Üzüm hoşafı şahsen benim ramazan aylarında tercih ettiğim ecdadımızdan bize kadar ulaşan lezzetlerden biridir. Sofralarımızda hafif ve lezzet eşlikçisi olarak üzüm hoşafı en çok ramazan aylarında sofralarımızda yerini almaktadır. Fakat üzüm hoşafının tarihimizdeki en önemli yeri kurtuluş savaşında ana yemeğin yanında değil bilakis bir öğün yemek olarak Mehmetçiğe verilmiş olmasıdır. Buyurun başlayalım.
Birinci dünya savaşı sırasında 18 Mart 1915 de ecdadımızın zaferiyle sonuçlanan Çanakkale deniz harbini geçtiğimiz 18 Mart günü gururla andık. Çanakkale de zafer kazanan Ecdadın torunları olarak bizler şimdilerde sosyal medya da Mehmetçiğin yemek menüsü diye sık sık paylaşım yapıldığına şahit olmaktayız ki ecdadın hangi şartlar altında savaştığını bilmemize ve duygularımızın doruk noktaya çıkmasına vesile olan paylaşımlar. İşte sosyal medyada paylaşılan iki güne ait yemek listesi bu;
18 Mart tarihinde çıkarılan yemek listesinde sabah sadece üzüm hoşafı, öğlen yemeği yok ve akşam ise yağlı buğday çorbası ve ekmek var.
21 Temmuz 1915 yemek listesi Sabah yarım ekmek, öğle yok, akşam ise şekersiz üzüm hoşafı.
Bazı günler sabah üzüm hoşafı, öğlen yemeği yok ve akşam ise sadece üzüm hoşafı ve ekmek.
Kıymetli dostlar bu listeyi görünce duygulanmamak elde değil.
Ülkemizin hemen tüm bölgelerinden gelip Çanakkale de savaşan vatan evladı Mehmetçikler yüz binlerle ifade edilmektedir ki bunlardan biride MEHMET KAYA amcam Ruhları şad mekanları cennet olsun. Ecdadımız bizler özgür olalım, rahat bir ömür geçirelim diye aç kalmış kanını son damlasına kadar dökerek şehit olmuş, kimi kolunu, kimi bacağını kaybetmiş gazi olmuş ve bu vatanı ilelebet bizlere emanet etmişler. Mehmet kaya amcam kim? Rahmetli Hasan Dedemin abisi Mehmet amcamız da Çanakkale savaşında bu menülerle karnını doyurmuş ve savaşarak şehit olmuşlar. Tüm bunları niye anlatıyorum geçen haftaki yazımızda yeni muhalefet Yağ ve Şeker başlıklı makalemize Mehmet karagöz arkadaşımın yaptığı bir yorum çok anlamlıydı ve bu haftaki konumuza vesile oldu. Aynen aktarıyorum; “Bu milleti bollukla yaşamaya alıştırdı Erdoğan. O yüzden şimdi herkeste aç kalma korkusu var. Bir öğün üzüm hoşafı ile Çanakkale de savaşıp ülke kurtaran ecdadın üç öğün yemek yiyip altı öğün yemek isteyen torunları var. Savaş Ukrayna da yağma talan karaborsa bu ülke de.” Evet son aylar da ayçiçeği yağını market market dolaşarak alanlar ve diğer taraftan fabrika çıkışı 5,9 lira olan şekerin son kullanıcıya 16-20 lira seviyesinde alan insanlarımız bu fiyatlarda ki ürünleri alarak ister istemez yağ ve şeker fiyatlarında arza bağlı fiyat artışlarına ve tabi ki stokçu ve fırsatçıların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bir teneke 5 litre yağ almak yerine 15 teneke yağ alanlar veya üç beş kilo aldıkları şekeri çuval çuval alan insanlarımızın iç güdüsün de konforundan taviz vermemek, aç kalma korkusu değil de nedir. Karın tokluğunu düşünmeden zaferler kazanan ecdadın torunları bu günlerde aç kalmaktan korkan nesil haline gelmesi hepimizin düşünüp kafa yorması gereken manevi sorunların başındadır. Önümüzde ki günler mübarek Ramazan ayının ilk günleri ve bu nesil nefislerinin terbiyesini aç kalarak yani oruç tutarak yapacaklar. Elimiz de fırsat varken aç kalma korkusunu yenebilmemiz ya da aşabilmemiz gerekiyor. Ne diyelim Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun kalın sağlıcakla.