Kıymetli kardeşlerim bu hafta sizlerle İslam aleminin son halifesi ilmi ve samimiyetiyle ismini bizlere duyuran Hz.Ali efendimizden bahsedeceğim insaAllah.
Hz. Ali kerremallahu veche, Hicret’ten yaklaşık 22 sene önce milâdî 600 yılında Mekke-i Mükerreme’de doğmuştur. Kaʻbe’nin içinde doğduğu nakledilir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in amcasının oğlu, damadı ve dördüncü halifesidir. Babası Ebû Tâlib, annesi Fâtıma binti Esed radıyallahu anha, dedesi Abdulmuttalip’tir. Künyeleri Ebü’l-Hasan ve Ebû Türâb, lâkabı Haydar, ünvanı Emîru’l-Mü’minîn’dir. “el-Murtezâ: Kendisinden râzı olunan, Allah’ın rızâsını kazanmış” ve “Esedü’llahi’l-ğâlib: Allah’ın her zaman gâlip gelen kuvvetli arslanı” gibi lakapları da vardı.Hz. Ali radıyallahu anh, Ebû Tâlib’in en küçük oğludur. Mekke’de baş gösteren kıtlık üzerine Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, amcasının yükünü hafifletmek için Hz. Ali’yi radıyallahu anh himayesine aldı ve yetiştirdi. Böylece Ali radıyallahu anh, Beytullâh’ta doğmuş, BeytüRasûlillâh’ta yetişmiş oldu. 10 yaşlarındayken İslâm ile şereflendi. Hz. Hatice’den radıyallahu anha sonra İslâm’a girmiş, “çocuklardan ilk Müslüman olan kişi” vasfını kazanmıştır.Ali radıyallahu anh, hicrî 2. Senenin son ayında Hz. Fâtıma radıyallahu anha ile evlendi. Ona son derece sevgi ve saygı duyardı.
Hicrî 3. Sene Ramazan’ının ortasında oğlu Hasan radıyallahuanh doğdu. 4. Sene Şaban ayının 5’inde de Hüseyin radıyallahu anh doğdu. Daha sonra Muhassin isminde bir oğlu ile Zeynep ve Ümmü Gülsüm isminde kızları oldu.
Ali bin Ebî Tâlib radıyallahu anh, ortaya yakın kısa boylu, koyu esmer tenli, iri siyah gözlü olup sakalı sıktı. Yüzü güzeldi, gülümserken dişleri görünürdü.
Hz. Ali radıyallahu anh, son derece kanaatkâr, zâhid ve kifayet miktarı dünyalıkla iktifâ eden bir şahsiyetti. O; Fâtıma radıyallahu anha ile evlendikleri vakit yataklarının bir koyun derisinden ibaret olduğunu bildirmektedir.
Hz. Ali radıyallahu anh, çokça gözyaşı döküp muhâliflerininîman ve hidâyetleri için dua edecek kadar hassas, takvâ sahibi ve kâmil bir mü’mindir.Gerçekten de Hz. Ali radıyallahu anh, İslâm’ın bize kadar gelmesinde büyük rolü olan sahâbîlerdenbiridir. Devamlı olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz’in yanında bulunduğu için bütün İslâmî ilimlerde sahabenin ileri gelenlerindendir. İnsanları hakka iletmek için büyük gayretler sarfetmiş ve hilâfet dönemi iç karışıklıklarla geçmesine rağmen İslâm’ınöğretilmesi ve öğrenilmesi hususunda büyük gayretleri olmuştur.Hz. Ali radıyallahu anhnihayet, Kûfe’de 40/661 yılında bir Hâricî olan Abdurrahman bin Mülcem tarafından sabah namazına giderken yaralandı. Bu yaranın tesiriyle iki gün sonra 19 veya 21 Ramazan (26 veya 28 Ocak) 661 yılında şehit oldu. Bugün Necef diye bilinen Kûfe’ye defnedildi.Rabbim ondan razı olsun.Onunsamimiyetinden ve güzel ilminden bizlere de nasib etsin insaAllah.