Bu bulmaca hayatın parametrelerinin, sistemli bir düzenin, bir gidişatın tabiata bakarak yön vermesiyle başlar… Her cümle, döküldüğü beynin kendi iç dokusunda yol bulur. Bu bulmaca aradığın aramakta olduğun her bir kelimenin anlamından esinlenerek yol alacaktır. Bulmaca sayfalarının buldurmaya yönelik çerçevesi, bir sistemli çerçevenin olmasıyla eşdeğerdedir. Bugün bütün bilimlerin konusu olan doğa ve doğanın ilerleyen vakitsel çehresinde insan yer bulmuştur. Tabiat ilimlerinin matematikten, astronomiye ve bir kültür anlayışının, uygarlık bazlı telkinlerinde değişime uğraması bir çabanın ürünü olduğu gerçeği gün gibi orta da durmaktadır.
Soruların çözümü hususunda tespit ve tercih sürecinin sonuca bağlı olmadan sürece yönelik bir inceleme süreci, sürecin süreci hususunda detaylı bir bilginin niteliğini artıracak ve anlayışı kabiliyetinde, harflerin yerli yerince oturmasını sağlayacaktır. Bu bulmaca içerisinde doğru sorunun doğru cevabı buldurmaya yönelik olması da sürecin sonuca olan etkisini daha verimli hale getirecektir.
Bu bulmacanın çözümü aslında, bir çıkış ve bir varış noktasının tespiti hususunda derin bir anlayışla bakmaktan geçmektedir. Bu bulmacanın soruları tabiatın kendi içinde çerçevesini buldurmaya yönelik olsa da, insanlık tarihinde herkesin bildiğini okumasından ziya de, “Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz.” atasözünün mahiyetini düşünmekle başlamış gibi gözükmekte. Çünkü felsefi tabirlerin, birçok bilim dalına kadar, herkesin bildiği soruyu cevaplama düşüncesi, aşağılık kompleksinden uzakta ilmin Orta Asya dan, Avrasya’nın tamamına yönelik ilerlemesi, coğrafyanın gelişimine yönelik ciddi katkılar sağlamıştır. Orta Asya’nın ve Asya’nın iç kesimlerde çöl arazilerinin varlığı içinde bir tarihsel ve coğrafi ilerleme dünya medeniyet anlayışına katkı niteliğindedir.
Felsefenin sosyolojik bulguları, coğrafyasından edebiyatına kadar birçok konu ve bulunduğu merkez coğrafyanın niteliği ölçüsünde, tarih de medeniyetlerin temelini oluşturduğu düşünce ve fikirlerin kendi içinde geliştirdiği soru ve cevaplar, bulmacayı buldurmaya yönelik sorulardan ibaret olması da tekniğin, kültür ve uygarlığın içindeki baş döndürücü hızın, yabancılaşmaya yönelik atılımı elbette kaçınılmazdır. Bu teknik ve ilerleme günümüz teknolojisiyle bakıldığında, aslında İhsan Fazlıoğlu’nun ifadesiyle “Ortak Kültür Havzası” düşüncesi bütün insanlığın ilmi birikiminin ve kendi başlığı içinde bir bulmacaya yönelik bütün çalışmalar, insanlığın ortak çalışması mahiyetindedir.
Tabiatın, bulunduğu coğrafya da ilmi ve bilimsel çalışmalar insanlığın gelişimsel seyrinde istatistiksel bir ifadeyle tarihi okumak da, daha önceki yazımda da belirttiğim gibi sayısal bir rasyonalite olarak kalacak ve kayda değer bir ifade ortaya koymayacaktır. Bilge Kral Ali İZZETBEGOVİÇ’ in ifadesiyle;” Tefekkür kişiye kendi üzerinde, hakimiyet verir, ilim ise tabiat üzerinde.” Tabiat üzerindeki çalışmalar ilk medeniyetlere kadar ulaşan, bir bulmacanın kendi içindeki çerçevesini doldurmaktadır. Bilgi birikiminin çözüme yönelik yaklaşımı, medeniyetlerden günümüze ulaşan bir çabanın günümüze ulaşmış ürünüdür.
Tiyatro kısmına gelince o kısma da bir açıklık getirmekte anlamsal bazda bir fayda var. Burada tiyatronun tanımını falan yapacak değilim, fakat tiyatro da insanlığın gelişimi ve ilerlemesinde edebiyat bazlı bulunduğu coğrafyayı aşan bir ifade tarzıdır. Her uygarlığın bilimsel manada kendine özgü gelişimsel seyri, dünyanın kendi tiyatrosunda, bulmacanın cevaplarına yönelik birer adım niteliğindedir. Son olarak M.Ö 3000 ve 2000 yılları arasında Mısır da tiyatro oyunların varlığı da söz konusu. Yani medeniyetlerin insanlığa bıraktığı eserler, günümüz bulmacasının birer cümlesi ve alfabesi niteliğindedir.