Günümüz de insanlar arasındaki ilişkiler, bireysellik ve bencillik merkezli bir yapıya doğru evrilmektedir. Bu değişim sürecinin ne yazık ki genç, yaşlı,çocuk demeden tüm kesimleri menfi olarak etkilediğini ve hali hazırda da etkilemeye devam ettiğini görmek mümkündür. Bu etkileşimle ortaya çıkan bencillik, neme lazımcılık ve vurdum duymazlık gibi arızi davranış kalıplarının ne inancımızla ne de kültürümüzle bağdaşır bir tarafı yoktur. Esasen, emperyal kültür kalıntılarının kültürümüzü bir “kıl kurdu” misali rahatsız ettiği ayrı bir gerçektir. Değerlerimizi korumak, gelenek ve göreneklerimizi uygulayarak toplum dinamiklerimizi özümüze uygun bir biçimde dizayn etmek öncelikli toplumsal politikamız olmalıdır. Bu politikanın ayaklarından birini de bireylerin gayreti, feraseti ve duyarlılığı oluşturacaktır.Duyarlı olmak, aynı zamanda sorumluluk sahibi olmak demektir. İşte tam da bu nokta da, insanların davranışlarındaki duyarlılık (hassasiyet) olgusu, toplumsal farkındalığı motive edecektir.
Duyarlılık; Yürekli olmaktır. Sahiplenmek, sorumluluk almak, çevremizde cereyan eden olaylar karşısında kafa yormak, fikir üretmek ve çözüm bulmaktır. Duyarlılık neden ve niçin sorularını sormayı gerektirir. O soruların cevabı da aslında duyarlı insanların güzel yüreklerinde mevcuttur. Toplumumuz da duyarlı insanların sayısı arttıkça toplumun huzuru da o oranda artacaktır. Zira, duyarlılık insanlar arasındaki kardeşlik köprüsünü tesis eden ve insanların sağlıklı bir iletişim kurmalarına yardımcı olan hayati öneme haiz etkenlerden biridir.
Duyarlı olmak, acı çeken birinin acısını anlamaya çalışmak, zorda olan ve darda kalanların duygularını kendi içinde hissetmektir aynı zamanda. Toplu ulaşım araçlarında durumu ayakta yolculuk yapmaya müsait olmayanlara yer vermek, sıra beklerken ötekinin hakkına saygı göstermek; Alış veriş merkezlerinde, devlet dairelerinde, trafikte v.s. insanlara saygılı ve hoşgörülü davranmak duyarlı olmanın diğer özelliklerindendir. Çevreye saygılı olmak, çevre temizliğine özen göstermek de bir başka duyarlılık örneğidir. Duyarlı olmak bencil olmamak ve yalnız kendi çıkarını düşünmemektir aynı zamanda.
Duyarlılık görmeyi, bilmeyi ve duymayı gerektirir. Neme lazımcılığı ve adam sende’ciliği red eder.Bu konuyla ilgili olarak Yüce Rabbimiz: “Görmeyen ile gören bir olur mu?”(Mü’min Suresi,40/57) buyurmuştur.
İnsanları şu veya bu şekilde rahatsız etmek, yüksek sesle konuşmak, yüksek sesle müzik dinlemek.Oturduğu apartmanda komşusunu rahatsız edecek düzeyde gürültü çıkarmak gibi hoş olmayan davranışlar maalesef çok karşılaştığımız örneklerdendir.
İnsanların yapıcı davranışlarından biri olan duyarlılık; Güzel amel işlenmesine vesile olması bakımından da takdire şayandır. Yüce Rabbimiz: “Kim güzel bir amel işler kazanırsa, biz onu daha güzeli ile ziyadeleştiririz.Şüphesiz Allah bağışlayan, şükre layıktır.”(Şura Suresi, 42/23) buyurmuştur.
Velhasıl, duyarlı insan görür duyar ve hisseder. Varlığı toplum için bir kazançtır. Duyguları, sezgileri ve önerileriyle daima güzeli, güzelliği işaret eder. Toplumumuz da duyarlı davranan insan sayısı arttıkça, hayatımız daha düzenli ve huzurlu hale gelecektir.
Duyarlı bir toplum da, mutluluk içinde yaşamanız dileğiyle; Sağlıcakla kalınız..