözüm bulunmuyor. Eğer söylenildiği gibi, düzenleme birilerine yüz elli diğerine bin beş yüz lira maaş artışı getirecekse bunun tartışılması gerekir.

Sayın Cumhurbaşkanının bu farktan haberi olduğunu düşünmüyorum. ‘Herkese aynı miktarda veriyoruz’, demek suretiyle gönül rahatlığıyla bir ‘müjde’ verdi kendisi.

Lakin olayın takipçisi kişi ve kuruluşlar tam aksini söylüyorlar.

Birileri Cumhurbaşkanını yanıltıyor olabilir mi?