Anadolu’mun, memleketimin her karış toprağı değerlidir. Asırlar boyunca farklı medeniyetlere, farklı kültürlere ev sahipliği yapmış Anadolu’m buram buram tarih kokar. Nereye baksanız geçmişten bir iz görürsünüz Anadolu’da. Her köşesinde ceddimizin, medeniyetimizin, inancımızın kokusunu çekersiniz ciğerlerinize. Bu nedenle değerlidir Anadolu, değerlidir bu memleket. Memleket, evinizin penceresinden dışarıya baktığınızda gördüğünüz bir toprak, bir ağaç, bir çiçek değildir sadece. Bu memleket mücadeledir, birikimdir, zorluklara göğüs gerilen bir kalkandır, yeri geldiğinde kandır. İnsanıyla, toprağıyla, havasıyla, suyuyla bir medeniyettir. İşte bu yüzden değerlidir benim Anadolu’m, memleketim.
***
Bu güzelliğin içinde bir il var ki, Anadolu’yu (tüm özellikleriyle) içinde barındıran, peygamberleri, alimleri, pirleri, sultanları toprağıyla besleyen, dünyaya sevgi ve hoşgörü penceresinden bakan Diyar-ı Mevlana: Konya. Kolay değildir Konya’yı tanımlamak. Kolay değildir Konya’yı anlatabilmek. Sınırları kadar büyük, manevi havası kadar derindir Konya. Ulu bir çınar, tarihe açılan bir kapıdır; çünkü ‘o’ Selçuklu’nun başkenti, insanlığın ve ataların yadigârıdır her karışıyla. Hz. Mevlana’nın ‘Gel ne olursan ol yine gel’ sözleriyle insanlara bir davet, Hoca Nasrettin’in ‘Dünyanın ortası burasıdır’ sözleriyle dünyanın kalbidir Konya.
***
Son yıllarda Konya’da güzel şeyler oluyor. Konya değişiyor, gelişiyor, büyüyor. Bazı aksaklıklar, eksiklikler olmasına rağmen, büyük bir hızla yükseliyor. Tabi bunun yanında hayat şartlarına ve zamana bağlı olarak insanlar da değişiyor. Eski akrabalıkları, komşulukları, dostlukları göremiyoruz, yaşayamıyoruz. İnsanlar birbirinden uzak yaşamayı tercih ediyor. Belki de zorunda kalıyor. Birbirimize gittikçe yabancılaşıyoruz. Akrabalarımızla, komşularımızla, dostlarımızla evimizin balkonunda veya müstakil evimizin bahçesinde, püfür püfür esen rüzgâra karşı hasbihal edemiyoruz artık. Hem birbirimizle olan ilişkilerimizi hem de püfür püfür esen müstakil evimizin bahçesini kaybettik çünkü. İnsanlar beton binaların içinde hapsoldu. Ailesiyle evinde nefes alacak alan kalmadı. Hal böyle olunca insanlar birbirine ne kadar yabancılaşsa da hava alacak, eğlenecek, kafasını dağıtacak alanlara kaçmaya çalışıyor.
***
Konya belediyeleri bana göre bu talebe oldukça başarılı karşılık veriyorlar. Gerek Büyükşehir’in etkinlikleri, gerek ilçe belediyelerinin sosyal ve kültürel etkinlikleri, yaz ayı boyunca dur durak bilmeden insanlara keyifli zamanlar yaşattı. İnsanlar belki o eski muhabbetleri bu faaliyetlerle gideremedi ancak en azından biraz eğlenerek nefes aldıklarını düşünüyorum. Ama tabi ki bu sosyal faaliyetler, insanları rahatlatmaya yetmiyor. Şahsen ben eski günlerimi bu konuda aradığımı itiraf ediyorum. Bundan 10 yıl evvel insanlar birbirine daha çok gelip giderdi. Akraba, komşu ziyaretleri hiç eksik olmazdı. İnsanlar sürekli bir iletişim içindeydi. Dertler, sıkıntılar paylaşılır, mutluluklar birlikte yaşanırdı. Ama şimdi bu güzellikleri görmek pek mümkün olmuyor. Artık oturduğumuz sitedeki, apartmandaki komşumuzu bile tanımıyoruz. Ekonomimiz eskiye göre iyi, ülke istikrarlı bir şekilde ilerliyor olabilir. Ancak manevi duygular de bir o kadar geriliyor. İnsanların birbirine olan sevgisi, saygısı neredeyse yok olma derecesinde. Kimse kimseye tahammül edemiyor. Ben bu durumu şöyle yorumluyorum: “Duygular beton duvarlara sıkışmış”. İşin özü bu diye düşünüyorum. Manevi duygularınız hiç eksik olmasın. Saygı, sevgi ve dua ile…