"Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep, Dediler ilim geride, illa edep, illa edep!" diyordu Yunus Emre. Demesine diyordu da; Yunus'u tarihi bir figüran haline getirenler bırakın ilim meclisini, halk meclisinde de, siyaset meclisinde de edep sözünü edebiyatımızdan çıkaralı hayli zaman oluyor. Edepsizliğin prim yaptığı, edepsizlerin baş tacı edildiği, adab-ı muaşeretin batının pespâye seküler hayat anlayışı ile tebdil edildiği bir dönemi yaşıyoruz.
Edep kelimesi, zarif olmak, iyi tutum, incelik kibarlık, hayranlık ve takdir etmek manalarına da kullanılan bir kelime. Edep kelimesi aynı zamanda eğitme, bilgilendirme, terbiye etme manalarına da kullanılmaktadır. Edip, bilgili kişi, ince, nazik, kibar, ahlaka, eğitime dayalı söz söyleyen, kişi manalarına da kullanılır. Edebiyatla edep aynı kökten gelmektedir. Hayret etme, çok beğenme, anlamındaki EDB köküne göre edep, güzelliği dolayısıyla insanı şaşırtan, takdirini kazanan şey demektir. İnsanda hayranlık ve takdir hissi uyandıran sözlerin toplamına edebiyat denilmiştir. Edep, sahip olan kişiyi küçük düşürücü alçaltıcı durumlardan koruyan meleke olarak da tarif edilmiştir. Dolayısıyla bu melekeye sahip olmayanlara, edep yoksunu manasında edepsiz denilir. Yine edebiyatımızda edebi: söz veya hareket olarak takdire değer, kabul edilen davranış tarzlarını uygulamak şeklinde ifade edenler olmuştur.
İslam'ın 1400 yıllık gelişim tarihinde, özellikle toplum içerisinde nasıl davranılması gerektiğini, toplum içerisinde yaşayan farklı karakterdeki insanların diğer insanlara karşı söz, hal-hareket ve tavırlarında nasıl olması gerektiğini izah eden, öğreten, gerek yazılı, gerek sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler toplamına Adab-ı Muâşeret denilmiştir. Yine 1400 yıllık İslam Tarihi içerisinde ahlaki davranışları ele alan inceleyen ve ismi edep/adab kitapları yazılmıştır. Hükümdar-halk ya da siyasetçi-halk ilişkisinin hangi ahlaki zeminde devam ettirilmesi gerektiğine dair Adâbu-l Müluk, Adâbu-l Vüzera, Siyasetname isminde ya da diğer devlet memurlarının memuriyetleri boyunca nasıl hareket etmesi, halka nasıl davranması, nasıl konuşması gerektiği ile alakalı Edebü-l Kaza, Edebü'l Kâdî, Edebü-l Müfti, Adâb-ı Siyaset vb. pek çok kitap kaleme alınmıştır. Umrânımızn elimizden alınıp, irfanımıza yabancılaştırıldığımız döneme gelinceye kadar bu tür kitaplar edep ve adap kitapları devlet kademesinde görevlendirilmiş, görev almış kimselerin başucu kitabı olmuştur.
Umranımızdan ve irfanımızdan koparıldıktan sonra, Cemil Meriç'in ifadesi ile: "Batının kısır kavramı olan "kültür'ü" ve özellikle Batı kültürünü uygarlaşmanın mihenk taşı gibi görmeye başladıktan sonra bîhaya ve bîedep insanlar toplumda hüsn-ü kabul görmeye ve toplumun belirli bir kesimi tarafından takdir edilmeye, peşinden gidilmeye başlandı. Toplum içerisinde şehidin bacısına sin-kaflı küfür edenler, milletin meclisinde ve kürsüsünde ağır küfür mânâsına gelen el hareketi çekenler, televizyon programında her türlü ağır küfür ve hakareti alene yapmasından dolayı "en iyi içerik üreticisi!" ödülüne layık görülenler, toplum tarafından yadırgınmıyor ve yapmış oldukları işler sözler hareketler meşru ve normal karşılanıyorsa; "biz nerede yanlış yaptık?" sorusunu her bir ferdin kendisine sorması gerekiyor.
Anadolu İrfanında atasözü haline gelmiş, edebin insanlık için ne demek olduğunu ifade eden söz örnekleri vardır. "Edep ehli ilimden hali olmaz, edepsiz ilim okuyan âlim olmaz. Edeptir kişinin daim libası, edepsiz insan üryana benzer. Edep iledir alemi nizam, Edep iledir kemâli Adem. Edep Bir Tac imiş nuru hüdadan, Giy ol tacı, emin ol her beladan..." dizeleri anonim sözler haline gelmiş ve insanı, insanlığı güzelleştirenin edep olduğu, veciz edebi cümlelerle ifade edilmiştir. Münevver Ayaşlı nın ifadesi ile: "Osmanlı'da edebin ölçüsü, Edep Ya Hu! ihtarına muhatap olmamaktır."
"Edepsize edep öğretmek yetime hırka giydirmekten üstündür!" ifadesi edepsizlerin te'dîp edilmesinin önemini vurgulamak içindir. Edep, hayvani vasıflardan kurtulup insani meziyetlerle ziynetlenmektir. Hz. Ali'ye isnad edilen bir sözde: "Kişinin edebi, zehebinden hayırlıdır. Yani kişinin edepli olması sahip olduğu bütün dünya servetinden daha hayırlıdır, şeklinde ifade edilmiştir. Edep noksanlığı veya edepsizlik ile kemal seviyesine, insanı kamile ulaşmak mümkün değildir. Edepsizliğin meşrulaştırıldığı, her türlü hayasızlığın, söz, hareket, tavır ve davranışlardaki edepsizliğin cüret kabul edildiği, teşhirciliğin sanat kabul edildiği, küfürbazlığın mizah kabul edildiği, bir toplum gelecek adına insanlığın kurtuluşu için ümit veren bir toplum değildir.
Son dönemlerde sıklıkla dillere pelesenk edilen ifade özgürlüğü asla ve asla hakaret etme, sövme, iftira atma özgürlüğü değildir. İfade özgürlüğü, dilin toplumda yerleşmiş olan ahlaki öğretiler çerçevesinde kullanılmasıdır. Manevi değerlere dil uzatmak, sövmek, toplum karşısında küfür anlamı taşıyan el kol hareketi yapmak, mizah diye ekranlarda ve toplum önünde uluorta sövmek özgürlük ya da ifade özgürlüğü değil ahlaksızlığın, hayasızlığın, edepsizliğin bir göstergesidir. İslam Umranından ve Anadolu İrfanından bîhaber olmanın dışa vurumudur.
"Su-i misal emsal olmaz." kaidesi günümüzde maalesef anlamını ve boyutunu kaybetmiştir. Maalesef bugün her türlü sui misal, kötü örnek, toplumda iletişim vasıtaları aracılığıyla hızla yayılmakta ve moda tabirle trend haline gelmektedir. Edepsiz insan aynı zamanda egoist, kendi çıkarını düşünen, utanması olmayan, hayadan nasibini almamış kimse demektir. Yükselen dolar, euro tekrar düşebilir. Yükselen enflasyon tekrar düşürülebilir. İhracat ithalattan fazla verebilir. Bütün bunlar kısa zamanda telafi edilebilir. Ancak toplum olarak insanlar edepsizleştiği, kendi çıkar ve menfaatini toplum menfaatlerinin önüne koymaya başladığı, her türlü hakareti, her türlü küfrü, kendisinin meşru hakkı gibi görmeye başladığı zaman toplumun düşmüş olduğu bu edepsizlik derekesinden çıkması çok uzun dönemler alabilir. Onun için her şeyden önce toplum önünde olanların, topluma örneklik teşkil edip, peşinden toplumu sürükleme misyonuna talip olanların, edepli olması olmazsa olmazdır. Maalesef bu çağrıyı yapmak zorunlu hale geldi. Edep Ya Hu!