Milli eğitimde birbirini takip eden birçok yenilik ve değişiklikleri yakından takip ediyoruz. Toplumun her kesimi ilgi ile takip ediyor. Takip edilmesi, toplumun her kesimi ile doğrudan ilgisi ve bağlantısı olduğundandır.
Eğitim/öğretim programlarında, kullanılacak materyallerde, kitaplarda, kılık kıyafetlerde, mecburi eğitim sisteminde, okullara yerleşme sınavlarında ve personel istihdamı yerleştirme sisteminde yapılan değişiklik ve iyileştirmeleri takip ediyoruz.
Her konu ile ilgili görüş yazmak, bir makale yazısına sığmayacağı ortada. Gerçi bu konular ile alakalı birçok görüşleri mutlaka ya okudunuz ya da dinlediniz.
Ben, özellikle son zamanlarda gündemde olan ve oldukça tartışılan dershanelerin kapanması veya özel okullara dönüştürülmesi ile alakalı düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.
Dershanelerin, örgün eğitimin bir alternatifi olarak ortaya çıkmadığını, aksine; örgün eğitimin cevap vermede zorlandığı, gereği kadar çeşitli sebeplerle ilgilenemediği alanlardaki boşluğu doldurmak üzere toplumun ortaya çıkardığı kurumlardır.
Yıllar içinde, dershaneler de yaptıkları hizmetleri kaliteleştirmek için uğraştılar ve çok büyük mesafeler aldılar. Öğretim işlevinde önemli bir payları var.
Arz-talep kapsamında ortaya çıkan dershaneler, aynı zamanda öğretmen istihdamı ile, Milli Eğitim Bakanlığının okullarında görev alamayan öğretmenler için ekmek kapısı olmuştur.
Dershanelerin kaldırılması veya özel okullara dönüştürülmesi, ilk bakışta kulağa hoş geliyor. Böyle bir söylem, dershane sektörü ve paydaşlarının tepkisini azaltma olarak değerlendirilebilir.
Uygulama safhasına gelindiğinde, dönüşümün kolay olmayacağı ortada. Dershane açma şartları ile okul açma şartları arasında önemli bir fark var. Gerek fiziki şartlar, gerekse hizmet taleplerinin bedel farkı önemli bir faktör.
Bir eğitimci olarak, okullarda yapılan öğretim çalışmaları sonunda ek çalışmaya gereksinim duyulmaması gerektiğine inanıyorum. Okulların yaptığı çalışmalar, öğrencileri alternatif arayışlara yönlendirmeyecek şekilde olmalı. Milli Eğitim Bakanlığı bu anlayışla değişiklik yapmak için uğraşıyor.
Ancak; uzun yıllardan beri devam eden bu uygulamanın kaldırılabilmesi kolay olamayacağı ortada. Dershaneler başlı başına bir sektör haline gelmiş. Bu sektörde çalışanlar ve paydaşlar önemli ölçüde olumsuz etkilenecek.
Dershaneler nasıl kapanabilir? Eğitim yeteri kadar, gerektiği şekilde okullarda yapılırsa, kaliteli hale getirilirse, öğrenciler sorunsuz üst okullara yerleştirilebilirse, dershaneler gereksiz hale gelir ve kendiliğinden kapanmaya başlar.
Bu durumda, dershanelerin kapanması kolay olmayacaktır. Çok zorlanırsa; ki öyle gözüküyor, ayrı isim altında, normal ticari faaliyet kapsamında çalışmalarını sürdürmeye devam edebilecekleri söylenmekte.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, arz-talep meselesi. Henüz dershanelerin gerekli olamadığı konusunda, toplumdan net bir anlayış beklemek zor.
NOT: Mübarek Kurban Bayramınızı şimdiden kutlar, bayramın hayırlara vesile olmasını Allah(c.c)’tan dilerim.