Bir fetihle başlayan bir fatih destanı bu,
Çağ açıp çağ kapatan emr-i ilahi bu!
Fetihle müjdelenen şehrin burçlarında İslam'ın sancağını dalgalandıran büyük Türk Fatih Sultan Mehmet'e selam olsun.
Efendimizin övgüsüne mazhar olan ordu ve kumandan 564 yıl önce İstanbul'u ebedi bir Türk şehri yapmış, çağa Türk mührü vurmuştur. Böylece Türk ve dünya tarihinde çağ açan ve çağ kapatan bir dönüm noktasına başlangıç olmuştur İstanbul'un Fethi!
İstanbul’un Fethi'nin Türk, İslam ve dünya açısından önemli ve tarihin akışına yön verecek olan sonuçları vardır. Müslümanlar için Avrupa’ya karşı kazanılmış ve uzun yıllar sürecek bir üstünlüğün başlangıç noktasıdır.
Anadolu’daki Türk birliğinin sağlanmasında önemli bir etkendir. Osmanlıların sadece Anadolu’daki Türklerin değil, aynı zamanda bütün İslam ümmetinin lideri olması süreci de fetihten sonra başlar. Böylece Osmanlı Beyliği bir dünya devleti haline gelmiş; fetihten sonra Osmanlı liderliğindeki İslam dünya politikasının temel dinamiklerinden biri olmuştur.
Hz. Peygamber asırlar öncesinden “Kostantiniyye bir gün mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel kumutan, onun askeri de ne güzel askerdir” buyurarak, İstanbul fethinin önemine işaret etmiştir.
Efendimizin bu müjdesine nail olmak için sahabe döneminden itibaren asırlar boyunca İslâm komutanları İstanbul’u fethetmek niyetiyle çok sayıda sefer düzenlemişlerdir.
Efendimizin mihmandarı Ebu Eyyube’l-Ensarî de düzenlenen seferlerden birine katılarak, surlara yakın bir yerde şehit düşmüş; ecdadımız Osmanlı onun mezarını tesbit etmiş ve oraya onun hatırasını canlı tutmak için Eyüp Sultan Camiini inşa etmişlerdir. Bunun için özeldir Eyüp Sultan!
Fatih Sultan Mehmet Han'a nasip olmuştur bu eşsiz fetih. Değişik meziyetleri bünyesinde barındıran en sıra dışı hakan; sabrı, iman gücü, uzlaşmacı kişiliği, çalışkanlığı, mertliği, atılganlığı, stratejik düşünme kabiliyeti, aldığı eğitim ve vizyonu ile diğerlerinden farklı. Fetih başarısındaki en büyük katkının hocası Akşemseddin'e ait olduğunu da hep ifade etmiştir Sultan.
Fetihten hemen sonra Akşemsedin ve Sultan Fatih Topkapı’dan şehre girerken halk, genç Fatih’in yanındaki yaşlı Akşemseddin’i padişah sanmış ve ona demet demet çiçekler sunmuşlardır. Bu durumdan rahatsız olan Akçşemseddin hazretleri “Sultan ben değilim, padişah odur” diyerek halkı Padişaha yönlendirse de Sultan Mehmet bu söze şöyle mukabele etmiştir: “Gidin, yine ona gidin, Sultan Mehmed benim ama o benim hocamdır, şehrin manevi fatihi odur”.
Benzerine çok rastlanmayan son derece yoğun bir eğitimden geçen Fatih Sultan Mehmed, daha çocukluğundan itibaren büyük bir devlet adamı olmak üzere yetiştirildi. Üstün bir komutanlık özelliğine sahipti. Çok iyi teşkilatlanmış ordusunu savaşlarda en iyi şekilde kullandı.
Dünya çapında bir devlet kurma fikrine yürekten inanmıştı. Bu idealin gerçekleşmesi için ömrünü fetihlerde geçirdi. 32 yıl süren saltanatı boyunca 17 devletin topraklarını fethetti. Babası Sultan II. Murad’dan devraldığı Osmanlı Devleti’nin topraklarını 2,5 kat arttırdı.
Fatih Sultan Mehmed fetihleriyle olduğu kadar, devlete düzenli sürekli bir yapı kazandırmak için getirdiği düzenlemeler açısından da Osmanlı tarihinde önemli bir yer tutar. Kanunnamesi’yle yönetim, maliye ve hukuk alanlarında kurallar koyarak devletin işleyişini düzenledi. Geniş görüşlü ve açık düşünceli bir padişah olarak kültür ve sanat alanında gelişmeye öncülük etti. İnsanlara, inançları konusunda eşi görülmemiş bir hoşgörü gösterdi.
Öyle olmasaydı, Ermeni, Rum, Patrikhane ve bütün bu Türkiye'de yaşayan değişik dinler ve değişik etnik kökenlerden gelen insanlar, 19. asrın sonuna kadar bir arada, huzur içinde yaşayabilirler miydi?
İki kıt’a üzerine kurulmuş, Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç imparatorluğa merkez olan, Doğu–Batı medeniyetlerine ait eserleri bir arada bulunduran dünyadaki sayılı şehirlerden biridir İstanbul.
Gönüllerde taşınan cihan hakimiyeti ülküsü bu fetihle yaşanmıştır. Yüksek bir ülkünün inanmış bir yürekle beraberliği, kapsamlı bir hazırlığın kahramanlık ve fedakarlıkla uyum ve birlikteliği yine bu fetihle yaşanmıştır.
Fatih'in Rumelihisarı'nı kale olarak seçmesi de fetihten önce de kadim bir yerleşim yeri olmasından kaynaklanıyor. Tahta geldiği zaman ilk önce Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı. Bir yandan da kendi tasarladığı, Avrupa’da görülmemiş büyüklükte toplar döktürdü ve donanma kurdu. Saldırı gününde komutayı doğrudan üstlendi.
Türk milleti fetih ve fatihler konusunda hamd olsun talihli, bahtı açık, önü aydınlıktır. İstanbul’un fethi bunun en somut delilidir.
29 Mayıs 1453'ten sonra milletin küresel dengelerini değiştiren muazzam bir kudret olarak tarihteki yerini almıştır İstanbul'un Fethi.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra şanlı ecdadımız Osmanlılar, üç kıt’aya yayılan 22 milyon kilometrekarelik devleti buradan idare etmişlerdir.
Fatih Sultan Mehmet'in yeni bir sefere çıkarken Gebze yakınlarında vefat ettiği söyleniyor. Fakat bazı araştırmacılara göre zehirlenerek öldürülmüştür.
Büyük Türk milleti için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve başta büyük ceddimiz Fatih Sultan Mehmet olmak üzere kahraman ecdadımızı saygı ve minnetle anıyor, hepsine cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Aziz ceddimiz kabirlerinde müsterih olsunlar bir kere yükselen bayrak bir daha inmeyecektir. Günümüz kutlu olsun.
Selam, sevgi ve dua ile...