Düğün salonları virüs tedbirleri kapsamında yaklaşık 3 aydır kapalı. Normalleşmeyle birlikte birçok sektör açıldı ama düğünlerin akıbeti halen belli değil. Evlenmek isteyen gençlerin hayalleri yarım kaldı, merakla ve üzüntüyle bekleyiş içindeler.
Salgın nedeniyle evlenemeyen çiftler kadar salonların ne zaman açılacağını bilemeyen işletme sahipleri de endişeli. Düğün salonu işletmecileri en azından ön rezervasyon için ‘açılış tarihi’ belirlenmesini istiyorlar.
Son günlerde hem evlenecek çiftlerden hem de düğün sektörüne hizmet verenlerden soru soran çok oluyor. Ne cevap vereceğimizi bizler de bilemiyoruz. Bu konuda henüz net bir açıklama gelmedi, bir tarih vermek o yüzden mümkün değil.
Devletin bu konudaki çekincelerini anlayabiliyorum.
Bizim düğünler, gelenek-görenek icabı, çok kalabalık olur. Sosyal mesafe ortadan kalkar. Böylesi bir salgında eski rutine uygun düğünler yapmamız da pek mümkün görünmüyor. Halay çekmeden, göbek atmadan düğün yapabilecek kadar itidalli de görünmüyoruz.
Dahası, düğüne başka şehirlerden de katılım olacaktır, bu da ayrı bir risk. Olur ya, düğüne gidenlerden birinde virüse rastlanması halinde minimum 500 kişiyi karantinaya almak durumunda kalacağız. Mutluluğu paylaşalım derken kendimizi bir çıkmazın içinde bulabiliriz.
Ama tüm bunlara rağmen bu konuya bir açıklık getirmek de kaçınılmaz görünüyor. Herkes bir bekleyiş içinde.Sonuç itibarıyla yuva kuruluyor. Devlet tarafından yapılacak bir açıklama hem aileleri rahatlatacak hem de sektörleri.
Düğün işleri çok zor işler. Uzun bir planlama dönemine ihtiyaç duyar insanlar.
Çiftler ‘Bugün salonu tuttuk’ deyip yarın düğün yapamayacaklar. Bunun davetiyesi, çeyizi, kuaförü, alışverişi var, ev tutulacak, eşya beğenilecek, ev döşenecek, say say bitmez. Bunların tümünü insanlar 1 günde planlayamaz, o yüzden bir tarih belirlenip kamuoyuna duyurulması gerekiyor.
Ayrıca düğün salonlarının da şimdiden, ne zaman hizmet vermeye başlayacaklarını bilmeleri lazım ki ona göre tarih verip, hazırlık yapmaları, personellerine yeni normale yönelik eğitimler vermeleri, ekonomik ve fiziki durumlarını ayarlamaları kolaylaşsın.
Olayın bir de ekonomik boyutu var.
Kuyum, mobilya, beyaz eşya, kuaför, fotoğrafçı dahil düğün sektörünün Türkiye ekonomisine katkısı yüzde 15 civarında.Kuyumcuları, mobilyacıları, beyaz eşyacıları, tekstilcileri, ayakkabıcıları, çiçekçileri, yemek ve organizasyon şirketlerini, otelleri ayağa kaldıracak olan düğünlerdir.
“Eğer virüsle mücadelede olumsuz bir seyir izlemeyecek olursak 1 Temmuz itibarıyla düğünlere izin verilecek. Fakat salgının seyri olumsuz giderse bu tarihi erteleyebiliriz” dese devlet ve düğünlerde uyulacak kurallar hakkında bir genelge yayınlansa kötü olmaz. Hiç olmazsa insanlar en azından planlamasını şimdiden yapmaya başlayabilir.
Tabi ki düğünler eskisi gibi olmayacak. Konya’nın geleneksel düğünlerine uzun bir süre boyunca veda edeceğiz. Aynı tabaktan pilav yeme zevkini epey özleyeceğiz. Bu konuda farklı alternatifler üretilebilir. Mesela her masaya 5 kişi oturur, yemekler tabldot usulü ikram edilebilir. Oturma planları önceden hazırlanarak, misafirler ona göre yerleştirilir. Olur ya, herhangi bir insanda virüse rastlanırsa, oturduğu masadaki kişilere ulaşmak daha kolay olur.
Ayrıca salonlar mutlaka dezenfekte edilir. Girişte maske dağıtılıp, ateş ölçülür. Masa-sandalyelerin aralıkları en az 2 metre olacak şekilde ayarlanır. Masalardaki suplalar kaldırılıp, tek kullanımlık malzemeler koyulur.
Metal kaşık yerine plastik kaşıklar kullanılır. Tabi bu durum Konyalı pilav severler için üzücü bir haber. Masaya kaşık vurarak pilav isteme dönemi bitti özet olarak.
Ayrıca düğünlerde kontrolü sağlayacak görevliler olması gerekir, bence en önemlisi de bu. Hem masaları organize edecek, hem kalabalığı yönlendirecek, hem eğlence, hoş geldin beş gittin meselesini bilinçli bir şekilde organize edecek birileri olmalı.
Düğünlerin en önemli ritüeli takı merasimleri de bu saatten sonra bence şekil değiştirir. Teyzesinden gelin kıza bir adet ‘Koronavirüs’ dememek için buna da bir alternatif bulmak gerekir. Belki yakın gelecekte temassız ödeme bile yapanlar olur.
Ha bir de düğünlerde illa halay çekilecek diye bir kural yok. Halaya ve dansa elveda diyeceğiz bundan sonraki süreçte. Ne var yani, bizim çok güzel oyun havalarımız var. Konya havası, Ankara misketi, Erik Dalı, zeybek oynayabiliriz. Yine eğlenebiliriz ama temastan kaçınarak.
Özet olarak böyle. Ama bir gerçek var ki, kapalı mekânlarda, düğünler de dahil, kongre ve toplantılar yakın zamanda pek olacak gibi durmuyor. Ortam yeteri kadar güvenli değil.
Aldığım bilgilere göre, şu anda kır bahçeleri revaçtaymış. Sezonun ekim sonuna kadar gideceği öngörülüyor. Görünüşe göre kır düğünü işletmeleri, düğün salonlarına göre biraz daha avantajlı gibi. Kapalı salonların ise akıbeti pek iyi görünmüyor.
Allah yuva kuracaklara da yuva kurulmasına hizmet eden ve aracı olanlara da yardım etsin.