Gazze’de olup bitenler Gazze ile İsrail’in bir savaşı değil. Eğer öyle olsaydı, İsrail çoktan havlu atmış olacaktı. Bugün dünya Gazze ile savaşıyor. Siyonist İsrail’in arkasında ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi büyük devletler duruyor. Sürekli İsrail’e her türlü yardımı yapıyor. Bu yardımların başında en ölümcül silahlar, danışmanlar, savaş uzmanları, medya ve askeri anlamda her türlü lojistik destek sayılabilir.
İsrail Başbakanı B. Netanyahu ABD Kongresinde yaptığı konuşmada: "Bizim düşmanlarımız sizin düşmanlarınızdır. Bizim zaferimiz sizin zaferiniz olacaktır” demişti. Aslında bu savaşın haçlı savaşı olduğunu ifade etmiş oluyordu. Bir nevi bu savaşın İslam medeniyeti ile Batı medeniyeti savaşı olduğu vurgusunu yapıyordu. Onlar adına ve onların destekleriyle bu vekâlet savaşını sürdürüyordu.
Siyonist İsrail, ABD ve Batı’nın İslam dünyasının kalbine sapladığı küflü bir hançerdir. Sadece İslam dünyasının değil, insanlığın kurtuluşu bu paslı hançeri çekip çıkarmaktan geçiyor. İsrail, ABD ve emperyalist Avrupalıların şımarık çocuğudur. Sürekli onu pışpışlamaya devam ediyorlar. İsrail ise, ABD ve Batı’nın İslam dünyasında ileri karakolu, garnizonu terör devletidir. Bazı Batılı liderlerin İsrail olmasaydı bile kurmamız gerekirdi dedikleri bir yapı.
Gazze Çanakkale’ye çok benziyor. Çanakkale’de de yedi düvel gelmiş; ama Anadolu evlatları onları boğazın derin sularına ve Çanakkale sırtlarına gömmüştü. Paçayı zor kurtaranlar da kaçıp gitmişti. Bir yıla yakındır Siyonist İsrail sürekli Gazze’ye bomba yağdırıyor. İşgal edilmiş Gazze Şeridinde İslami direniş örgütü sadece katiller ordusu ile savaşmıyor, aynı zamanda soykırımcı İsrail’e sürekli destek veren ABD ve müttefikleriyle savaşıyor. Bu açıdan bu savaş, Gazze’nin dünya ile savaşı değil, dünyanın Gazze ile savaşıdır. Rabbim güçlerini artırsın.
An itibariyle Gazze nüfusunun %90’ı yerinden edilmiş vaziyette. Gazze’deki acıyı ifade etmede kelimeler tükendi. İsrail’in ölüm makinası, her saniye, her dakika, her saat ve her gün hem Gazze’de ve hem de Batı Şeria’da ölüm kusmaya ve Filistinlileri katletmeye devam ediyor. Bir taraftan da insani ihtiyaçları karşılayamama ayrı bir yıkım getiriyor. İlaç yok, sağlık kuruluşları bombalanmış, açlık hat safhaya ulaşmış, çocuklar ve tüm halk açlıktan ölmeye başlamış. Güvenli hiçbir bölge ve mekan kalmamış.. İnsan cesetleri paramparça olmuş, yakınları etrafa saçılmış cesetleri torbalara dolduruyor. Şu anda insanlığın bittiği bir dönemde yaşıyoruz. Ah Müslümanlar! Ah varsa İslam ülkeleri!... Bu utançtan nasıl kurtulacağız? Bu utancı nasıl telafi edeceğiz?
İslam Dünyası tarihinin hiçbir döneminde bu kadar aciz ve bu kadar çaresiz bir dönem yaşamadı. İki milyar Müslüman, Gazze’de doğranan kardeşlerini izliyor. Kimi ülkeler 7 Ekim’den bu yana susuyor, hiç konuşmadı. Bazıları da konuşmak istiyor, yutkunuyor. Çünkü iktidarları halkın iradesine tabi değil. Güvenlikleri başkalarına emanet. Tek gür çıkan ses, Türkiye’den.. Türkiye tek başına bu zulüm ateşini söndürmek için ilk günden beri elinden gelen her şeyi yapmaya devam ediyor.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) başta Kudüs olmak üzere tüm Filistin’i korumak için kurulmuş bir teşkilattı. 57 İslam ülkesi tarafından kuruldu. Hatta Harem-i Şerif’in güvenliği de Ürdün yönetimine bırakılmıştı. Şu saate kadar eski adı ile İslam konferansı örgütünden yaptırım kararları alan bir açıklama gelmedi. Kuvvetli bir şekilde sesi çıkmıyor, hala sükût orucu tutuyor. Ürdün ise, Harem-i Şerifi korumaktan aciz bir politika izliyor. Zerre miktarı bir ağırlığı yok. Gittikçe İsrail, Mescid-i Aksa ve tüm Harem-i Şerif alanını zaman ve mekân açısından bölme girişimlerini yükselten eylemler yapıyor. Rabbim korusun, Siyonistler Mescid-i Aksa’yı yıkmaya yeltense inanın İİT örgütünün yaptığı kınamaktan öte geçmez. Artık ortada kırmızıçizgi filan kalmadı.
Mülevves Siyonist askerler Gazze’de her türlü mabedi yerle bir etti. Camileri yıktı, bazı camileri de karargâh olarak kullanıyor. Bütün kutsallara hakaret ediyor ve kutsallarımıza en adi bir şekilde saldırıyor. Bunu da Müslümanların gözleri önünde yapıyor. En son yaptığı iğrençlik kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’i dünya Müslümanlarına göstere göstere yırtıp ateşe vermesidir.
Ey Müslüman dünyanın yöneticileri! Ne zaman ses çıkaracaksınız? Eğer sizin kırmızıçizginiz, Müslümanların ırzına ve namusuna tecavüz değilse, eğer sizin kırmızıçizginiz ümmetin çocuklarının parçalanan bedenleri değilse, eğer sizin kırmızıçizginiz yıkılan camiler değilse, eğer sizin kırmızıçizginiz yırtılan ve yakılan Allah kelamı Kur’an değilse, nedir? Söyler misiniz? Ne zaman bıçak kemiğe dayanacak? İnanın bıçak kemiğe çoktan dayandı.. Bu zulüm devam ettiği sürece hepimiz suçluyuz. Adl-i İlahide vereceğimiz hesaba hazır olunuz.