Dubai çikolatasız bir hayat mümkün mü?

Ömer Kocabaş

İnsanlardan sürekli hem ülke hem de uluslararası gündeme göre hareket etmesi beklenemez. Herkesin kendine göre bir telâşı, gündemi, hayattan beklentileri var. Bu yedi yaşındaki için de böyle 70 yaşındaki için de... Herkes hayatını daha iyi yaşamanın derdinde. Önceden farklı olmak, sürüden ayrı takılmak önemsenirdi. Şimdi ise sosyal medyanın etkisiyle orada ne moda ise ona göre hareket ediliyor. Sosyal medyanın akışı önemli, o akıştan geri kalan kendini kötü hissediyor.

Korona salgınından önce bir lokma furyası başlamıştı. Anam babam lokma tatlısı türlü şekillere sokulup pazarlanıyordu. Sosyal medyanın etkisiyle kısa zamanda moda olmuş, her tarafa lokmacılar açılmıştı. Bir süre sonra insanlar gerekli doygunluğa ulaşınca elbette o dükkânların çoğu kapandı. Şimdi ise Dubai çikolatası modası başladı. Her yerde karşımıza çıkıyor. Yemeyeni dövüyorlar(!) Pastanelerde bir tableti 400, 500 lira. Mekâna göre fiyatlar artıyor. Herkesin o paraları verecek gücü olmadığından kapitalist sistem seri üretime de geçti. Gerçeğine çok benzemese de sırf nefsi köreltmek, bende yedim diyebilmek için 75, 100 lira bandında paket çikolatalar satılıyor. Bizim Torku da bir an önce Dubai çikolatası işine girip pazardan gereken payı almalı.

Dubai çikolatasının en önemli hammaddesi Antep fıstığı. Kısa zamanda bu kadar talep olunca Antep fıstığı fiyatları da artmış, iş karaborsaya dönmüş. Sadece son iki ayda Antep fıstığı fiyatları yüzde 70 artmış. Ortalama altı ay sürecek bir furyada işi bilen uyanıklıklar parayı götürecek. Sıradan vatandaşa akıma uyup, sürüden geri kalmamanın ferahlığı yetecek. Bir süre sonra pazar doygunluğa yaklaşırken alternatif Dubai çikolataları da üretilir. Fındıklı, sade, yer fıstıklı vb. ekonomik malzeme ile üreten kazanır. Olmaz diye bir şey yok. Herkesin alım gücüne göre bir alternatif olmalı. Neticede tavuk iskender, tantuni üreten bir milletten yaratıcı ürünler beklemek hakkımız.

Bu furyayı başımıza bela eden ise Dubai’de yaşayan Mısır kökenli İngiliz bir kadınmış. Butik çikolata üreticisi olan ablamız hamileliği sırasında çikolataya aşermiş. Aradığı tadı hiçbir çikolatada bulamayınca da kendi tarifini geliştirmiş. Bir röportajında Dubai çikolatasını yaparken baklavadan esinlendiğini söylemiş. Araştırmacı gazeteciliğimizi konuşturup konunun kaynağına kadar indik. Dubai çikolatası yerken bu bilgiyi paylaşırsanız daha havalı görünürsünüz. Neticede başımıza bu derdi musallat eden de bir kadınmış, inanın hiç şaşırmadık...

Günümüz insanını anlamak zor. Herkes, herkes gibi yaşamak istiyor. Özellikle sosyal medyada reklamı yapılan hayatın peşine düşüyor. Elbette herkeste, herkesin maddi imkânı olmadığından bir süre sonra arıza çıkıyor. Benim emekçi halkım Dubai çikolatası yemesin mi diye ahkâm kesen eski kafa solcular gibi takılanlar, ekonomiden, hayat pahalılığından şikâyet ediyor. Evet, ekonomi kötü, evet hayat pahalılığı diye bir şey var. Lakin ayağını yorganına göre uzatmak deyimi yeni icat olmadı. Özendiği hayatı kredi kartının gücüyle bir süre yaşayabilenler ay sonu gelince ağlamaya başlıyor. O iş öyle olmuyor işte. Hem yapacaksın hem şikâyet edeceksin. İşin sonunda kimsenin umurunda olmuyorsun, derdinle baş başa kalıyorsun.

Kanaat etmek önemli. Çağımızın en büyük sorunu hep daha fazlası tuzağı. Daha fazlasının peşine düşüp kararan hayatları her gün gazetelerin üçüncü sayfasında okuyoruz. İllâ bir örnek vermek gerekirse, Batman’da geçen hafta yaşanan bir olayı söyleyelim. 32 yaşındaki genç adam, şehrin tanınmış gelinlikçilerindenmiş. İşlerini daha da büyütmek için inşaat sektörüne de girmiş. İşleri kötü gidince yüklü miktarda borca girmiş. Borçlarını ödeyemeyince tefecilerden borç almış. Yüksek faizli tefeci borcunu ödeyemeyince bunalıma girip 13 yaşındaki oğlunu, karısını öldürdükten sonra intihar etmiş. Azıcık aşım, ağrısız başım sözü bir deyimden daha fazlasıdır.

Sosyal medyada üretilen günü birlik akımların, modaların sonu yok. Hep daha fazlası isteniyor. Çünkü kapitalizmin ayakta kalması için bu şart. Bin bir çeşit kahve çıkardılar, çay yerine tea diyerek onu da türlü şekle soktular. Şimdi sıra çikolataya geldi. Sonrasında ne geleceği de emin olun şimdiden bellidir. Çünkü kapitalizm sonrasını üretmeden elindekini piyasaya sürmez. Önceden Dubai çikolatası mı vardı, yemesek ne olur sorusuyla yazıyı bitireyim. Birçoğu klişe, demode bulacak ama umurumda değil. Daha fazlasının peşinde koşanların hâli ortada. Üç günlük dünyada Dubai çikolatası eksik, kafamız rahat olsun.