EĞİTİMİN P’LERİ

Sedat Dönmez

Pazarlamanın temelidir her ürünün P’lerinin belirlenmesi. Klasik anlamda 4P olarak ele aldığımız ürün, fiyat, dağıtım ve iletişim bileşenleri pazarlama stratejisinde ilk adım olarak görülür. Fakat şunu da söylemek gerekir ki dijital dünyanın ve yeni pazarlama anlayışının getirdikleri 16P’lere kadar çıkan bileşenleri artık alt üst etti hatta yok etmeye yakın hale getirdik diyebiliriz.

Son dönemde özsellikle tercih döneminde olduğumuzdan üniversiteler yoğun bir iletişim dönemine girdi. Bununla beraber kolejlerin ve tüm eğitim kurumlarının iletişimlerine mutlaka rast geliyoruz. Her ürün gibi eğitim de bir ürün gibi ele alınması gerektiğini bilmemiz gerekiyor öncelikle. Üniversitelerin en azından temel 4P’lerini ortaya koyarak kendilerini analiz edecek kadar yormaları gerekiyor. Peki, nedir eğitim kurumlarının P’leri. Hocalarınızın kalitesinden tutun da sınıflarınızı sıraları, kantininizden tutun da yerleşkeniz içerisindeki sosyal aktivite olanaklarına kadar hepsi eğitim bileşenlerinizin ürünü içerisine yer alır. Bu nedenle eğitim kurumlarının bu ürün bileşenlerinin hepsini tek tek ortaya koyarak analiz etmesi, eksikleri gidermesi ve rekabet avantajı elde etmesi gerekir. Müşterinizin karar verme aşamasında dikkat ettiği ve karar vermeye teşvik eden ürün bileşenlerini istenilen seviyeye taşımanız zorunluluktur. Bu nedenle aslında ilk başta müşterinizi iyi analiz etmeniz lazım ve karar motivasyonlarını iyi tespit etmeniz lazım.

İkinci bileşen fiyat ise sizin okulunuzun harç ve diğer masraflarıdır. Bunları da belirlerken müşterinizi göz önünde bulundurup müşteriye göre fiyat politikanızı belirlemelisiniz. Bunun için öncelikle hitap ettiğiniz öğrencilerin sosyo-ekonomik durumlarını tespit edip iletişime geçmeniz gerekir. Diğer bileşen ise sizin kampusunuz bulunduğu yerdir. Yerleşkenizin kolay ulaşılabilir bir alanda olması, öğrencilere ve velilere ikna edebilecek özelliğe sahip olması gereklidir. Son bileşen ve belki de en önemlisi iletişim ise sizin müşterinize ne söyleyeceğinizi belirlediğiniz bileşendir.

İletişim bileşeninde rakiplere göre avantajlarınızı iyi ortaya koymalı, müşteri taleplerini iyi bilmeli, müşteriyi karar vermeye ikna edecek özelliklere sahip olmanız gereklidir. Bu nedenle de baştan beri söylediğimiz müşterilerin eğitim kurumlarını seçerken sahip olduğu motivasyonları iyi bilmeniz gerekiyor. Genelde eğitim kurumlarının iletişimlerini incelediğimizde birbirinin aynısı iletişimlerle karşı karşıyayız. Hepsinin müşteri vaadi “Gelecek”. Aslında buna “hadi canım” demek gerekiyor. Zaten üniversite okuyan insanların amacı gelecektir ve her üniversitenin zaten gelecek için olduğunu bilmeyen yok. Önemli olan sizin bu geleceği nasıl sağladığınız. Öğrenciye okurken staj ya da iş imkânları mı sağlıyorsunuz, sektörle ne kadar iç içesiniz, hocalarınızın sektörel deneyimi ne kadar, deneyimleri var mı yoksa hayatları boyunca tek yaptıkları şey kitapların içensinde boğulmak mı, öğrenci okurken sektörle ne kadar iç içe olabilecek, okuma sürecinde öğrencinize yurt dışına çıkabilme imkânı sağlıyor musunuz gibi birçok konu sizin tercih edilme sebebinizi etkiler. Yani sadece biz gelecek vaat ediyoruz demek içi boş bir vaatten öte bir şey değil.

Son olarak öğrencilere bir tavsiye size gelecek vaat edene bunu nasıl yaptıklarını tüm detaylarıyla isteyin. Söyleyemeyene el sallayıp ikna edebileni seçin ki gelecek vaadi anlam bulsun.