İslâm’da edep, yalnızca Allâh’a karşı değil, insanlara karşı da gösterilmesi gereken bir tavırdır. İnsanlara saygılı davranmak, onların haklarına riayet etmek, adil ve merhametli olmak, İslâm ahlâkının temel unsurlarındandır. Kur'ân’da birçok âyette, insanın kendisine ve başkalarına karşı sorumlulukları hatırlatılır. Peygamber Efendimiz (sav) de insanlarla olan ilişkilerinde nezaketin, hoşgörünün ve sabrın esas alınması gerektiğini vurgulamıştır.
Son makalemde hayâdan bahsetmiştik. Peki, hayâ ile edep arasındaki farkı kısaca özetlemek gerekirse: Edep ve hayâ, İslâm ahlâkında birbirine yakın anlamlar taşıyan ancak farklı kavramlardır. Edep, insanın hem Allâh’a hem de diğer insanlara karşı saygı, nezaket ve ahlâklı davranışlar sergilemesini ifade eder. Genel ahlâk kurallarına uygun yaşama disiplinidir. Hayâ ise, özellikle utanç ve iffet duygusunu temsil eder; kişinin kötü davranışlardan, günahlardan kaçınmasını sağlar. Hayâ, kişinin Allâh ve toplum karşısındaki sorumluluğunu hissetmesiyle ortaya çıkar. Özetle, edep geniş bir ahlâki çerçeve iken, hayâ daha çok kişinin kendi iç dünyasında duyduğu utanma ve iffet hissidir.
Peki, edebe aykırı davranışlar nelerdir?
Bir insanın başka bir insana karşı edebe aykırı davranışları, hem ahlâki hem de sosyal normları ihlâl eden saygısız tutumları içerir. Bu tür davranışlar, İslâm'da olduğu kadar genel insan ilişkilerinde de kabûl edilmez. İşte bazı örnekler:
- Hakaret ve küçük düşürme: Başkalarına karşı aşağılayıcı sözler sarf etmek.
- Dedikodu ve iftira: Arkadan konuşmak ya da asılsız suçlamalar yapmak.
- Yalan söylemek: Gerçeği çarpıtarak güveni suistimal etmek.
- Kaba ve nezaketsiz konuşmak: Sert ve kırıcı ifâdeler kullanmak.
- Başkalarının mahremiyetine saygısızlık: Kişisel alanlarını ihlâl etmek.
- Haksızlık ve adaletsizlik: Birinin hakkını gasp etmek.
- Öfke kontrolsüzlüğü: Saldırgan ve kontrolsüz davranmak.
Bu gibi davranışlar, hem bireyler arasındaki saygıyı zedeler hem de toplumda huzursuzluk yaratır.
Edep Kavramının Temeli: Allâh'a Karşı Saygı
Edebin ilk ve en önemli boyutu Allâh’a karşı olan saygı ve bağlılıktır. Kur'ân-ı Kerim'de birçok âyette Allâh'a karşı takvalı olmanın ve O'na itaât etmenin gerekliliği vurgulanır. Edep, Allâh’a olan saygının, onun emir ve yasaklarına riayet etmekle başlaması gerektiğini öğretir. Bu anlamda, edep Allâh’a karşı sorumluluğun bilincinde olmak, O’nun rızâsını kazanmaya çalışmak ve O’nun emirlerini yerine getirmektir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” diyerek, ahlâk ve edebin İslâm'daki önemini açıkça belirtmiştir. Peygamber Efendimiz’in (sav) hayatı, edep açısından mükemmel bir örnek teşkil eder. O, insanlara nasıl davranılması gerektiğini en güzel şekilde hem kendisi uygulamış hem de öğretmiştir. O'nun sabrı, nezâketi, hoşgörüsü ve adaleti, İslâm'da edebin temel direkleridir. Bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Sizin en hayırlınız, ahlâken en güzel olanınızdır." Bu bağlamda edep, güzel ahlâkın bir parçası olup, kişinin Allâh’a karşı görevlerini yerine getirmede gösterdiği özen ve hassasiyeti ifâde eder.
Edep ve Dilin Önemi
İslâm, kişinin diline sahip çıkmasını ve diliyle başkalarına zarar vermemesini önemle vurgular. Bir hadis-i şerifte, "Kim Allâh’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun" buyrulmuştur. Bu, dilin edebin bir parçası olduğunu ve kişinin konuşmalarında ölçülü, nazik ve faydalı olmasının gerektiğini ifade eder. Kötü sözlerden, dedikodudan, yalandan ve iftiradan uzak durmak, İslâm’ın getirdiği edep kurallarındandır. Dil ile yapılan hatalar, toplumsal huzuru bozabileceği gibi, kişinin de ahlâki duruşunu zedeler. Bu nedenle İslam, kişinin dilini kontrol etmesini, konuşmalarında dikkatli olmasını öğütler. Güzel söz söylemek, insanları kırmamak ve kalp incitmemek, İslâm ahlâkının önemli bir boyutudur.
Edebin Kişisel Hayatta Yeri
Edep, kişinin sadece başkalarına karşı değil, kendi nefsine karşı da sorumluluklarını yerine getirmesini kapsar. İslâm, kişinin kendi bedenine ve ruhuna saygı göstermesini, sağlığına dikkat etmesini ve manevi gelişimine önem vermesini öğütler. Kişinin edep sahibi olması, kendisine zarar verecek kötü alışkanlıklardan uzak durmasını, nefsini kontrol etmesini ve sabırlı olmasını gerektirir. İslâm’da edep, aynı zamanda kişinin dünya nimetlerine karşı takınacağı ölçülü tavırla da ilgilidir. İsraf etmeme, aşırıya kaçmama ve her şeyde dengeyi gözetme, edep kuralları içerisinde yer alır.
Sonuç: Edep, İslam'ın Manevi Temelidir
İslam’da edep, bireyin hem Allâh ile olan ilişkisini hem de toplumsal hayatını düzenleyen bir temel unsurdur. Allâh’a karşı saygı, Peygamber Efendimizin (sav) örnek ahlâkı ve diğer insanlara karşı sorumluluklar, edebin ana başlıkları arasında yer alır. Ayrıca dilin kontrolü, kişinin nefsine ve bedenine karşı sorumlulukları, edebin daha kişisel boyutlarını oluşturur. İslâm, edebi bir yaşam sürmenin, hem dünya hem de ahiret saadeti için önemli bir yol olduğunu vurgular. Peygamber Efendimizin örnekliği, Kur’ân-ı Kerim’in öğütleri ve İslâm ahlâkının temel esasları, Müslümanların edep üzere yaşamalarını teşvik eder.