EĞİTİME DAİR(2)

Hasan Mutluoğlu

 

İnsan kaynağının toplumun ihtiyaçlarına göre hazırlanabilmesi için, toplumun ihtiyaçlarını çok iyi bilmek gerekir.

Toplumun ihtiyacı demek, dar bir çerçeve çizilmiş olacağından, detaya ihtiyaç vardır. Ferdin, toplumun, siyasi sistemin, global sahanın ihtiyaçları diye de söylemek mümkün.

Eğitim işi gerçekleştirilirken ihtiyaç alanları ile iyi ilişki kurmak zorunluluğu vardır. Aksi davranmak ve faaliyet göstermek, başarıya ulaştırmayacaktır.

 Devletimizin kurulduğu tarihten (1920) beri 4 Temsil Heyeti ve 61 Hükümet görev yapmış. İlk Milli eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur olmak üzere son atanan Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı ile birlikte 65 Milli Eğitim Bakanı görev almış durumda. Bu ne demektir?

Her yıl için bir Milli Eğitim Bakanı, her bakanın kendine has üslup ve uygulama tarzları. Kendi tahsil hayatımızda, öğrenime başladığımız program ve metotlar zamanla büyük değişikliğe uğradı. Ayrı programlarla yetiştirildik. Yetiştiğimiz programları uygulayanlar değil, önümüze sunulan değişik programlarla eğitim-öğretim görevi yaptık. Kuşaklar arasında aynı eğitim programı çerçevesinde yetişen ortak anlayış nesli maalesef oluşturulamadı. 1. Sınıfta okuduğum alfabeden bahsetmek istiyorum. Rahmetli Erbakan’ın hiç dilinden düşürmediği “uyu uyu, yat uyu” sahifeli alfabe gözümün önünde. Ancak sizin de dikkatinizi çekebilecek olan eşarplı annelerin fotoğrafları, ihtiyar ninelerle torunları buluşturma sahneleri, dedelerimizle, ninelerimizle, anne ve babalarımızla oluşan büyük aile sahneleri, kitapta dikkat çeken önemli görseller. Matematik ve şarkılar yine bu kitapta ve okuma çalışmalarında iç içe girdiğini fark edebilirsiniz.

 Türkiye’ de insan karakterlerinde görülen zevke düşkünlük, benmerkezcilik, yalnızlık anlayışları, toplum yaşantısını olumsuz yönde etkilemekte. Ayrıca unutmadan yıllardır hep ifade ede geldiğimiz 250 bin Çanakkale şehitleri için kaybettiğimiz değerler acısının yanında maalesef günümüzde, Türkiye’de her yıl 250 bin çocuk veya gencimizi iman, inanç ve değerler yönüyle kaybediyoruz. Bu gerçeği unutmadan eğitime önem vermeliyiz. Toprağın asaletine güvenerek, soylu tohum atarak verim elde etmeliyiz.

Eğitimin temelinde Ailenin önemi büyüktür. Aile içerisinde çocukların eğitiminde 1. Derecede en etkili üye annedir. Bu konuyla alakalı Merhum Adnan Menderes’in şu sözünü sizinle paylaşmak istiyorum. “Benim Müsteşarım (Ahmet Salih Korur) masonların reisi. Beni bu kadar bunalttılar, etrafımı çevirdiler. Ben Müslümanım. Türkiye’nin ayakta kalmasının teminatı İslam’dır, İmandır. Eğer bugün biz ayaktaysak, beyaz örtülü ninelerin ve aksakallı bir dedenin kucağında büyümüş bir nesil olarak ayaktayız.”

Eğitim çalışmalarında planlı/programlı, birbirini tamamlayıcı çalışmalar, çocuklarımızı geleceğe hazırlamanın önemi biliniyor. Yapılabilecek çalışmalardan bazılarını paylaşmak istiyorum:

-Toplumun temeli ailede eğitimin paydaşı anneye daha fazla rol verilmeli. Annenin iş hayatına ara verdirmeli asli görevi olan anneliği yaptırmalı.

-Çocukların okul öncesi eğitiminde dede ve nine eğitimine fırsat tanımalı,

-Çocuklarımıza sokak kültürü, köy kültürü verilmeli.

-Milli günler, bayramlar tatil formatından çıkarılmalı,

-Değerlerimize uygun gezi ve törenlere ailece katılmalı,

-Çocuklar 1. Derecede akraba harici insanlara emanet edilmeli

Bu milletin derdi ile dertlenmeyene Allah (C.C.) başka dertler verir gerçeğini unutmayalım.