Kişisel özgürlükler alanında en önemli başlıklardan birisi, düşünce özgürlüğü konusudur. Bu bağlamda kişilerin düşüncelerini ifade etmesine yönelik engeller o kişiye yapılmış en büyük haksızlık ve zulüm olacaktır. Peki, kişilerin düşünmesine nasıl engel olunur? Anlaşılması ve anlatması zor bir durum. Fakat kişiler belli kalıplar içerisine konulduğu zaman o kişinin kendine ve dünyaya dair farklı bir düşünce tarzı geliştirmesi zor bir durum halini alır. Hayat otomatikleştiği zaman ise yerini düşünce yerine pratikleri bırakır. Şöyle düşünün ki bir ev hanımın her gün yemek yapması düşünsel bir ürün değil sadece pratiktir. Kişilerin nasıl düşünmesi gerektiğini söylemek aslında düşünmemesi gerektiği demektir. Ve bu insanı yaratılışından uzaklaştıran bir durumdur. Yaratılışımız bize düşünmemizi ve akletmemizi isterken bazı otoriteler buna engel olmak ister.
Çok büyük, ülkesel şartlarda düşünmeye gerek yok. Bir kadın düşünün ki kocası onun düşünmesine engel oluyor. Cümleler yabancı ve anlaşılmaz gelebilir. Yani kocası onu belirli kalıplar içerisinde değerlendirip onu o kalıba uygun dönüştürmeye çalışıyor. Bu kadın başta düşünsel eylemlerde bulunsa bile daha sonrasında otomatikleşen durumla birlikte düşünsel eylemlerden vazgeçer. Bu mümkün müdür? Evet olabilir. Böyle bir aile de bu durum yadırganacak bir durum da olmayabilir. Ve kişiler bunun farkında olmadan hayatları sonlanır.
Düşünsel eylemin en üst mercii olan kurum üniversitedir. Üniversite de kişilere olabildiğince çok düşünce tarzı ve yolu öğretilir. Yani en azından öyle olduğunu umut ediyoruz. Düşünmeyi bir yöne kanalize etmek kişi tarafından seçiliyor ve o alanda çalışılmasını sağlıyorsa kötü bir durum değildir. Fakat bir otorite ve makam tarafından kanalize ediliyorsa o durumda çok büyük sıkıntı var demektir. Hele de bunu bir üniversite- yani düşünme ve bilimin merkezi başında olan- rektörü tarafından yapılıyorsa facia bir durum ortaya çıkar.
Bütün makamlar sorgulanabilir ve eleştirilebilir. En üst makamların bile eleştirildiği bir ortamda üniversite gibi bir kurumun başında olan kişi veya kişiler nasıl eleştirilemez. Veya düşünsel ürününden dolayı söz hakkına sahip olduğu bir kurum hakkında fikir beyan edemez. Ne yazık ki son günlerde Necmettin Erbakan Üniversitesi hakkında bu tip haberler almaktayız. Okulun öğrencileri makamlara çağrılıp düşünsel ürünlerinden dolayı sorgulanmakta hatta aynı şeyin tekrar edilmemesi hususunda uyarılmaktadır. İki öğrenci ki her ikisi de aynı sebepten dolayı uyarılıyor ve tekrar edilmemesi isteniyorsa üniversiteler açısından çok büyük sorunların olduğunu hatta olacağını gösterir. Kişiler belirli konularda tatmin edilmiyorsa tabi ki de o konuyu veya kişiyi eleştirmek bir haktır. Bunun engellenmesi bilimsel bir kurumun adını karalamak dışında hiçbir şey değildir. Umarım en kısa zamanda bu durum düzeltilir ve o kişilere gerekli açıklamalar yapılır.
Kişilerin düşüncelerine ve eylemlerine ket vurulmayan yarınlar özlemiyle.
Vesselam...