Bir hafta boyunca İstanbul'un çilesi konuşuldu. Tuzlar İstanbul'a değil; İstanbulluların yaralarına basıldı. Yolda kalanlar, saatlerce otobanlarda mahsur kalanlar...
Bunların yaşanabilmesi hepimizin tahmininde olanlardı. Asıl mesele tahminlerimizin dışında gerçekleşen olaylar... İstanbullular çile içinde iken pat diye karşımıza balık meselesi çıktı. Hadise netleşmeden önce karşı cenah yalan, dolan, iftira diyerek savunmaya geçtiler.
Anlıyoruz ki karşı cenahın büyük bir çoğunluğu İmamoğlu'nun bu yemek hadisesinden haberi yoktu. İşin en ilginç yanı ise CHP Genel Merkezi'nin de haberi yok. Kısacası Ana muhalefette ortalık karışık dostlar.
Bizim sormamız gereken asıl soru şu:
Bir belediye başkanının büyükelçi ile ne işi olabilir? Madem işiniz var, Genel Merkezi'n bundan neden haberi yok? Onu da geçtik, Bugün ise Amerika Büyükelçisi ile buluştunuz. Ne konuştunuz?
Önemli olan konuşulan madde başlıkları değil, satır aralarında konuşulanlar. Orası muamma...
*****
Son zamanlarda savaş baltaları çıkmaya başladı. Daha 2 ay öncesine kadar tüm muhalefet partileri hep bir ağızdan hükümeti eleştirirken, bugün gelinen noktada muhalefet birbirini eleştirmekten hükümeti eleştiremez hale geldi.
Savaş baltalarının sebebini de söyleyeyim. Cumhurbaşkanlığı adaylığı...
CHP, bölünmenin tam ortasında... Bir kesim Ekrem İmamoğlu derken, bir kesim ise başka adaylar üzerinde duruyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını istemeyen kesim daha fazla. Sebebi ise belli: Dokuz seçim kaybeden, onuncu seçimi de kaybeder...
Daha seçim öncesi adaylık krizi yaşanırken, henüz anlaşma sağlanamamışken, iktidar olduklarında neyin kavgası çıkacak?
Kendi aralarındaki anlaşmazlıklar, kavgalar sebebiyle toplumu, halkı unutacaklar. Hadise bu kadar basit. Peki ülkeyi yönetebilecek basiret var mı?
Eğer caminin minaresi görünüyorsa camiinin yeri belli demektir.
*****
Son günlerde Kılıçdaroğlu bazı belgelerle Cumhurbaşkanı sn. Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almaya başladı. Cumhurbaşkanı'nın attığı imzalar üzerinden kendince vurmaya çalışıyor.
Üzüldüğüm nokta şu: Keşke gönderilen belgelerin sahte olduğunu anlayacak kapasiteye sahip olsaydı. Ya da Bir cumhurbaşkanı hangi belgelere imza atar, hangi belgelere imza atmaz, onu bilseydi.
Ödevine yeterince çalışmayan Kılıçdaroğlu bu kadar bariz hatalar yaparken acaba abileri kendisini aday gösterecek mi?
İmamoğlu İstanbul'u unutan bir başkan, İstanbulluların gözünde değer kaybına uğramışken abileri onu aday gösterir mi?
Davutoğlu ve Babacanı saymıyorum bile...
Hasılı kelam dostlar. Neyin ne olduğunun farkında milletimiz. Ülkeyi kimin yöneteceğine karar verecektir. Ve bu kararın da doğru bir karar olduğunu da biliyor.
Benim merak ettiğim husus şu: Yakında Muhalefet partileri arasındaki çatlak ne kadar daha büyüyecek. Bekleyip göreceğiz.
Selam ve dua ile..